Paylaş
Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanı olup başbakanlık ve parti başkanlığını bir arada götürmek istiyor.
Bu anayasal yetki gaspıdır.
Millet böyle bir anayasa ihlalini cezasız bırakmaz.
Erdoğan bunun bedelini çok ağır öder.
Oy alamaz ve düşer.
Yoksa sokak olaylarıyla düşer.
Tarhan Erdem’in son cümlesine dikkat lütfen!
Tayyip Erdoğan’a diyor ki:
“Sandıkta düşmezsen sokak olaylarıyla düşersin.”
*
23 Nisan’da üç çocuğu sırf “Berkin” diye bağırdıkları için yaka paça gözaltına alan bu iktidarın, Tarhan Erdem’in “Hükümet sokak olaylarıyla düşer” açıklamasını nasıl istismar edeceğini bilmem tahmin etmeye gerek var mı?
*
Tarhan Erdem sıradan biri değil.
Bu hükümetin “akil insan” yaptığı biri...
Yani hükümetin dikkat kesildiği isimlerden...
Bu açıdan Tarhan Erdem’in “Hükümet sokak olaylarıyla düşer” açıklaması, hükümet tarafından dikkate alınacaktır.
Ve bu açıklama...
Daha fazla biber gazı...
Daha fazla cop...
Daha fazla tazyikli su...
Olarak dönecektir vatandaşa...
Zaten bin türlü yolla engellenmekte olan anayasal protesto hakkı, daha da engellenecektir.
*
Tarhan Erdem’in hiçbir dayanağa ve veriye dayanmadan yaptığı saptama...
Hükümetin Taksim’i 1 Mayıs kutlamalarına kapatma konusunda sergilediği tutumu daha da cesaretlendirecektir.
*
Tarhan Erdem yaptığı açıklamayla...
Sokağa çıkarak hak talep edenleri töhmet altında bırakmıştır.
Sokakta hak aramayı, “hükümet düşürme girişimi” olarak tescillemiştir.
Hükümetin her türlü protestoyu “Bunlar bizi devirmek istiyorlar” diye nitelendirmesine, yani paranoyasına haklılık kazandırmıştır.
*
Buradan hükümete sesleniyorum:
Siz bakmayın akil adamınızın dayanaksız sallamasına...
Sokak olaylarıyla hükümet devirme girişimi olmaz bu ülkede.
Mesela “Gezi” böyle bir olay değildi.
Oradaki çocukların hiçbiri “hükümeti devirelim” diye sokağa çıkmadı, “hükümet bizi duysun” diye sokağa çıktı.
Merak etmeyin:
Gidecekseniz geldiğiniz yerden gideceksiniz.
Yani sandıktan.
Ne olursa olsun alkışlanacak bir adım
İSTER taktik amaçlı olsun, ister geç kalınmış olsun.
İster ön almak maksatlı olsun, ister dışarıdaki sıkışmışlıktan kurtulma hedefli olsun.
Başbakan’ın “Ermeni taziyesi”...
Tarihi bir olaydır, bir ilktir, önemlidir, cesurdur, başlı başlına mühim bir olaydır.
*
“Ama Erdoğan içeride çok otoriter”, “ama Erdoğan polisin sıktığı biber gazı fişekleriyle ölen çocuklar için üzüntü beyan etmedi” gibi itirazların da bir anlamı yok.
Erdoğan “Ermeni Taziyesi”nde bulundu diye kimse “Erdoğan artık süper demokrat bir lidere dönüştü” demiyor.
*
Gerektiğinde en ağır şekilde eleştirdiğimiz Başbakan’ı, gerektiğinde alkışlamasını da bilmeliyiz.
Bari Babacan’a kulak verin
BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan diyor ki:
İhtiyacımız orman kanunlarının geçerli olduğu bir Türkiye değildir.
Kuralların işlediği, hukuk devletine yakışır bir iş ortamıdır ihtiyacımız.
Bazı ülkelerin imkânları var. İmkânları olduğu için demokrasi, insan hakları gibi dertleri olmayabilir.
Ama bizim öyle bir lüksümüz yok.
Tek çaremiz daha iyi işleyen bir demokrasi, temel hak ve özgürlükler konusunda en ileri standartlara ulaşabilmek, hukukun üstünlüğünün en iyi şekilde uygulanması.
Eğer hukuk devleti olamazsak, demokrasi eksik kalır. Ekonomimiz de arzu ettiğimiz noktaya ulaşamaz.
*
TÜSİAD söyleyince içinde doğruluk payı var mı yok mu bakmadan kulak arkası ediyorsunuz.
Hatta “vatan haini” diyorsunuz.
İşte bakın:
Bunca yıl ekonomiyi başarıyla idare etmiş olan, AK Parti’ye ve liderine sadakatinden hiç kuşku duyulmayacak Ali Babacan da aynı şeyleri söylüyor.
Bari ona kulak verin.
THY’nin yeni reklamına 5 bravo
BİR: Iğdırlı çocukların “uçaksızlık özlemi”ni film tadında anlattıkları için bravo.
İKİ: Reklamı ajitasyonla başlatıp sevinçli bir telaşla tamamladıkları için bravo.
ÜÇ: Çocukların hakikiliğini ve samimiyetini çok güzel yansıttıkları için bravo.
DÖRT: Soğuk nevale olmayan pilotun çocuklara göz kırparak çaktığı selam için bravo.
BEŞ: Kısacık bir reklamdan Yılmaz Erdoğan’ın “Vizontele” serisine benzer bir tat çıkarabildikleri için bravo.
Medyası yokmuş
SABAH’ı var, Akşam’ı var.
Star’ı var, Türkiye’si var.
Yeni Şafak’ı var, Yeni Akit’i var.
TRT’si var, ATV’si var.
Takvim’i var, Güneş’i var.
İrili ufaklı haber kanalları var.
NTV’sini falan saymıyorum bile...
*
Buna rağmen “medyası yok” diye yazıp çizebiliyorlar.
*
İki ihtimal var:
Ya ellerindekini medyadan saymıyorlar.
Ya da gözleri doymuyor.
Fatih Erbakan Saadet’e aday oldu
SAADET Partisi önümüzdeki günlerde kongreye gidiyor.
Fatih Erbakan da genel başkanlığa aday oldu.
*
Fatih Erbakan’ın adaylığına dair söyleyeceklerim şunlardır:
Demek Fatih büyümüş... Bendeki ilk tepki böyle oldu.
Oğuzhan Bey bu işe nasıl bakar acaba? İşin bu kısmı çok önemli...
Kardeşleriyle yaşadığı miras kavgası var ya... Fatih’in en önemli defosu o.
Soyadına yaslanarak siyasete soyunanlar arasında esaslı bir başarı sağlayana pek rastlamadık. Bakalım Fatih bunu başarabilecek mi?
Fatih’in “Erdoğan’ın adayı” olduğu söyleniyor. Tezvirat mıdır, hakikat midir? Bilmiyorum.
Parti küçüldükçe parti için liderlik mücadelesinin daha da kanlı geçmesi... Ne tuhaf bir şey!
Bir iddiam var: AK Parti doğmasaydı, bugün AK Parti’de olanlar “Milli Görüş”te kalsaydı... Fatih’in adaylığı asla söz konusu olamazdı.
Fatih seçilemezse... İlk tepkim şu olacak: Milli Görüş, liderliğin babadan oğla geçişine geçit vermedi.
Paylaş