Hangi diyet

Neredeyse her gün yeni bir diyet önerisi, yeni bir beslenme metodu tavsiyesiyle karşılaşıyoruz.

Haberin Devamı

Peki bunlardan hangisi size uygun, hangisi sizin için güvenli?
Daha doğrusu sorununuz kilo fazlalığı olduğunda kime, hangi diyete güveneceksiniz?

Bu soruların, özellikle en son sorunun tek cümlelik bir cevabı var: KENDİNİZE GÜVENİN!
Sorununuz fazla kilolarınızdan kurtulmak ise ister istemez hepimizin aklına diyet yapmak gelecektir. Oysa sorun sadece bu iki kelimeyle; “diyet yapmak”la sınırlı değildir. Sadece diyet yaparak sorunu yaşayanların en az yüzde 80’inde kilo sorunu Ç-Ö-Z-Ü-M-L-E-N-E-M-E-Z!

HER BEDEN FARKLIDIR


Her beden farklı nedenlerle yağlanır. Sorun kimi zaman genetik eğilim, kimi zaman metabolik/hormonal bozukluk, kimi zaman psikolojik problemlerle ilişkilidir.
Eğer pankreası aşırı insülin üreten, şekerli, unlu yiyecek içecekler tüketince kırmızı görmüş boğalar gibi kana insülin pompalamaya programlı olan biriyseniz, az da yeseniz yiyip içtiklerinizde ağırlık şeker, un/nişastadan yanaysa, kilo sorununuzu sadece diyet yaparak çözmeniz mümkün olmaz.
Çoğu fazla kilolunun “Su içsem yarıyor”, “Kuş kadar yiyorum ama fil gibi oldum” şeklinde yakınması bundandır. Genetik olarak metabolik sendromla kodlanmış biriyseniz, pankreasınız kan şekerinizdeki her ani yükselmede çılgına dönecek, sisteminize inanılmaz miktarlarda insülin pompalamayı sürdürecektir.
Neticede siz bir insülin direnci sorunlusu haline gelecek, kolay kilo alıp zor kilo vereceksiniz. Dahası sorununuzun yediklerinizin miktarından ziyade içeriğinden, yapısından kaynaklandığını bilmeden o diyetisyen benim, şu diyetisyen senin dolaşıp duracaksınız.
Kısacası diyet yaparken ne yediğiniz, ne kadar yediğiniz kadar önemli. Bu özellikle insülin direnciniz varsa önemli bir noktadır. En iyi diyet planı size, metabolizmanıza, bedensel kurgunuza uygun olandır.

LEZZET ÖNEMLİDİR

Haberin Devamı

Önemli bir nokta da uyguladığınız diyetin sunduğu beslenme planının damağınıza uygun olması, yani sizi “lezzet”ten uzak tutmamasıdır. Sevmediğiniz, geleneksel beslenmenize uymayan hiçbir beslenme planı uzun ömürlü olmaz.
Atkins diyetinin Fransa’da Dukan diyetine dönüşmesi, Dukan diyetinin Türkiye’de Karatay diyeti şeklinde benimsenmesi, lezzet unsurunun sağlanma çabasıdır.
İyi bir diyet kaç kalori içerirse içersin, hangi yiyecek içecekleri tavsiye ederse etsin mutlaka ama mutlaka lezzetli olmalıdır.

DOYURMAYAN DİYET ÇALIŞMAZ


En az lezzet kadar önemli bir nokta da “doyuruculuk” kavramıdır. Doyurmayan, aç bırakan hiçbir diyet planının ömrü uzun olmuyor.
Karnı doyurmayan, tokluk hissi sağlamayan diyetler kısa zaman sonra çöpü boyluyor. Tokluk hissi zannettiğimizden de önemli bir nokta ama -tıpkı lezzet duygusu gibi- o da abartılmaya gelmiyor.
Aç kalmayacak şekilde makul bir tokluk hissiyle öğünleri tamamlamak diyet yaparken de önemli bir nokta.

EKONOMİK OLMASI ZORUNLU

Genellikle gözden kaçan bir nokta da “ekonomik” durumdur.
Diyet planının önerdiği gıdalar sizin ekonomik imkânlarınıza oranla daha pahalıysa, isteseniz de istemeseniz de bir süre sonra diyeti bırakmak zorunda kalırsınız.

SONUÇ

Kısacası “Hangi diyet?” sorusunun cevabı oldukça detaylı bir araştırmayı, ciddi bir genetik, metabolik, hormonal tetkiki, yaşam tarzı sorgulaması ve beslenme alışkanlığını özenle incelemeyi gerektiriyor.
Yeri gelmişken bir noktayı da tekrar hatırlayalım: Kilo sorunu her zaman “çok yemek” veya “yanlış şeyler yemek”ten kaynaklanmıyor. Bazen de aktivite noksanlığı nedeniyle bedenimiz yağ depolamaya başlıyor.
İşte bu nedenle yukarıdaki soruyu biraz daha değiştirmemiz “Hangi diyet, ne kadar ve hangi aktiviteler?” şeklinde sormamız gerekiyor.

Yazarın Tüm Yazıları