Paylaş
30 Mart’ta Tayyip Erdoğan’ı devirmeye güç yetiremedi ya, Cemaat’e de ‘kâğıttan kaplan’ diyorlar.
Meğer gücünü çok abartmış, siyasi bir karşılığının olmadığı görülmüş vesaire...
Arkasına saklanıp Cemaat üstünden ateş edenler onlar değildi sanki.
Önce gölgesinde iş gördüler, Tayyip Erdoğan’a karşı kullandılar, şimdi de kâğıt peçete gibi buruşturup atıyorlar bir kenara.
Üstlerine yapışıp kalmaması için başarısızlığı, her defasında bir başkasının sırtına yüklemek zorundalar, klasik taktik...
Sırada New York Times var. Editörleri, ortak bir metinle Twitter’a, “Türkiye’ye boyun eğme” çağrısı yaptı dün.
Gönüllerinin yeni kaplanı artık New York Times...
ABD’ye boyun eğsin, İngiltere’ye eğsin, Katar’a, Kuveyt’e, Birleşik Arap Emirlikleri’ne boyun eğsin ama Ukrayna’laştırıncaya kadar Türkiye’ye zinhar eğmesin!
Çoğunluk kendilerinden yanaysa en büyük güç sandık, başka büyük yok.
Çoğunluk karşılarındaysa yere batsın, demokrasi sandık demek değil, Twitter mivitır var, sandıkla geleni sokakta devirme hakkı filan...
New York Times’ın gizli Twitter mesajının tam açılımı için bakınız; dün yine bu köşede okuduğunuz ayrıntılar...
Ancak merak buyurmayın; yayınladığı editoryal muhtıralar işe yaramadığı için New York Times’ın ‘kâğıttan kaplan’, Twitter’ın da ‘kâğıttan kuş’ suçlamasına maruz kalması yakındır.
* * *
Sonra, kışkırtmalara gelmediği için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yönelecekler...
Dün ters köşe yaptı, bir kez daha hayal kırıklığına uğradılar. Başladılar hemen yarım ağız söylenmeye.
Gül’den, kendileri için kavga etmesini, Tayyip Erdoğan’a kafa tutarak gerekirse AK Parti kongresinde karşısına dikilmesini, alenen bayrak mayrak açmasını bekliyorlardı...
Aşk derecesindeki teveccühleri, karşılıksız kaldı.
Allem kallem fiştekliyorlar ama hayır, dolduruşa gelmiyor Gül.
Beklentileri büsbütün karşılanmazsa haksız bir nefrete dönüşecek muhabbetleri.
Askere aşkları, böyle bitti...
Cemaat’e muhabbetleri, bu yüzden başladı bundan hayal kırıklığıyla bitti...
Bir Abdullah Gül kalmıştı, bir umut, hani belki...
O da bitti bitecek.
Gül Köşk’te kalsa da, inip AK Parti’nin başına geçse de bitecek.
Anti-Tayyip cephesinin, Abdullah Gül’ü Tayyip Erdoğan’la çatışmaya sokma umudu dün itibariyle sönmeye yüz tuttu.
Yine hüsran bekliyor onları, yine hasret, yine düş kırıklığı...
Demokrasi, hak, hukuk ve özgürlük tiratları atmakta ellerine su dökülmüyor.
Fakat demokratik yarışa da gelmiyorlar.
Erdoğan’ın önünü kesemeyen herkes, bir gün mutlaka ‘kâğıttan kaplan’ yakıştırmasını tadacak.
Bu gerçeküstü beklentiyi karşılamaya imkân bulunmadığına göre mutlak son kaçınılmaz.
* * *
Haftanın bir gününü kırmızıya boyayan Gabriel Garcia Marquez, göçtü.
Kırmızı Pazartesi’de anlattığı sonu baştan belli hikâye, Nobel getirmişti Marquez’e.
Kurban Santiago Nasar’ın göz göre göre trajik ‘Pazartesi’ye yaklaşma hikâyesi...
Gül gerçekçiliğini yanlış okuyanlar, Marquez’in kurduğu büyülü dünyada yaşamıyor. Ama hikâyenin sonu belli.
Paylaş