Okullara dokunmayın

LAİKLİK ve demokrasi tarihinin önemli isimlerinden biri Fransız Leon Gambetta’dır.

Haberin Devamı

Fransa’da 1881-82 yıllarında başbakandı. Jakoben geleneğine bağlı, keskin bir laiktir, fakat yeni bir devrime karşıdır, “genel oy”u savunur.
Devrimci Jakoben cumhuriyetin liberal demokrasiye giden yüz elli yıllık inişli çıkışlı yolunda dikkat çekici bir isimdir.
Pazar ayinlerine giden memur ve öğretmenlerin işten atılmasını desteklemiş, “Cizvit tarikatı Fransa’yı köle yapmak istiyor!” sözüyle ün kazanmış, Katolik cemaatlere karşı amansız bir savaş yürütmüştü. Ünlü sözlerinden biri de “Klerikalizm, işte düşman!” sloganıdır; “klerikalizm”, yani ruhban ya da kilise taraftarlığı diyelim.
Fakat Başbakan Gambetta, Kuzey Afrika’da Cizvit tarikatını, Katolik misyonerleri canla başla desteklemiştir. Bu ne perhiz diye sorulduğunda verdiği cevap da ünlüdür:
“Bizim laikliğimiz ihraç etmek için değildir!”
Çünkü öfkeli laiklerin Fransa’da ”iç düşman” sayarak ezmeye çalıştıkları bu Katolik tarikatları, yurtdışında açtıkları okullarla Fransızcayı ve Fransız kültürünü yayıyorlardı. (Robert Gildea, France 1870-1914, sf. 49, 90)

Haberin Devamı

GÜL’ÜN SÖZLERİ

Cumhurbaşkanı Gül’ün sözlerini okuduğumda Gambetta’yı hatırladım ister istemez. Sayın Gül’ün sözleri şöyle:
“Bu okulların bazısının açılışına gittim. Güzel faaliyetleri var, bu işe onları karıştırmamak lazım.”
Gül’ün sözleri, sağduyuyu yansıtıyor. “Topyekûn” bir nefret ve tepeleme tutkusu yerine, “analitik” bakışın bir örneğidir.
Kamuda çalışanlar sadece devletten emir alırlar, devlet dışındaki şu veya bu “yapılanma”nın emriyle devlet görevi yapılamaz; hukuk yoluyla bunların üzerine gidilir, mahkemeye verilir...
Fakat okulları hedef almak, hele de yabancı devletlerin bu okulları kapatmasını sağlamaya çalışmak son derece yanlıştır.
28 Şubat döneminde de Gambetta’dan bahseden birkaç yazı yazmıştım. Askerlerin, Gambetta kadar keskin laik olsalar bile, onun Fransızca bilinci kadar Türkçe bilincine sahip olmaları gerektiğini belirtmiştim.
Gambetta “laikliğimiz ihraç için değildir” demişti. AKP iktidarının öfkesi de okullar, öğretmenler, öğrenciler için olmamalıdır; asla olmamalıdır.

Haberin Devamı

AİLELER BİLMİYOR MU?

Sadece yurtdışında değil, yurtiçinde de... Binlerce öğretmen ekmek ve gelecek kaygısına düşmüştür.
Onbinlerce gencecik öğrenci, geleceklerine endişeyle bakıyor.
Onbinlerce aile, çocuklarının hangi okullardan mezun olacaklarına göre “damgalanması” korkusu içinde.
“Çocuklarınızı bu okullardan alın!”
İyi de o kadar kolay mı? Çocuğun çevresi, arkadaşları, alıştığı öğretmenler... Oradan çıkıp hangi okula gidecek, bu yaştaki çocuklar için “uyum sorunu”nun ne kadar önemli olduğunu Milli Eğitim bilmiyor mu?
Aileler çocukları için iyiyi, kötüyü ayırt edemiyorlar da bunu siyasi otoriteden mi öğrenecekler?

SİYASET DIŞI DEĞERLER

Okullar, Milli Eğitim’in standartlarına göre elbette denetlenmeli, denetleniyor zaten. 28 Şubat’ta da çok denetlendiler. Eğitimde ”müfettiş”in tek duygusu ve tek ölçüsü “eğitim standartları” olmalıdır. Okullarda siyaset yapmak da okulları siyasi hedef haline getirmek de yanlıştır. Fakat siyasi kutuplaşma ve öfke toplumda huzur bırakmadığı gibi, eğitimde de yaralar açıyor maalesef.
Gül’ün uyarısı çok yerindedir. Okullara “öfke ihracı”ndan sakınmak gerekir.
Sayın Bülent Arınç, Sayın Hayati Yazıcı, siz hukukçusunuz...
Sayın Prof. Nabi Avcı, siz akademisyen ve entelektüelsiniz.
Ben mi yanılıyorum? Her şey siyaset olabilir mi? Siyasetin dışında ve üstünde insani, hukuki ve pedagojik değerler yok mu?...

Yazarın Tüm Yazıları