Paylaş
Önünde iki şık var. A) Ya yola Başbakan olarak devam edecek ve bunu mümkün kılmak üzere parti tüzüğünde bir değişikliğe gidecek. B) Ya da Çankaya Köşkü’ne çıkmaya karar verecek ve bütün gücüyle iki turlu Cumhurbaşkanlığı seçimine yüklenecek.
Yüksek Seçim Kurulu’nun üzerinde çalıştığı takvime göre, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunun 10 Ağustos Pazar günü yapılması bekleniyor. Yani dört ay bir hafta gibi bir süre var. İlk turda adaylardan biri yüzde 50’nin üstüne çıkamadığı takdirde en çok oy alan iki adayın yarışacağı ikinci turun muhtemel tarihi ise 24 Ağustos. Seçim takviminin ilk turdan 60 gün önce işlemeye başlaması gerekiyor. Bu da bizi 10 Haziran tarihine götürüyor.
Yani çok fazla bir zamanı yok Başbakan Erdoğan’ın bu konudaki kararını vermesi için.
* * *
Erdoğan’ın önündeki pazar günü sandıktan çıkan yerel seçim tablosuna bakarak muhtemel hareket tarzını tartmakla meşgul olduğunu düşünebiliriz. 2011 genel seçiminden çıkan güç dengesi bugün geçerli olsaydı bu kararı vermek kendisi açısından çok kolay olacaktı. Çünkü oyların yüzde 49.8’ini almıştı (toplam 21 milyon 399 oy). Erdoğan, yerel seçim kampanyasındaki performansını –çok az fazlasıyla- tekrarlaması halinde Çankaya Köşkü’nün anahtarını şimdiden cebine koyabilirdi.
Oysa pazar günkü seçim mutlak başarısıyla sonuçlanmış olsa da sandıkta kendisi açısından hiç de azımsanmayacak bir gerilemeye de yol açmıştır. Çankaya kendisi için artık ilk turda çantada keklik değildir. Uğradığı altı puanın üzerindeki oy kaybı kendisini ittifaklar kurmaya itecektir.
Siyasi tablodaki güç dengesini okuyabilmek için geçen pazar günü 51 ilde il genel meclisi için ve büyükşehir statüsündeki 30 ilde belediye meclisleri için kullanılan oyların toplamını alalım. Bu oylar doğrudan seçmenin parti tercihini yansıttığı için daha gerçekçi bir gösterge oluşturuyor.
Geçen pazar günkü seçimde oy oranlarınınTürkiye’nin kayıtlı seçmen sayısı 52 milyon 695 bindi. Kesinleşmemiş rakamlara göre, kullanılan oy 46 milyon 510 bin, geçerli oy ise 44 milyon 725 bin dolayında tahmin ediliyor.
Başlıca partilerin aldıkları oylar Türkiye toplamında ana hatlarıyla şöyle gözüküyor: AK Parti: 19 milyon 455 bin (yüzde 43.5), CHP 11 milyon 444 bin (yüzde 25.6), MHP 7 milyon 875 bin (yüzde 17.6), BDP ve HDP toplamı 2 milyon 952 bin (yüzde 6.6), Saadet Partisi 1 milyon 248 bin (yüzde 2.8) ve BBP 713 bin (yüzde 1.6).
* * *
10 Ağustos tarihindeki ilk turda geçen pazar günkü geçerli oy oranının tekrarlandığını varsayalım. Bu durumda Erdoğan’ın ilk turda seçilebilmesi için en az 22 milyon 363 bin oy alması gerekecektir. Ancak Erdoğan’ın 2 milyon 900 bin eksiği bulunuyor. Ne yapıp yapıp bu açığı kapatmak zorunda.
Erdoğan, öncelikle Saadet Partisi ve BBP gibi muhafazakâr partilere yönelerek bu açığı kapatma yoluna gidebilir. Bu iki partinin toplamı 2 milyonun biraz altında kalıyor. Bu destek yetmiyor. O zaman çok kritik bir tercih kullanmak durumuna girebilir Başbakan. Bu durumda biri ağırlıklı olarak Türk milliyetçiliği diğeri ise Kürt kimliği üzerinden siyaset yapan, bu yönüyle çatışma halinde olan iki parti arasında bir tercih kullanmak durumuna girebilir.
Rakamların çıplak realitesine baktığımızda, teorik olarak BDP oylarını olduğu gibi yanına çektiği takdirde daha ilk turda rahatlıkla Köşk’ün kapısı kendisine açılabiliyor. Ancak Kürt siyasi hareketinin bu desteğinin karşılığını araması siyasetin doğasının bir gereğidir. Mevcut açılım süreci bu haliyle Erdoğan’a değerlendirebileceği çok önemli bir araç sunuyor.
Ancak burada tartması gereken önemli bir siyasi risk var Erdoğan’ın. Çankaya’ya Kürt oylarıyla çıkmayı düşünmesi halinde partisinin tabanının sağlam zeminlerini oluşturan Karadeniz, Orta ve Doğu Anadolu’daki milliyetçi-muhafazakâr kitlelerin ve Türkiye’nin batı bölgesinin vereceği tepkisel bir karşılık, yalnızca bu seçeneğe dayanmasını riskli hale getirebilir.
* * *
Erdoğan, bu noktada ayrıca pazar günkü seçimde 2011 genel seçimine kıyasla 2 milyona yakın bir oy kaybına uğradığını, buna karşılık MHP’nin bir yükseliş trendi yakaladığını hesaba katmalıdır. 2011 genel seçiminde 5 milyon 575 bin oyla oyların yüzde 13.02’sini alan MHP, bu seçimde 7 milyon 875 bin oyla yüzde 17.6 oranına çıkmıştır. 2 milyon 300 binlik net bir artış söz konusudur.
Erdoğan BDP’ye yöneldiği oranda tabanda MHP’ye yönelik kaymanın ivme kazanabileceği ileri sürülebilir.
Kuşkusuz ikinci tura kalınırsa MHP ve CHP’nin tek bir aday üzerinde kuvvetli bir mutabakat oluşturup oluşturamayacağı sorusu da denklemin en önemli değişkeni olacaktır. Erdoğan, bütün riskleri alıp her ihtimalde ikinci turda kazanacağı varsayımıyla Cumhurbaşkanlığı hamlesini yapabilir.
Ancak bütün bu riskleri almayı gereksiz görüp Başbakanlık’ta kalmaya devam edebilir Erdoğan. Tabii ki, Cumhurbaşkanlığı’nın yetkilerini genişleteme arayışının sonuçsuz kalması kendisini Başbakanlık’ta tutan bir başka faktör olacaktır. Tabii, Gülen cemaatine karşı başlattığı mücadeleyi tamamlama saiki de Başbakanlık’ta kalması için bir başka neden olabilir.
Paylaş