Paylaş
CUMHURBAŞKANLIĞI: Seçim sonuçlarına “en aritmetik” şekilde bakarsak, Tayyip Erdoğan dilerse cumhurbaşkanlığı için en güçlü adaydır. Yüzde 45 oy oranından yüzde 51’e ulaşmak için 6 puan gerekiyor. Güneydoğudaki oylardan, mesela Saadet Partisi oylarına kadar dikkatle bakarsanız. Yüzde 51’i yakalaması hiç de zor değildir. Hatta MHP’nin bir bölüm oyları da eklenebilir.
ÇÖZÜM SÜRECİ: Diyarbakır, Siirt ekseninde il-ilçe mitinglerini gezdim. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Baykan’da barış sürecini Kürtçe anlatınca meydan inlemişti. Yasin Aktay aynı. Diyarbakır meydanında Mehdi Eker, Erdoğan’dan önce barış sürecini anlatırken gençler yerinde duramıyordu. Erdoğan çıkıp da barış için cesaret dedikçe, meydan öylesine coşmuştu ki... Zaten seçim sonuçları gösterdi. Güneydoğuda iki parti var. BDP ve AK Parti. Çözüm sürecinin iki kilit partisi olarak görünüyor. O anlamda çözüm sürecindeki gelişmeler, yani Başbakan Erdoğan’ın atacağı demokratikleşme adımları, cumhurbaşkanlığı seçimini doğrudan etkileyecektir. Yüzde 51’i böyle bir sonuçtur.
CHP&MHP YOK: Haritaya bakarsanız, güneydoğunun tamamında ve Anadolu’nun birçok ilinde CHP yok. Güneydoğuda MHP yok. Bu çok önemli bir sonuçtur. Türkiye’nin “demokrasi haritası” bu açıdan yaralıdır. CHP ısrarla bu gerçeği görmezden geliyor. Diyarbakır Sur dibinde, Siirt’in Tillo’sunda olmamak bir siyasi parti için çok keskin bir gerçek olmalı. Yalnız orası mı... Mesela Yozgat. AK Parti, MHP, HÜDA PAR, BDP var. CHP hiç yok. Kırıkkale, Bayburt, Van, Urfa, Iğdır farklı değil. Bir zamanlar solun kalesi Fatsa’da CHP hiç yok.
İKİ PARTİ ETKİN: Alınan oylara bakarsanız, seçimler AK Parti ile CHP arasında geçmiş gibi görünüyor. Ama aritmetik olarak değil, etki gücü olarak bakarsanız, bana göre durum farklı. Türkiye siyasetinin belirleyici rolleri açısından AK Parti ve BDP/HDP öne çıkmaktadır. Çözüm süreci Türkiye’nin önündeki en önemli süreçtir. Belirleyici olacaktır. Demokratikleşmenin turnusol kâğıdıdır. Bu anlamda son seçimlerin oy haritası birçok şeyi anlatmaktadır.
ÜÇ BÜYÜK İL
Şimdi rakamların ötesindeki ince hesaplara gelebiliriz.
İSTANBUL: 2009 seçimlerinde AK Parti’den Kadir Topbaş’ın oyu yüzde 44.34...
CHP’den Kılıçdaroğlu’nun oyu yüzde 36.80...
MHP’nin oyu yüzde 5.5...
Ve şimdi buraya dikkat:
“Saadet Partisi’nden Mehmet Bekaroğlu’nun oyu yüzde 4.9...”
Bekaroğlu faktörü mü?
2014’e bakarsak:
Topbaş’ın oyu yüzde 47.8... Yaklaşık 4 puan yükselmiş.
Sarıgül’ün oyu yüzde 40.8... Yaklaşık 4 puan yükselmiş.
Bu arada Bekaroğlu, İstanbul yerine Rize’den aday. Ve yüzde 22 civarında bir oy alıyor.
Ama Bekaroğlu olmayınca, İstanbul’da 2014’te Saadet Partisi’nin oyları 3 puan düşerek yüzde 1.4’e geriliyor. Muhtemelen 3 puan AK Parti’ye gidiyor.
