Dünyanın sonu mu?

Anlaşılmayacak yanı yok.

Ama görüyorsunuz. Tıpkı bir mahkeme kararı gibi toplumun bir kesimini kederlere garkediyor, diğer kesimini sevinçlere boğuyor.

Böylesine bir cepheleşme bu...

Gerçek nerdedir, hangisidir, kimse o tarafa bakmıyor. Hak, hukuk, gelenek, üslup, kural, nezaket... bunlara hiç kimse aldırmıyor.

Bütün mesele:

-?Benden yana, senden yana.

***

İşin tuhafı...

Haşim Kılıç’ın hayat biçimini, inanç dünyasını ve siyasi duruşunu, yıllardır hiç beğenmeyenler, bugün onu artık kendilerine çok yakın buluyorlar.

Eh, öbür tarafa sorarsanız da Başkan Kılıç gömlek değiştirmiştir. Hatta çamaşırlarını, çoraplarını bile değiştirmiştir.

Çünkü iki tarafın da aklı Arka Bahçe’de...

Yani, Başkan Kılıç’ın pozisyonu, derbi maçlarının hakeminden daha zor.

***

Yarın bir bakarsınız, Anayasa Mahkemesi, öyle bir konuda öyle bir karar alır ki, Başkan Kılıç, yarın bambaşka bir konuda öyle bir duruş sergiler ki, bu tablo tersine döner. Bugünkü memnunlar’la gayrimemnunlar yer değiştirir.

Çünkü ölçü yine nalıncı keseri.

***

Öyleyse?

Dünyanın sonu değil.

Başkan Kılıç’ın dünkü sözlerine bu kadar kızmanıza veya sevinmenize hiç gerek yok. Düdük ondayken, karşı kaleye de yarın bir penaltı verip her an oyuna bir denge getirebilir.

Yeter ki penaltı kararında bariz bir kural hatası yapmasın. Hepsi bu.