Paylaş
Köksal Toptan Lisesi’nde.
Saymıştım.
Oy kullanmak için tam 123 basamak çıkmak gerekiyordu.
Elbette çıkamadı onlar.
Kimisi geri döndü. Kimisi isyan etti.
O günden beri içimde kalmıştır.
Bu ülkenin engelli vatandaşları nasıl oy kullanacak?
Her seçimin ertesi sabahında olduğu gibi gazetelerin birinci sayfalarında aynı fotoğrafları mı göreceğiz?...
“Dayısının sırtında geldi...”
“Basamakları çıkamadı...”
İşte bu defa bu fotoğrafları o yüzden yayınlıyorum.
Tekerlekli Sandalye Tenis Milli Takımı’yla geçirdiğim saatlerin fotoğrafıdır bu.
Bir tenisçi olarak ben de tekerlekli sandalyeyle denedim oynamayı.
Meğerse ne kadar zormuş.
Ve o sandalyeye oturunca bir kez daha anladım ki...
Spor yalnızca bedenle değil...
Önce kalple yapılırmış...
İşte şimdi o kalpler oy kullanabilsin diye, bir gün önceden yayınlıyorum bu fotoğrafları...
Valilikler, muhtarlıklar... Belediyeler, kaymakamlar...
Elbette yüksek seçim kurulu...
“Koltuk telaşı”na karşı hatırladın mı bu “sandalyeleri” demek için.
Nasıl oy kullanacak engelli vatandaşlarımız?
Hırslara ayarlı “koltukları” değil, umudun sandalyelerini hatırlatıyorum size...
123’üncü basamak hâlâ duruyor mu orada?
İşte İzmirli Büşra Ün... İnanılmaz bir yetenek.
Hâlâ kendisine destek olacak bir kurum arıyor.
Neşe Aydemir, Jülide Yıldız. Muharrem, Turan ve Hakan...
Hocalar Selim ve Soner.
Ay-yıldızın “uçan sandalyeli” çocukları adına soruyorum:
“Sandık başında yine eziyet mi var?”
BAŞBAKAN’LA DİYARBAKIR
BANA gelen mesajlardan anlıyorum.
“Vay ki sen gidip Siirt’i nasıl böyle yazarsın.”
Bir başkası:
“Memleket kan ağlıyor. Sen Mehdi Eker’le İsmet Özel’den şiir okursun...”
Okurum arkadaş. Hem de tam bu zamanda okurum. (Şiir okumanın zamanı mı olur?)
Evet okurum, çünkü Mehdi Bey bir de Sezai Karakoç okudu üzerine.
Ezbere İsmet Özel, Sezai Karakoç okuyan bir siyasetçi buldum ya...
Mutlu oldum. On kat saygı duydum.
Diyarbakır’da şiirin dağlarındaydık sanki...
Sen şimdi yine kızabilirsin.
Kız...
Bana göre ‘Tarım Bakanı’ değil, ‘Kültür Bakanı’ olmalı.
O da zaten “Kültür ekindir” diyor.
KARDEŞLİK SEÇİMİ
Diyarbakır Havalimanı’nda Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Hanım’la karşılaştık.
Tam uçağa biniyorlardı.
Kısa bir merhabamız oldu. Birkaç cümle...
Bendeki özet izlenim şu:
“Devletin en sır konuşması kaset olup yayınlanmış. Büyük bir ihanet... Normalde Başbakan’ın konuşması biter bitmez acele uçağa gidip Ankara’ya uçması lazım. Toplantılar, zirveler... Ama öyle yapmadı. Otobüsten indi. Tek tek herkesle el sıkıştı. Sarıldı. Sesi elverdiğince konuştu. Gençlerle fotoğraf çektirdi. Havalimanında baktım. Öyle bir acele havası yok. Tam tersine çok sakin bir devlet refleksi hazırlıyor.”
Bir daha yazıyorum:
“Çok sakin bir devlet refleksi...”
* * *
Pazar sabahı için:
Çok ağır ve zor günlerdeyiz...
O yüzden bu seçim, kardeşliğin ve demokrasinin seçimi olsun.
Öfkenin değil..
Paylaş