Komplo kültürü

MERHUM Necmettin Erbakan hakiki bir beyefendiydi, 12 Eylül döneminde aynı hapishanede kalmıştık; olgun, saygın bir şahsiyetti.

Haberin Devamı

Fakat zihniyetçe öteden beri anlaşamazdım. En çok da merhumun komplo teorilerini yadırgardım.
1990’larda iktidarlar Karadeniz’de çay ve fındık sahalarını daraltmayı, başka ürünleri ikame etmeye çalışıyorlardı.
Merhum Erbakan’ın seçim konuşmaları partisi tarafından “Erbakan’ın Konuşmaları, Eylül 1999” adıyla kitap olarak yayınlanmıştı. Oradan aktarıyorum, Erbakan Karadeniz mitinglerinde şöyle konuşmuştu:
“Bu nasıl hükümet, niye fındık sahalarını daraltıyorsun? Niçin çay sahalarını daraltıyorsun? Çünkü bunları İsrail satacak! Çünkü dış güçler bunları satacak. Türkiye bu sahalarda gelişmesin, IMF reçetelerinin hedefi budur.” (Sf. 44)
Halbuki İsrail çay ve fındık ihracatçısı değildi; bu konu derdi de değildi!
Fındık ve çaydaki aşırı üretimi pazarlamak için çeşitli çareler düşünülebilirdi. Fakat iktisatçıların tartışması gereken “iktisadi” bir meseleyi, Erbakan “dış güçler”e bağlıyordu!

Haberin Devamı

SORUN ÇÖZMEK!

Komplo zihniyetinin tipik özelliğidir: “Sorunlar”ın ekonomik, kültürel, toplumsal, hukuki vb. sebeplerini ve çözümlerini araştırmak yerine, “dış güçler”e, esrarengiz komplolara bağlarsınız! Kitleleri coşturursunuz da...
Sağcısı solcusu, devrimcisi gelenekçisi fark etmez, tipik “Üçüncü Dünya” zihniyeti... Sorunları çözmez, aksine büsbütün azdırabilir.
R.K. Ramazani “Revolutionary Iran” adlı eserinde anlatır; 1979’daki devrim gösterilerinde devrimci gençler bağırıyordu:
“Petrolümüz nerede?”
Yüz binler gök gürültüsü gibi haykırıyordu:
“Büyük şeytan Amerika aldı!”
Petrolü Amerika’nın elinden kurtarsalar yoksulluk bitecekti!
Devrimin üzerinden 35 yıl geçti, İran dikkat çekici bir ekonomik performans gösterebildi mi? Şimdi aklı başında Cumhurbaşkanı Ruhani ile bu siyasi hurafeleri aşmaya çabalıyor.
Bir Mao döneminde “dış güçler”le savaşan yoksul ve çıldırmış Çin’i düşünün, bir de bugünkü “pragmatik” Çin’i...

LEWİS’İN SÖZLERİ

Tarih Bernard Lewis’e göre, sömürge geçmişi olan Ortadoğu ülkelerinde sorunların sebebi olarak “dış güçler” paranoyasının güçlü olmasını anlamak mümkün. Lewis, “Türkler tarih boyunca kendisini yönettiği için bir sorunla karşılaştıklarında nerede hata yaptıklarını düşünürler” diye yazmıştı çeyrek asır önce.
Epey bir süredir biz de kapıldık bu “dış güçler” paranoyasına. Dün 2000’lerde “Yeşil kuşak, emperyalizmin ılımlı İslam projesi” diye hop oturup hop kalkıyorduk, 2010’larda “dış güçler, faiz lobisi, vaiz lobisi” edebiyatı gırla gidiyor!
Cumhurbaşkanı Gül’ün şu sözleri, komplo dehlizlerinde pürtelaş koşuşturan zihinlere açılmış bir siyasi rasyonalizm penceresidir:
“Türkiye’yi yıkmak isteyenler var gibisinden komplo iddialarına inanmıyorum. On sene boyunca bizi göklere çıkaranlar şimdi bizi tenkit ediyorsa, onları Türkiye düşmanı ilan etmek Üçüncü Dünya söylemidir!”
Üçüncü Dünya zihniyeti yani “sorunlar”ı “komplo” sanmak! Sorunların ekonomik, kültürel, tarihi, sosyolojik, psikolojik sebeplerini bilimsel metotlarla araştırmak ve çözüm üretmek yerine siyasi “savaş” açmak! Sorunları büsbütün azdırmak!

Haberin Devamı

İKTİDAR DÜŞÜNMELİ

Başbakan Erdoğan’a onur madalyaları verenler İsrail lobileri değil miydi? Türkiye’ye on yılda 110 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye yatırımı gelmedi mi?! Şimdi neden Türkiye ”en kırılgan ülkeler” listesinin başında? Neden AB’den yolsuzluk, yargı bağımsızlığı ve demokrasi konularında ağır uyarılar geliyor?
İktidar “dış güçler”le, dehşetengiz komplo teorileriyle uğraşmak yerine, Lewis’in deyişiyle “Nerelerde hatalar yaptık” diye düşünmeli, çözümlerin ancak hukukta, özgürlükçü demokraside ve uzlaşmada olacağını görmelidir.

Yazarın Tüm Yazıları