Paylaş
Devletin zirvesinin yaptığı Suriye toplantısına ait ses kaydının geçen hafta internete sızdırılmasıyla birlikte, tartışmalar iyice alevlendi. Devlet sırrı nerede başlar, ulusal güvenlik nerede biter? Peki ya ifade özgürlüğü nereye düşer?
*
MALUM, Wikileaks’in kurucusu Julian Assange, ABD’nin devlet sırlarını içeren pek çok belge sızdırmıştı. Washington Assange’ı vatan haini, Başkan Yardımcısı Joe Biden da terörist ilân etmişti.
Ne zaman ki Amerikalı bir asker olan Bradley Manning, 26 Temmuz 2010’da Amerikan ordusunun Afganistan ve Irak’ta sebep olduğu sivil ölümleri ifşa eden 92.000 belgeyi medyaya sızdırdı. Hem de Guardian, New York Times ve Der Spiegel gazetelerine. İşte o zaman hem Assange, hem Manning için av başladı.
Manning Mayıs 2010’da tutuklandı ve 35 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Üstelik hapiste kötü muameleye maruz kaldığı da tescil edildi. Assange ise 19 Haziran 2012’den beri Ekvador’un Londra Büyükelçiliği’ndeki bir odada yaşıyor. Assange’ın Manning’i sızıntı için teşvik ettiği tespit edilirse, ABD’de 35 yıl hapse mahkûm edilebilir. Pentagon da, Wikileaks’e karşı 7/24 operasyon yürüttüğünü açıkladı bir süre önce.
*
ABD tarihinin en büyük sızıntısını ise, 2013’te bir CIA ve Ulusal Güvenlik Dairesi (NSA) çalışanı olan Edward Snowden gerçekleştirdi. ABD’nin 122 devlet ve hükümet başkanını nasıl dinlediğini binlerce belgeyle ifşa ederek. Ne var ki Guardian belgelerin sadece yüzde birini yayımladı. CNN gibi bazı kuruluşlar da, “ulusal güvenlikle ilgili gizli bilgilerin ifşasına araç olmamak” gerekçesiyle içeriği yayınlamayı reddetti.
Snowden da ABD tarafından casus ilân edildi. Ve geçici olarak Rusya’ya sığındı. En sert tepkiyi ise İngiliz hükümeti verdi. Guardian’ı kapatmakla tehdit edince, gazete çalışanları bilgisayarlarını ellerinde matkaplarla imhâ ettiler. Hem de İngiliz istihbarat görevlileri refakatinde. Herhalde İngiliz tarihinin en sürreal anı olan bu görüntüler, geçtiğimiz Ocak ayında YouTube’a düştü.
*
UZUN lâfın kısası, devlet sırrını ifşa ederek ulusal güvenliği tehdit eden herkes dünyada benzer tepkiler alıyor. Ve sızıntılardan sonra sırlarını daha iyi korumak için devletler güvenlik vitesine sımsıkı sarılıyor. Snowden sonrasında istisnasız tüm Batı ülkeleri, siber savaş ve dijital casuslukla mücadeleyi güçlendirmek için güvenlik önlemlerini arttırdı.
*
NE var ki Türkiye’de kantarın topu iyice kaçtı. Hükümet içerideki konjonktürün sertliğiyle de bilenerek, elindeki araçları azami ve herkesi kapsayıcı şekilde kullandı. YouTube ve Twitter’ı kapatarak, ulusal güvenlik ve ifade özgürlüğü arasındaki dengeyi tarumar etti.
Ulusal güvenlik ne kadar kutsalsa, bireyin ifade özgürlüğü de o kadar kutsaldır. 21’nci yüzyılda bir devletin konumunu belirleyecek olan ise ikisini aynı anda ne kadar koruyabildiği olacaktır.
Paylaş