Atlantik üzerinde gökyüzü savaşı

BİZ “ses bombaları” arasında kıvranırken, dünyada öylesine bir savaş sürüyor ki...

Haberin Devamı

Acımasız bir savaş.
Son örneğini Atlantik üzerinde gördüm.
Silah yok. Bomba yok. Füze yok. Ama öylesine acımasız ki.
Milyarlarca dolarlık bir savaş bu. Vahşi... Ve kıran kırana.
Tam bir gökyüzü savaşı.
Nasıl mı?
Anlatayım...
Önceki gün THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu ve Basın Müşaviri Ali Genç’le bir öğle yemeği yedim.
Topçu uzun uzun yeni projeleri ve THY’nin geleceğini anlattı.
Türkiye’den umutlu.
İşte bu umudun gerekçelerini anlatırken aldım gökyüzündeki inanılmaz savaşın ipuçlarını.
Ve biraz araştırınca gerçeğe ulaştım.
Bazı stratejik gerekçeler nedeniyle savaşın tüm detaylarını burada aktaramıyorum.
Ama özeti şu:
Gökyüzünde milyarlarca dolarlık bir “taşıma pastası” var.
İstanbul da bu pastanın “transit merkezi”ne oturmuş durumda.
Düşünün ki THY iştiraklerinin 2014 yılı cirosu 16 milyar dolara yükselmiş.
Bu rakam, Türkiye’deki en büyük ya birinci ya da ikinci iştirak demektir.
İşte böyle bir pasta var gökyüzünde. Ve bu pastayı paylaşmak için Atlantik üzerinde ittifaklar kuruluyor. Dışarıda kalan, direnemeyen, ayak uyduramayan çöküyor.
Savaşın acımasız sorusu ise şu: En çok yolcuyu kim taşıyacak. O hatlara kim yayılacak?
Peki İstanbul transit merkezi oldu diye, milyarlarca dolarlık bu pastayı kolayca yedirirler mi Türkiye’ye?
Rekabeti daha iyi anlamak için önce dünyadaki duruma bakmak gerekiyor.
AVRUPA: Alman, İngiliz ve Fransız havayolu şirketlerinin dışındaki birçok havayolu şirketi tamamıyla çöktü. Hatta bazıları THY’ye devredilmek için satış teklifi bile verdi.
İşte bu sırada üç büyük devletin havayolları İsviçre, İspanya gibi batık havayollarını devralıyorlar. Böylece Avrupa’da üç havayolu şirketi kalıyor. Alman, İngiliz ve Fransız.
ABD: Orada da durum aynı. ABD’nin zor durumdaki havayolları şirketleri üç büyük havayolu şirketi tarafından satın alınıyor. Böylece Atlantik’in iki tarafında üçer büyük şirket oluşuyor.
AMAÇ: Atlantik üzerindeki muazzam pastayı paylaşmak. Ve elbette sonra Doğu... Burada en kritik noktayı aktarmak gerekiyor. Siz eğer bir ülkeye ya da kıtaya hat açacaksanız, önemli bir soru var?
O ülkeye indirdiğiniz yolcularınız başka ülkelere ya da şehirlere nasıl dağılacak. O ülkenin yer hizmetleri, sizinle uçan yolcuların diğer uçaklara transferleri gibi birçok detay sorun var... İşte kendi aralarında anlaşan ülkeler size bu olanağı vermezse, oralarda olamazsınız. O hatlara giremezsiniz.
Şimdi devam edelim.
KÖRFEZ ETKİSİ: Atlantik’in iki yakasında 6 büyük havayolu şirketi anlaştı ama bu sırada Körfez’den çok ciddi bir rekabet yükseldi. Emirates, ETİAD ve Katar... Geniş gövdeli son model ve en büyük uçaklarla piyasaya yüklendiler. Onlara izin verilmezse, bu defa başka bir soru var. Onlar milyarlarca dolarlık uçakları bu 6 ülkeden alıyor. Bu nedenle Körfez’e karşı bir sessizlik oldu.
Şimdi soruya gelelim:
Atlantik-Avrupa-Asya-Ortadoğu-Afrika pazarı nasıl paylaşılacak?
TÜRKİYE:
Meselenin aslı...
THY Avrupa ve Afrika’ya ciddi bir atak yapmış. Dünyanın en çok noktasına uçan bir havayolu haline gelmiş. Yalnız Almanya için bir örnek vermek gerekirse, mesela Lufthansa Almanya’da iç hatlarda 21 kente uçuyor. THY 12 kente uçuyor. Ve THY ağustos ayı itibarıyla 17 kente uçuş yapar hale geliyor. Rekabet bu noktada. Türkiye bütün Afrika, Asya transitlerini bu şekilde alabiliyor.
(Lufthansa’nın neden THY’ye ortaklık teklif ettiği belli. Sevgisinden değil!..) Ama mesele bununla da bitmiyor.
THY Atlantik hattında uçuş sayısını arttırmak için harekete geçiyor. Yani en büyük pazar olan ABD’ye... Bunun için büyük gövdeli uçaklara yatırım yapıyor. Ancak oraya uçurduğu yolcuların transit uçuşları için bir türlü destek gelmiyor. Diyelim ki Hindistan’dan bir yolcu Boston’a gidecek. Ve İstanbul aktarmalı THY’yi seçiyor. Ama THY’nin Boston seferi yok. Oraya en yakın alana indirse bile yolcunun Boston’a transferinde zorluk çıkarılıyor.
İşte vahşi rekabet dediğim de budur.
Bu yüzden THY elindeki transfer fırsatını kaçırmamak için Atlanta, Boston dahil yeni hatlar açıyor.
Yetmiyor Venezuela, Meksika, Küba dahil birçok kıta ülkesine sefer başlatama kararı alıyor. Yani transfer yolcusunu doğrudan kendisi uçuracak.
THY, “Sen uçurmazsan, ben kendim uçarım” diyor.
Milyarlarca liralık “gökyüzü pastası”ndaki savaş işte budur.
Ben yalnızca bir özet yaptım. Daha neler var bilseniz.

PAYLAŞMA STRATEJİSİ

Anlayacağınız biz bugüne kadar, gökyüzündeki savaşı, kıta sahanlığı nedeniyle Ege’de Türk-Yunan jetleri arasındaki “dog fighting” olarak biliyorduk.
Meğerse nasıl bir saflıkmış bu. (Ki komik olsa da hâlâ yapılmaktadır...)
Milyarlarca doları o savaş uçaklarına anlamsız bir “itişme” için harcadık.
Ne kadar çok zaman ve enerji kaybettik.
Bakın mesela bugün Yunan havayolları diye bir şirket mi kaldı?
Türkiye bir şekilde o rekabeti yakaladı.
Şimdi bugün Atlantik üzerinde amansız bir “gökyüzü savaşı” veriyor.
Artık iyice anlaşılmıştır ki...
Hayatın gerçeği ve asıl rekabetin anlamı, olmayan bir “kıta sahanlığı” için itişerek para ve enerji harcamak değildir...
Silahla değil...
Ticaretle fetihtir. Paylaşma stratejisini bilmek demektir.
Bunun için de silahtan çok...
Rekabet, strateji, zekâ ve hırs gerekiyor...
İyi hafta sonları...

Yazarın Tüm Yazıları