Paylaş
Ne savcı ne hâkim kararı aranmış, keyfe keder dinlemişler.
Bazı isimler de saydı kaynağım. Mesela bir düşünce kuruluşunda çalışan uzman, ev kadını olan eşiyle birlikte maaile kayda alınmış. Takibe takılan daha kimler var kimler...
Skandal, polisteki ‘paralel yapı’ soruşturması sırasında ortaya çıkmış, yakında kamuoyuna da yansırmış detayları.
* * *
Ali Bulaç, yazarı olduğu Zaman gazetesine bir röportaj verdi. Diyor ki bunların hepsi NATO’nun marifeti.
Türkiye’yi, tepeden tırnağa NATO dinleyip şantaj kasetlerine çekmiş. Bir planı varmış, sırası geldikçe bu dinlemeleri kaset kaset, tape tape ifşa ediyormuş.
Aynen şunu söylüyor:
“Bu NATO merkezlidir. Bu dinlemeler, tapeler Cemaat’in yapabileceği şeyler değil. Cemaat’i çok aşan maharetlerdir...”
Sebebini sorarsanız; NATO, Cemaat’i de AK Parti hükümetini de tasfiye etmek için kurmuş bu tezgâhı. İlk hedefi de hükümet değil Cemaat’miş üstelik.
Bir kumpas varmış var olmasına ama onun faili değil mağduru, öznesi değil nesnesi oluyormuş yani Cemaat.
Memleketin içini dışına çıkaran uzun kulakların sahibi bulunmuş böylece: NATO...
Zaten her kötülüğün altından çıkmazsa şaşardım. Ya NATO’dur ya da Siyonizm... Komplo teorilerimizin kadrolu iblislerinden başka kim olacaktı?
* * *
Biz 17 Aralık tuzağını hükümete karşı kuruldu zannediyorduk, meğer Cemaat’e karşıymış.
Geriye, Cemaat medyasının sırf iz şaşırtmak için neden kendini bunca paraladığı sorusuna da bir cevap bulmak kalıyor.
Öyle ya, onlar önüne atılmasa telekulakçıların asıl patronu kimin arkasına saklanacaktı?
Manşetlerini siper edip NATO’yu perdelediler, belki üstlerine kalma pahasına, belki de hiç bilmeden ha! Nasıl bir oyun oynandı, kim bilir...
Ali Bulaç, NATO’nun içeriden işbirlikçileri olduğunu da söylüyor. Eski derin devlet ve Ergenekon unsurlarıymış işbirlikçiler.
Bu durumda ‘polis istihbaratın paralelleri’ de Ergenekon’a ve NATO’ya çalışmış oluyor...
Acayip fettan bir film olur bu senaryodan, bakalım Hollywood’un dikkatini ne zaman çekecek?
* * *
Dinleme skandallarının bizim medyanın dikkatini çekmesi için ya Seymour Hersh ya da Robert Fisk tarafından yazılması şart. Onlar da dünyaya sarin gazı hikâyeleri anlatmaktan fırsat bulup henüz bu mevzuya eğilemediler.
İşimiz Hollywood’a kaldı...
Gazeteci dinlenmiş, yazar dinlenmiş, TV’de haddi aşıp kendilerine dokunduran kanaat önderi dinlenmiş...
Kâh kanun adamlarının kararıyla kanunsuz dinlenmiş, kâh kanun manun hak getire, kısa devre yapılmış kafadan dinlenmiş...
Zerre tınlamıyor bir kısım medya, kulaklar telekulakzedelere tıkalı.
Kamu yararı gerekçesiyle yasadışı dinlemeleri meşrulaştıranlar, “Ne paraleli yahu, NATO’dur NATO” teraneleri okuyanlar, yarın kendileri NATO’nun keskin kulaklarına takılsa ne diyecekler, çok merak ediyorum.
NATO bu, sağı solu belli mi olur?
Paylaş