Paylaş
“Hain bunlar, hain!...”
Polis sessiz. Belli ki kalabalığı tahrik etmekten çekiniyor.
Çünkü kalabalık Türk bayrağı açmış, “İndirin o tabelayı” diye bağırıyor.
Tabela Fethiye’de.
Halkların Demokratik Partisi’nin ilçe binasına asılmış.
Yani yasal bir parti, bir ilçede kendisine ofis açmış.
Öcalan’ın, “Artık etnik bir köken partisi görünümünden bir Türkiye hareketine geçmemiz gerekir” sözünden sonra gelen Halkların Demokratik Partisi bu...
Anayasal. Yasal. Siyasal... Temsil ediliyor. Oy pusulasında adı var.
Ama hayır...
Öfke büyüyor. Kalabalık artıyor:
“indirin o tabelayı oradan...”
Yakıp yıkacaklar neredeyse...
Polis barikatı sallanıyor. Gerilim dorukta.
Ve işte tam o sırada yaşananları aktarıyorum:
Olayların büyümesi üzerine Kaymakam Ekrem Çalık, Belediye Başkanı Demokrat Partili Behçet Saatcı ve Muğla İl Emniyet Müdürü Ahmet Akbal olay yerine geldi.
KAYMAKAM ÇALIK: Lütfen sakin olunuz. Yasaların dışına çıkmayın. Evlerinize gidiniz.
GRUP: Hayııııırrrrr! O tabela oradan inmedikçe biz buradan gitmeyiiiiiiz...
Kaymakam çaresiz susar...
Bu defa belediye başkanı Behcet Saatcı çıkar ortaya:
BAŞKAN: Tamam arkadaşlar. O tabela oradan inecek...
GRUP: İnmeden gitmeyiz Başkanım...
Sonunda kaymakam, belediye başkanı ve emniyet müdürü toplantıya geçerler.
Yarım saat sonra Başkan Saatcı yeniden grubun karşısına gelir.
Cep telefonunu çıkarır:
“Söyleyin itfaiye gelsin. Ve bu tabelayı indirsin...”
Sonuç olarak itfaiye gelir.
Anayasal bir partinin tabelasını kaldırıp, yerine Türk bayrağı asar.
Böylece Fethiye itfaiyesi, dünya itfaiye tarihinde, yangına körükle giden ilk itfaiye olur.
Elbette sormak gerekiyor:
Yasal bir partinin tabelasını indirmek nasıl bir demokrasi ahlakıdır?
Ya da şöyle sorabiliriz:
Bir ilçe ahalisi istemedi diye bir yasal partinin binası yok edilebilir mi?
Ve başka bir soru:
- Acaba Yüksek Seçim Kurulu, Muğla Valiliği’ne bu olayı sordu mu?
İtfaiyenin oraya astığı Türk bayrağına gelince...
Oğlunun göğsünde ay-yıldızı görünce ağlayan bir baba olarak şunu diyebilirim:
“Bu bayrak hepimizindir. Ama birinin diğerine karşı zorla kullanacağı bir güç gösterisi değildir.”
Çünkü bayrak, önce sevgi gerektirir.
Kalp işidir...
Ki bayrak, bağımsızlığın sembolü olduğu kadar özgür düşüncenin de sembolüdür.
Yani bayrak, her türlü düşüncenin güvencesidir.
Çünkü bayrak özgürlüktür.
Peki ne oldu şimdi?
Ve işte asıl tehlike:
Bakın...
Bir adam Anayasa’nın güvencesi altında kurulmuş bir partinin bayrağını sokak ortasında yakıyor. Polis orada.
Aslında neyi yakıyor biliyor musunuz?
Saygıyı yakıyor. Bir arada yaşamayı yakıyor. Demokrasiyi yakıyor. Özgürlüğü yakıyor.
Ve asıl önemlisi...
Bizi yakıyor bizi....
Ve elbette Fethiye Kaymakamı’nın şu sözünü aktarmadan geçemiyorum:
“Fethiye gibi bir turizm kentine bu görüntüler yakışmamıştır...”
Elbette yakışmadı...
Göğsüne ‘Yüce Atatürk’ yazan bir futbol takımının kentine...
Bu demokrasi ayıbı hiç yakışmadı...
Paylaş