Paylaş
Hafızam henüz, üzerine her yazılanı kaydeden beyaz, bembeyaz bir kâğıtken...
Henüz masumiyet bahçelerinde oynayan bir çocukken...
Canım, bir tanem babaannem bana şunu söylerdi:
“İyi bir Müslüman vicdan sahibidir...”
Devam ederdi:
“İyi bir Müslüman dürüsttür...”
Devam ederdi:
“İyi bir Müslüman çalmaz çırpmaz...”
Devam ederdi:
“İyi bir Müslüman insanların içine korku değil, sevgi salar...”
Devam ederdi:
“İyi bir Müslüman kibirli olmaz...”
Ve sözlerini şöyle tamamlardı:
“İyi bir Müslüman komşusunu sever, sayar... Onu düşman gibi görmez...”
***
Canım, bir tanem babaannem, Bulgaristan’ın Kırcaali ilçesinin bir köyünde doğmuştu.
İzmir’de Alsancak Garı’nın yanındaki Devlet Demiryolları Hastanesi’nde öldü.
Cenazesini kaldırıp eve döndüğümüzde, yatağının altında küçük bir sandık bulduk.
İçinde üç-beş metre beyaz patiska ve topraktan yapılmış bir maşrapa vardı...
Kefeni için bezini, yıkanması için maşrapasını bırakmıştı...
Canım, bir tanem babaannemle uzun yıllar aynı odada yattık...
Siyah feracesinin altındaki saçlarını hiçbir zaman görmedim.
Siyah mıydı, beyazlamış mıydı, onu bile bilemedim.
Bana, hayatının her dakikasında dua mırıldanıyor gibi gelirdi...
Sanki beş vakit değil, her vakit namaz kılardı...
***
Canım, bir tanem babaannem, bize Bulgaristan’ı anlatırdı.
Orada gördüğü zulmü anlatırdı.
Korkularını anlatırdı. En büyük oğlu olan babamı, öldürülmekten kurtarmak için, eniştesinin soyadını verip, bir kimlik öksüzü olarak, daha 9 yaşındayken, nasıl Türkiye’ye yolladığını anlatırken hep ağlardı.
Zulmü yaşamıştı, ama onun ağzından Bulgarlar hakkında intikam duyguları taşıyan tek kelime duymadım..
Onun kutsal kitabında kin ve nefret büyük günahtı.
***
Bana her gün Müslümanlığı anlatan, iyi bir Müslüman olmazsam kendisinin sorumlu olacağını düşünen babaannem, beni dindar bir insan yapmak için çok uğraştı.
Ama kindar bir insan olurum korkusuyla, hafıza defterinin zulümle ilgili sayfalarını bana hiç açmadı.
***
Canım, bir tanem babaannem şimdi İzmir’in Bornova semtinde, bir çam ağacının altında yatıyor.
Ondan bana işte bu fotoğraf kaldı...
Başını ölünceye kadar açmayan, hep namaz kılan ve dua eden...
Yatağının altında sakladığı kefeni ve maşrapasıyla, hak edilmiş sessiz ve huzurlu bir ölüme hazırlanan iyi bir Müslüman’ın fotoğrafı...
***
Canım, bir tanem babaannemin ölümünün üzerinden 35 yıla yakın zaman geçti...
Bugün onun bıraktığı bu güzel ve iyi Müslüman fotoğrafına bakıyorum.
Bir de miting meydanlarında hançeresini patlatan Müslüman fotoğrafına.
Ayakkabı kutularından fışkıran şeylere, evlerde sıfırlanamayan rakamlara...
Ve bir Müslüman olarak tamah edilen şeylere...
Sonra düşünüyorum.
İyi bir Müslüman olmak nedir...
Babaanneminki mi?...
Yoksa miting meydanlarında gördüğüm bu öfke, düşmanlık, kin ve nefret mi?
Bu tamah mı?...
***
Emin olduğum tek şey şu...
Canım, bir tanem babaannem iyi, çok iyi bir Müslüman’dı.
Adı Fatma’ydı...
Yani Hazreti Muhammed Efendimizin, “Göz nurum, ciğerparem” buyurduğu en sevdiği kızının adını taşıyordu...
Ona yakışan bir isimdi...
Benim de bir tanem, sevgili babaannemdi...
***
Onu çok özlüyorum...
Onunla birlikte iyi ve adil Müslümanları özlüyorum...
Kimseye beddua etmiyorum...
Sadece sessiz Allah’a dua ediyorum:
Bu nefreti, bu kini, bu yalan dolanı, bu çalma çırpmayı, bu düşmanlığı, bu öfke ve nefreti, bu bitmeyen kini, ülkemizin üzerinden al diye...
Yalvarıyorum...
***
Çok küçükken, henüz masumiyet bahçelerinde oynarken, hafızam daha bembeyaz bir kâğıtken;
Canım, bir tanem babaannem bana bunu öğretmişti...
GENELKURMAY’DAN AÇIKLAMA Genelkurmay Başkanlığı dünkü yazımda sorduğum sorulara cevap gönderdi. Ancak açıklama geç geldiği için yeterince inceleyemedim. O nedenle yarın yayınlayacağım.
Paylaş