Paylaş
AKP’li yöneticilerin söylediği gibi, elbette “tutuklayan da yargı, bırakan da yargıdır”, fakat göreceksiniz bu tahliyeler bir süre sonra uluslararası raporlarda yer alacaktır.
İşte, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2013 İnsan Hakları Raporu’nda, 17 Aralık ve 25 Aralık soruşturmalarını izleyen gelişmeler için “skandal” terimi kullanılmış ve“Kolluk kuvvetleri ve yargı hükümetin etkisi altındadır” diye belirtilmiştir.
Uluslararası raporlarda tahliyelerin de bu “etki”ye bağlanması sürpriz olmaz.
ŞEFFAFLIK RAPORU
Bu bağlamda Transparency International adlı uluslararası kuruluşun 2012 tarihli “Türkiye’de yolsuzluk ve yolsuzlukla mücadele” raporundan bahsedeceğim. 15 sayfalık raporda firmalarla, STK’larla, uzmanlarla görüşülmüş; yolsuzluğun yaygın olduğu konusunda kamuoyunda bir algı bulunduğu belirtiliyor.
Devlet dairesinde sıradan işler için dosya içine “küçük rüşvet” konulmasından “kamu ihaleleri”ne kadar...
Raporda, İhale Yasası’nın “17 defa” değiştirildiği belirtiliyor. Basın kuruluşlarına ağır vergi cezalarıyla baskı yapılmasının yolsuzluklarla mücadeleyi zorlaştırdığı anlatılıyor.
Türkiye 177 ülke arasında 53. sırada. En temiz ülkeler arasında Avrupalı demokrasiler var. ABD 19. sırada...
Çin ve Yunanistan bizden çok kötü, 80. sıradalar.
REFORMLAR DÖNEMİ
Türkiye’nin “yolsuzluk algısı” sıralamasında bugün sanılandan daha iyi sayılabilecek olan 53. sırada yer almasının sebebi, raporda belirtilen reformlar ve politikalardır: Yeni TCK’da mali suçlar kapsamının genişletilmesi, MASAK’ın kurulması, hükümetin yolsuzlukla mücadeleye dair uluslararası sözleşmeleri imzalaması, 2010 referandumuyla HSYK’nın bakanlıktan ayrılarak özerk bir kurum haline gelmesi gibi...
Raporda bunlar olumlu gelişmeler olarak vurgulanıyor, bazılarının “kâğıt üstünde” kaldığı eleştirisi de yapılıyor.
Halbuki 17 Aralık’tan sonra, adli kolluğu savcılığa bağlayan eski yönetmelik değiştirildi, HSYK’da önemli değişiklikler yapıldı, yürütme erkinin HSYK üzerindeki “etkisi” güçlendirildi...
Stefan Füle bu konularda bir ay içinde
5 defa eleştiri ve uyarıda bulunmuştu.
Yeni yazılacak raporlarda bunların yer almaması mümkün mü? Son tahliyelerin de bu açılardan değerlendirilmesi şaşırtıcı olmaz.
EKONOMİYE ETKİSİ
Niye yolsuzluklar meselesi böylesine önemseniyor? Çünkü milli ekonomiler iç içe geçmiştir, bir ekonomideki etik hastalıklar başka ekonomilere sirayet edebiliyor. Gelişmiş ülkelerdeki dev şirketlerin gelişmekte olan ülkelerde rüşvet skandallarına karıştıkları biliniyor.
Rüşvet, kayırma, her türlü yolsuzluk piyasa ekonomilerinde hem “haksız rekabet”e yol açıyor, hem verimsizliğe...
Onun için BM’den, OECD’den, AB’den diğer ilgili uluslararası kurumlara kadar, yolsuzluk raporları hazırlıyorlar. Büyük girişimciler yatırım kararlarını verirken bu raporlara bakıyor.
Sayın Ali Babacan İSO’daki konuşmasında ne demişti?
“Türkiye gerçek anlamda bir hukuk devleti olmadıkça, ilk 10 ekonomiden birisi olma hedefimiz hayal olarak kalır!”
On büyük ekonomi arasına girmek bana heyecan veren milli bir hedeftir. Benim kaygım, 2014’e ilişkin Transparency Raporu’nda Türkiye’nin kaçıncı sırada yer alacağıdır. AB İlerleme Raporu’nda nasıl bir Türkiye imajı ortaya konulacağıdır. Öyle bir imajın ekonomimizi de olumsuz etkilemesi ihtimalidir. O yüzden sık sık yazıyorum, hukuk ekmektir.
Paylaş