Balyoz...

BALYOZ davası nihayet Adalet Bakanlığı’na intikal etti. Artık Bakanlık, bu davada nasıl “kumpas” yapıldığını ortaya koyma göreviyle karşı karşıyadır.

Haberin Devamı

Hatırlayacaksınız, TÜBİTAK’tan bilirkişilerin verdiği yeni rapor üzerine avukatlar, önce davaya bakan 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurmuşlar, mahkeme bunu reddetmişti. Ret kararına karşı 11. Ağır Ceza’da itiraz ettiler, bu da reddedildi. Böyle durumlarda, CMK 309. maddeye göre Adalet Bakanlığı, Yargıtay’a başvurarak mahkeme kararının yanlış olduğunu belirtebilir, kararın bozulmasını ve yeniden yargılanma yolunun açılmasını isteyebilir.
Hukukumuzda buna “kanun yararına bozma” deniliyor.
Avukatlar cuma günü verdikleri 15 sayfalık dilekçesiyle Adalet Bakanlığı’na başvurarak bu süreci başlattılar.

YÜRÜTME’NİN SORUMLULUĞU

Adalet Bakanı, yani yürütme erki tarafından bu davadaki yanlışların gösterilmesi ve Yargıtay’a götürülmesi son derece önemlidir; hukuken de siyaseten de... Avukatlar da dilekçelerinde, başta Başbakan Erdoğan olmak üzere hükümet canibinden “kolluk ve yargı içinde örgütlenmiş yasadışı bir yapı” bulunduğu, bu yapının “milli orduya kumpas kurduğu” yolundaki açıklamaları hatırlatmışlardır.
Gerçekten Sayın Başbakan böyle çeşitli açıklamalarda bulunduğu gibi, “kumpas” yüzünden “İçeride günahsız yatan çok insan var” diye de konuşmuştu. (10 Ocak 2014)
Fakat HSYK, savcıların yetkileri, internet ve MİT gibi konularda yıldırım hızıyla kanunlar çıkaran iktidar, “yeniden yargılama” konusundaki muhtemel yasal düzenlemeyi “seçimlerden sonraya” bıraktı. Başbakan’ın “İçeride günahsız yatan çok insan var” dediği konularla ilgili bu davayı Adalet Bakanlığı gecikmeden Yargıtay’a götürebilir, götürmelidir. Bu yürütme erkinin etik sorumluluğudur.

Haberin Devamı

KANUN YOLU

Konu iki sebeple yeniden gündeme geldi: Biri, başka bir davada TÜBİTAK’tan bilirkişilerin “5 No’lu harddisk”e ilişkin verdiği yeni rapor... İkincisi TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’nun “yeniden yargılamayı sağlayacak yeni bir kanun” çıkarılmasını istemesi, Başbakan’ın da buna sıcak baktığını belirtmesi.
Ben baştan itibaren belirli davalara özgü kanun çıkarmayı yanlış buldum; bu yasamanın yargıya müdahalesi olurdu. Fakat mevcut CMK 309’a göre Adalet Bakanı, Yargıtay’ın ilgili dairesine başvurabilirdi, başvurmalıydı... CMK 310’a göre da Yargıtay Başsavcısı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na başvurabilirdi, başvurmalıydı.
Şimdi Adalet Bakanlığı yolu açılmıştır. Bakanlığın yazacağı gerekçe, Yargıtay Başsavcısı’nın da harekete geçmesi için zemin hazırlayabilir.

Haberin Devamı

BÜTÜN YOLLAR KULLANILMALI

Şunu da belirteyim, avukatların 15 sayfalık başvurusundaki gerekçeleri, “kumpas”tan ve TÜBİTAK raporundan ibaret değil. Hâkimlerin yetkisizliği, taraflı olmaları, yeni bilirkişi incelemeleri için avukatların yaptığı taleplerin reddedilmiş olması gibi önemli iddiaları dilekçede ortaya koyarak Bakanlığın Yargıtay’a başvurmasını istiyorlar.
Kamuoyunun son derece duyarlı olduğu bu gibi davalarda hiçbir “kanun yolu” eksik kalmamalı, Adalet Bakanlığı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu, bireysel başvuru ve nihayet AİHM yollarının tamamı kullanılmalı, hukukun son sözü tartışmasız biçimde ortaya çıkmalıdır.

Yazarın Tüm Yazıları