Tayyip Erdoğan’ın hedefte olduğunu gören Saadet Partisi oyları bir savunma refleksiyle AK Parti’ye yönelmiş olabilir.
Buna karşılık MHP ve Cemaat oylarının da Sarıgül’e gideceği hesapları yapılıyordu.
Belli ki tutmadı.
Elbette bütün bunlar yalnızca birer yorum. Yoksa çok iyi biliyorum ki, insan eğilimleri, anketlerin ve istatistiklerin soğuk rakamlarıyla açıklanamaz.
ANKARA: 2009 seçimlerinde AK Parti yüzde 38.4...
CHP’den Karayalçın yüzde 31.50...
MHP’den Mansur Yavaş yüzde 26.90 oy alıyor.
Saadet Partisi yüzde 1.5 oy almış.
2014’te ise CHP’den aday olan Yavaş, 2009’daki oyların tümünü getirse toplamda yüzde 39’lara gelecek.
Buna yeni seçmenler de eklendiğinde belli ki ciddi bir artış hesaplanmış.
Ama 2014’te MHP’nin oyları yüzde 26’lardan yüzde 7’lere iniyor. Peki geriye kalan oyların tamamı Yavaş’a mı gidiyor?
Belli ki hayır.
Genç oylarla birlikte, Saadet oyları Gökçek’e yönelmiş olabilir.
CHP’nin MHP oyları üzerindeki aritmetik hesabını şaşırtan “insan gerçeği” işte budur.
İZMİR: CHP İzmir’i aldı. Ama çok ciddi bir kan kaybı var.
Geçen seçimlere göre CHP 5 puan kaybetti. AK Parti Binali Yıldırım’la 5 puan kazandı.
Dahası var. Geçen seçimlerde 30 ilçeden 29’unu alan CHP bu seçimlerde, elindeki 29 ilçeden 8’ini kaybetti. 6 ilçeyi AK Parti. 2 İlçeyi de MHP aldı.
Bu aslında CHP açısından İzmir’de çok ciddi bir kan kaybıdır. CHP’nin şapkasını alıp önüne koyması gereken bir sonuçtur.
Elbette seçimlerde yanlış aday tespitinin de etkisi var. Aliağa’da CHP’li başkan DSP’ye geçince, MHP çıktı. Aday tespitleri ikna yöntemiyle ve nezaketle yapılmadığı için birçok ilçede DSP oyları CHP’yi aşağı çekip kaybetmesine neden oldu.
SONUÇ
Bu seçimlerde baraj olmadığı için seçmen dilediği gibi oy kullanmıştır. İrade tam olarak sandığa yansımıştır. Sonuç olarak bu seçimlerden iki parti kazançlı çıkmıştır.
AK Parti ve BDP/HDP...
Yani...
Çözüm süreci için çalışan, kafa yoran, proje hazırlayan, cesaret gösteren iki parti.
AK Parti’nin KÖYDES projesinden sağlık alanlarına kadar yaptığı yatırımlar sonuç vermiş görünüyor.
Seçim haritasına bakınca bu gerçek bütün çıplaklığıyla görülüyor.
CHP ve MHP acaba bu gerçeği görüyor mu?
Onu bilemem. Benim bir gazeteci olarak gerçekleri yansıtmanın ötesinde herhangi bir şey dikte etmem ukalalık olacağından yalnızca şunu hatırlatabilirim: Rahmetli İsmail Cem ne güzel yazmıştı.
“Sosyal demokrat partilerin yönetimleri, işçi, köylü ve emekçilerden uzaklaşır, bürokratlara, statükoculara, diplomatlara, işverenlere kalırsa, halkların geleceği için kaygıları azalır. Devletin geleceği, halkların geleceğinin önüne geçer.”
Ben burada isim vermek istemiyorum. Ama gerçekten büyük tesadüf.
Buna ben de şunu ekleyebilirim:
“Gerçek sosyal demokrat partiler, kendi program ve görüşleri dışındaki partilerden isim ve oy ithalatı arayışına girmezler. Tam tersine o seçmenlere kendi gerçeklerini, hedeflerini büyük bir ruh zenginliğiyle anlatırlar. Kalıcı olan da budur...”
Paylaş