Paylaş
Yolsuzluk operasyonu sabahı başlayan telefon konuşmaları ertesi güne kadar aralıklarla devam ediyor.
Konuşmalardan öğreniyoruz ki evde aklımızın almayacağı kadar çok para var ve dağıta dağıta bitirilemiyor, hâlâ artakalanlarla da gayrimenkul satın alınmasına karar veriliyor.
Başbakan bu telefon konuşmasının “montaj ve dublaj” olduğunu söylüyor.
“Dublaj” yani birilerinin Başbakan ve oğlunun hem seslerini, hem telefon konuşmalarındaki üsluplarını taklit ederek onlar gibi konuşuyor olması pek akla yakın değil.
Geriye kalıyor “montaj” meselesi.
Başbakan’ın bu sözü söylemesinden beri önce sosyal medyada, sonra AKP medyasında yoğun bir çaba sarf ediliyor.
Çaba konuşmanın gerçekte olamayacağını göstermeye, montaj yapıldığını doğrulamaya yönelik.
Bunun için telefon konuşmasının yapıldığı saatte, Başbakan ya da yakınlarının başka yerlerde olduğunu iddia ediyorlar.
İlk iddiaları, Başbakan’ın o telefon konuşmasının yapıldığı saatte bir televizyonda canlı yayında olduğuydu.
Bunun yalan olduğu hemen ortaya çıktı.
Sonra Başbakan’ın kızının o gün İstanbul’da değil, Konya’da olduğunu iddia ettiler, bir de fotoğraf yayınladılar.
O fotoğrafın bir yıl önce çekildiğinin ortaya çıkması saatleri bulmadı, bir yalan daha!
Sonra gazetelerine manşetler attılar. Güya Amerika’da bu işlerde uzman olan bir şirket ses kaydını incelemiş ve montaj olduğuna dair bir rapor da vermiş.
Ortaya çıktı ki bu da yalan. Şirket yöneticisi böyle bir inceleme yapmadıklarını açıkladı.
Zaten bu işleri bilenler, bir gece yarısı Amerika’daki bir şirketin ayağa kaldırılıp bu incelemenin acele olarak yapılamayacağını da kolayca tahmin edebilirdi.
Ayrıca bütün bu yalan dolana da gerek yoktu. Madem öyle bir konuşma olmadığı iddia ediliyor, TİB’den o saatte, söz konusu telefonların nereden sinyal verdiğini, o numaraların birbiriyle konuşma halinde olup olmadığını tespit etmek de yarım günü bile almazdı.
Bütün bu çaba da bana düşündürüyor ki evet konuşma gerçekten yapıldı ve nasıl olduysa birileri tarafından da tespit edildi, kayıt altına alındı.
Madem montaj olduğu iddia ediliyor, dünyanın en gelişmiş bağımsız laboratuvarı neredeyse, o konuşmayı oraya gönderelim. Hatta rica edelim “master kayıt” kimde ise o göndersin ve inceleme raporu açıklansın.
Buna gerçekten hazır mısınız?
Alo Babacım!
GALATASARAY-CHELSEA maçının
ilk yarısında bazı
taraftarlar bir pankart
açtı. Üzerinde sadece
“Alo Babacım” yazılı
bir pankart!
Bu pankart polisin harekete geçmesi için yeterli olmuş.
Polis stadın kameralarından ve gazetecilerin çektikleri fotoğraflardan pankartçı taraftar avına çıkmış.
Başarılı oldular mı, birilerini yakaladılar mı, bilemiyoruz!
Ama nasıl bir ülkede yaşadığımızı zaten biliyorduk, bu sayede bir kez daha bilgilerimizi doğrulama olanağı bulduk.
Bu sadece ifade özgürlüğünün olmadığı otoriter–faşist yönetimler altındaki ülkelerde olabilir.
Pankartta son derece masum bir siyasi şaka var.
Protesto gösterisi yapmak, hele böyle kimseye zararı
olmayan bir gösteri yapmak demokratik dünyanın hiçbir
yerinde suç değil. Polisin bunun peşine düşmesi, ülkemizin nasıl bir otoriter yönetim altında yaşadığını gösteriyor.
İkinci husus, polisin gazetecilerin elindeki kameralardan bu görüntüleri tespit etmeye çalışması.
Demokratik dünyada polisin aklına bile getiremeyeceği bir davranış. Zaten öyle bir ülkede hiçbir gazeteci de buna müsaade etmez.
Ama bizim çocuklar nerede yaşadıklarını biliyorlar tabii, kafalarına cop yememek için olsa gerek görüntüleri polise göstermişler.
Faşist–otoriter bir rejim altındayız ve artık hiçbir özgürlüğümüzün, devlet nezdinde bir değeri yok!
Bu haksızlığa isyan ettim!
YENİ yayınlanan
“Dünya Dolar Milyarderleri” listesine
göre şu anda 1867 dolar milyarderi var ve bunların 32’si Türkiye’de yaşıyor.
Türk milyarderlerin bir numarası ise 3.7 milyar dolarlık servetiyle Ferit Şahenk. Şahenk, dünya sıralamasında 451. sırada buluyor.
Murat Ülker ve Hüsnü Özyeğin onu takip ediyorlar. Hepsi bildiğimiz işadamları, şirketleri var, vergilerini veriyorlar, binlerce insana iş sağlıyorlar.
Ama benim bu listeye temel bir itirazım var!
O da şu: Bu liste evlerde depolanan paraları, ayakkabı kutularında saklananları, polis yakalamasın diye eşin dostun evine saklananları, özel uçaklara konulup yurtdışına götürülenleri kapsamıyor.
Bu nedenle de Türkiye açık bir haksızlığa uğramış!
Ortalıkta dönüp
duran telefon tapelerine bakacak olursak en az
bir kişinin daha bu
listede kendine yer
bulması gerekiyordu ki böylece dolar milyarderlerimizin sayısı 33’e çıkacaktı.
Hatta Ferit Şahenk birinciliği kaptırabilirdi, çünkü onun servetinin içinde şirketlerinin değeri, sahip olduğu mülkler vs de var.
Oysa artık biliyoruz ki bir milyar dolarlık nakit servete sahip olan birisi daha var aramızda!
Türkiye’ye yapılan
bu haksızlığı düzeltmek
için hükümet harekete geçmeyecek mi?
Paylaş