Paylaş
Bu sınavda 15 yaşındaki öğrencilerin üç temel konudaki (kendi dilini okuma anlama, fen ve matematik) becerileri ölçülmeye çalışılıyor ve sınavın uluslararası olması sayesinde de ülkelerin çocuklarının eğitim ve beceri seviyelerini kıyaslama imkânına sahip oluyoruz.
Son PISA sınavı 2012’de yapıldı, bu sınavın sonuçları açıklandığından beri de konuyla ilgili çok sayıda yazı yazdım.
Türkiye’de eğitim konusuyla ilgilenen en önemli düşünce kuruluşlarından biri olan Sabancı Üniversitesi bünyesindeki Eğitim Reformu Girişimi ERG’nin 2012 PISA sonuçlarıyla ilgili değerlendirme raporları da nihayet ortaya çıkmaya başladı.
Geçen PISA sınavlarından farklı olarak ERG bu kez sınavı bir bütün olarak değerlendirmenin yanına, Türk çocukları ve eğitim sistemi açısından bence de en çarpıcı konuların başında gelen matematik başarısı konusunu özel olarak ele alan bir değerlendirme daha yapmış.
Önce PISA matematik sınavı hakkında özet bir bilgi vermeliyim. Sınavı tasarlayanlar, öğrencilerin matematik alanındaki becerisini 7 seviye üzerinden (Eksi 1’den 6’ya kadar) değerlendirmişler.
Örneğin Eksi 1 seviyesi şu anlama geliyor: ‘Çok açıkça belirtilen basit bir gösterimdeki sayıyı okuma, doğal sayılarla çok basit bazı işlemleri yapma gibi becerilere sahip olabilirler.’
Devam edeyim, Seviye 1’in anlamı şu: ‘Alışılmış bir bağlamda, çözüm ile ilgili bütün bilgilerin verildiği açıkça tanımlanmış sorulara cevap verebilirler. Verilen yönergeleri takip ederek rutin işlemleri yapma ve bilgiyi yazma gibi bir miktar beceriye sahiptirler.’
Seviye 2: ‘Yalnızca doğrudan çıkarım gerektiren durumları tanıyabilir ve yorumlayabilirler. Tek bir kaynaktan gelen bilgiyi ayırt edebilir ve tek bir temsil biçimini kullanabilirler. Temel işlemleri, formülleri kullanabilme veya doğal sayıları içeren problemleri çözebilme ile ilgili bir miktar beceriye sahiptirler. Sonuçlara ait yüzeysel yorumlar yapabilirler.’
Bu tanımlar her seviye için var, hepsini yazmıyorum...
Şimdi sıkı durun: Türkiye’de iki yıl önce 15 yaşındaki öğrencilerin (bu yıl çoğu liseyi bitirecek bu çocukların) yüzde 15.5’i Eksi 1 seviyesinde matematik becerisine sahipler. Yüzde 26.5’i Birinci Seviye’deler ve yüzde 25.5’i İkinci Seviye’de.
Yani, bu yıl bir bölümünü liseden mezun edeceğimiz çocuklarımızın yüzde 67.5’i matematik alanında bir hayli geriler.
Kıyaslama için söylüyorum, OECD’nin PISA sınavı yaptığı 65 ülke ortalamasında aynı yaş grubu çocuklarda bu en temel üç seviyede olan çocuk oranı yüzde 45.5.
Aynı sınavın matematik birincisi Çin’in Şanghay kentinde bu en temel üç seviyede olan çocuk oranı ise yüzde 11.3.
Türkiye 2003 yılından beri PISA sınavlarına katılıyor. Baktığınızda bizim öğrencilerimizin PISA sonuçlarında hep bir iyileşme, düzelme var. Ancak bu düzelmenin hızı hâlâ son derece yetersiz, hâlâ OECD ortalamalarının altındayız, ilk sıralardan ise bir hayli uzağız.
Fakat bu düzelmenin en az yaşandığı alan maalesef matematik. Özellikle eşitsizlik matematik alanında daha dirençli ve daha az azalıyor fen ve okuma becerilerine göre.
Acaba neden? İşte ERG ikinci bir raporla bunu incelemiş.
Çocuklarımız matematiği seviyor ama korkuyor
OECD, bir süredir PISA sınavlarında aynı öğrencilere bir anket de yapıyor. Bu anketlerin sonuçları da aslında eğitim planlayıcılarına, eğitim yöneticilerine yol gösterici nitelikte.
Örneğin matematik konusunda dört grup soru sorulmuş çocuklara. Birinci grup soru, matematik konusundaki motivasyonunu ölçmeyi amaçlıyor, ikinci grup soru bu motivasyonun amaca yönelik olup olmadığını derliyor, üçüncü grup soruda öğrencinin özyeterliği sorgulanıyor ve son olarak da matematikten endişe duyup duyulmadığına bakılıyor.
ERG’nin raporuna göre PISA sonrası ankette bizim çocuklarımızın matematik sevgisi anlamında motivasyonları hayli yüksek. Matematiğin hayatlarında ve akademik gelişimlerinde önemli işlere yarayacağını da düşünüyorlar, yani ikinci grup sorularda da hayli yüksek sonuçlar var.
Üçüncü grup soru olan özyeterliğe gelindiğinde bizim çocuklarımızın seviyesi OECD ortalamasının çok az altına düşüyor.
Ama son grupta, yani matematikten duyulan endişe konusunda bizim çocuklarımızın bir hayli yüksek, yani çok endişeli çıktığı görülüyor.
ERG kendi raporunda doğrudan bunun neden kaynaklanmış olabileceğine dair bir çıkarımda bulunmuyor; belli ki bu çıkarım için elde yeterli ölçüm yok.
Ben de bu konuda ancak spekülasyon yapabilirim ve matematik öğretmenlerimizden çocuklarımızın bu endişeden kurtulması için daha fazla çaba sarf etmesini dileyebilirim.
Paylaş