Paylaş
Yani değişiyor ki yamalı bohça gibi koalisyon hükümetlerine mahkûm değiliz...
Değişiyor ki eskiden her biri tek başına birkaç hükümet götürecek sabotajlara rağmen hâlâ yönetilemez bir ülkeye dönmedi Türkiye...
Değişiyor ki ipler bürokrat ve teknokratların eline geçmedi; siyaset güçten, takatten düşmedi, yine işleri çekip çevirmeye muktedir...
Değişiyor ki içeriden gelen bütün saldırılara inat ekonomimiz batmıyor...
Değişiyor ki İtalyan demokrasisine benzemekten gittikçe uzaklaşıyoruz...
Yani değişiyor değişmesine de, çok da yanlış istikamette değişiyormuş ama bizim bu rejim.
* * *
Bakın, sandık güçlü iktidarlar çıkaramıyor İtalya’da, şahane değil mi? Hiç olmazsa koalisyon kültürleri gelişiyor, olgunlaşa olgunlaşa demokratik nirvanaya ulaşacaklar...
Siyaset, yönetme becerisini kaybetmiş. Partiler paramparça, un ufak... Eskiden senede birdi, şimdi birden fazla hükümet kurulup yıkılıyor, harika değil mi?
İktidarlar cılız, cumhurbaşkanının eline bakıyorlar, bundan iyisi Şam’da kayısı...
Bilhassa direksiyon, teknik ve bürokratik kadrolara teslim ki enfes ötesi...
Gerçi aynı paketin içinde şöyle hafiften acımtırak bir şurup da geliyor.
İşgücünün neredeyse yarısı ya işsiz ya da işini her an kaybetme tehlikesiyle yüz yüze...
Dünyanın en ağır vergi rejimlerinden birinin altında inim inim inliyor iş âlemi...
Kaçış başlamış; girişimcilerin gözü civar ülkelerde, sermaye bavulunu toplamış çalacak kapı arıyor...
Yetişmiş beyinler, beyaz yakalılar hep göç kuyruğunda...
Yargı deseniz, racon mafyasından daha az güvenilir...
Cumhurbaşkanı, boşluktan istifade aşırı müdahaleci bir role zorlanıyor...
Bu müdahaleciliğin, şimdiden parlamenter rejimi bozacak raddeye vardığı bile söyleniyor...
İtalya, müreffeh bir sanayi ülkesiyken yılda onbinlerce işletmenin kepenk kapattığı bir enkaz yığınına, bir atıl makine çöplüğüne dönmüş...
Toplumun orta direği çökük, demokratik rejim çatır çatır çatırdıyor...
Siyaset kaos bataklığında, ekonomi müflis, toplum azaptan azaba sürükleniyor...
Önünü görebilen de yok, gelecek umudu verebilen de...
İyi kötü bir istikrara kavuşmak için, seçim barajını yüzde 10’a çıkarmaya dahi dünden razılar...
Yolunu kaybetmiş bir ülke İtalya, elde pusulasız cehennemlerden cehennemlere savruluyor, İlahi Komedya değil düpedüz tragedya...
Aydınları, ‘Üçüncü dünyalaşma’ diyor buna. Siz ‘Eski Türkiyeleşme’ deyin...
Yani bizim fevkalade eski rejimimize doğru dört nala evriliyorlar, işlemeyen nefis bir demokrasiye doğru...
* * *
Özal sonrası yıllar; Demirel’li, İnönü’lü, Çiller’li, Yılmaz’lı, Sezer’li, Ecevit’li yıllar için ben diyeyim kayıp yıllar, karanlık yıllar...
Siz kısaca 90’lar deyin yahut koalisyon yılları...
Gecelik faizler, enflasyon canavarının azgınlıkları, batık banka skandalları, 6 sıfırlı liralar, parayı eriten devalüasyonlar, kur çıpaları, ortaklar arası günlük koalisyon krizleri, Köşk’le hükümet arasında patlak veren haftalık sansasyonlar...
Yaşı yetişenler bilir ne hayırla yâd edilesi bir dönem olduğunu, yetişmeyenler de yetişenlere sorsun o düzendeki muhteşemliği...
Bir eski Türkiye, bin yeni İtalya’ya bedeldi...
Ah, yeniden başa döndürülebilse, İtalya kim, nal toplatırdı alimallah Türkiye!
Paylaş