Paylaş
Daha önce de Prof. Burhan Kuzu benzer bir iddiayla AYM’ye başvurmuştu.
Bu vesile ile önemli bir hak arama yolu olan “bireysel başvuru”nun hukuki niteliğini irdelemek istiyorum.
‘KAMU GÜCÜ’ ŞARTI
Prof. Kuzu’nun başvurusunu eleştiren bir yazımda da belirtmiştim. AYM’ye böyle bir başvuruda bulunmak için herhangi bir “hak ihlali”ne uğramış olmak yetmez. Bu hak ihlalinin “kamu gücü”, yani devlet organları tarafından yapılmış olması lazımdır.
Kişiler arasındaki hak ihlallerinin gideceği yer sadece adliye mahkemeleridir.
Hak ihlali yapan “kamu gücü”, yani devlet ise o zaman önce idari yargıya gidilir... Oradan sonuç alınamazsa ya da sonuç alınamayacağı anlaşılırsa “kamu gücüne”, yani devlete karşı AYM’ye başvuru yapılabilir.
Bir kişi yargılanırken adil yargılanma usullerine uyulmamışsa, yine “kamu gücü aleyhine” AYM’ye bireysel başvuru yapılır, devlet adil yargılanmayı sağlamadı diye...
Halbuki Twitter’da bir kişinin başkalarına hakaret etmesinde herhangi bir “kamu gücü”nün rolü yoktur. Twitter’ı kullanarak yapılan hak ihlalleri için yetkili merci, adliye mahkemeleridir, AYM değildir.
ANAYASA NE DİYOR?
AK Parti’nin büyük reformlarından biri 2010 referandumudur. Anayasa’nın 148. maddesine, bu referandumda özetle şu hüküm konulmuştur:
“Herkes, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki hak ve özgürlüklerinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.”
Kanundaki düzenleme de aynen böyledir.
Twitter bir devlet organı değildir, Amerikan şirketidir; Türk şirketi olsa da yetkili merci sadece adliye mahkemeleridir.
İÇ YARGI YOLLARI
AYM’ye doğrudan başvurmak da mümkün değildir. “İç yargı yollarının tüketilmiş” olması bir ön şarttır. AİHM’ye göre iç yargı yollarına başvurulmuş ama “etkin işleyiş” olmamışsa yine AYM’ye gidilebilir.
Nitekim Twitter’ın kapatılmasını kendilerine yönelik hak ihlali sayanlar idari yargıda yürütmeyi durdurma kararı almış, bu karar uygulanmayınca AYM’ye başvurmuşlardı.
Başbakan ve Burhan Kuzu ise çok geniş bir yorumla doğrudan başvuru yaptılar. AYM’nin ne karar vereceğini bekleyip göreceğiz.
Karar ne olursa olsun saygıyla karşılanmalı, eleştirilecekse hukuk dili kullanılmalı, mahkeme yıpratılmamalıdır.
HUKUKTA MİLLİYETÇİLİK
AİHM’nin Doğu Perinçek’in başvurusu üzerine aldığı “soykırım yok demek suç değildir” şeklindeki kararını okudunuz mu? AİHM, bu kararında Fransız Anayasa Konseyi ile İspanyol Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını “emsal içtihat” kabul ediyor.
Demek ki, İspanyol ve Fransız mahkemeleri evrensel hukuka “emsal içtihat” kazandırmak gibi yüksek bir onura, milli ve milletler-
arası bir itibara sahiptir. Alman Anayasa Mahkemesi de böyledir.
Bizim Anayasa Mahkememiz de böyle olursa hepimiz onur duyarız. Zaten “bireysel başvuru” yetkisi sınırlıdır; AYM evrensel hukuku uygularsa bu yetkisi kesinleşecek, uygulamazsa yetki elinden gidecektir! Bu hepimiz için onur kırıcı olur.
Milliyetçilik, vatanseverlik sınavlarının çağımızdaki alanlarından biri, böyle ülkelerin hukuk ve demokrasi standartlarıdır. Demokrasi, evrensel hukuk, yargının bağımsız ve tarafsız olması gibi konular hem şahsi hürriyetlerimizin teminatıdır... Hem Türkiye’nin dünyada o ülkeler düzeyinde gelire ve saygıya ulaşması için hukuk ve demokraside aynı standartlara sahip olması şarttır.
Paylaş