Paylaş
Sürgit oynanan bu tiyatrodan, bu riyakâr medya sirkinden sıtkınız sıyrıldıysa, alın size cüretkâr bir soru.
İlkin Mustafa Karaalioğlu Star gazetesinde gündeme getirdi, dün de Eyüp Can Radikal’de cevap verdi ona.
Karaalioğlu’nu infiale sevk eden sebep şuydu:
“İstiyorlar ki Ergenekon’un olsun, laikçi sermayenin olsun, Cemaat’in olsun, marjinal sol dahil her örgütün medyası olsun ama yüzde 50’nin olmasın...
Yüzde 50’nin sesini duyuracak, hukukunu koruyacak gazete ve televizyonlar olmasın...”
Eyüp Can’ın yanıtı ise ‘Olsun olmasına da, nasıl olduğu önemli, havuz oluşturularak, iktidarın avantajları pervasızca kullanılarak olmasın’ biçimindeydi.
Zurnanın zırt dediği yer de burası...
Karaalioğlu’nun kalkış noktasıyla Eyüp Can’ınki aynı ama farklı sonuçlara varıyorlar.
İkisi de Sabah ve atv’nin satışıyla ilgili iddialardan yola çıkıyor. Ancak biri öyle, diğeri böyle yorumluyor hadiseyi...
***
Denildiği gibi ‘Operasyonu Sabah-atv eksenine kaydıranların hedefi, iktidar medyasını yok etmek midir?...’
Veyahut ‘İktidarın imkânları kullanılarak havuz oluşturulduğunu’ söyleyenler mi haklı ve odaklanmamız gereken asıl sorun bu mu?
Medyanın sermaye yapısını konuşacaksak kökenine, yani ta cemaziyelevveline kadar inmek gerek.
Atatürk’ün, Yunus Nadi’ye Cumhuriyet gazetesini kurdurmasına kadar gider mazisi ki, o kadar geri gitmeye hacet yok.
Teşvik ve destekleriyle kendine yandaş bir medya edinmeyi denemeyen ne iktidar ne muhalefet gördü bu millet. Buna çanak tutmayan bir medyayı da mumla arasanız bulunmaz...
Fakat konumuz, mevcut iktidarın medyası. Daha spesifik olacaksak Sabah gazetesi ile atv televizyonu...
Karaalioğlu’nun dilinin altındaki bakla şu zannederim:
Kim tarttıysa artık, 100 milyon dolar bir ton ediyormuş, Türk Lirası’na çevrildiğinde aşağı yukarı 2 ton...
Takribi 650 milyon dolar deniyor ki koca bir TIR yükü bu; dolarla 6 ton, TL bazında 2 katı, bir değil belki 11 panelvana sığmaz...
Resmini bastılar, bir panelvan minibüse koymuşlar, arkasında bir binek eskortla İstanbul trafiğinde güya yüz milyonlarca dolar havuz parası taşıyor...
İçinde banka kredisi var, alım-satım işlemi var, vergisi var, cartı var curtu var...
Bir gazete ve TV satılmış, karşılığında para alınmış, bankadan bankaya transfer ediliyor...
Kaçak göçek bir iş gibi, kayıt dışı bir para trafiği gibi yansıttılar, niye?
Esrarengiz, gizemli, casusluk filmlerine taş çıkartacak bir kaçakçılık olayı gibi aksettirildi, amaç imha etmek değilse neden?...
***
Bu soruların cevabını ben bilemem.
Ama bildiğim bir şey var; ne hikmetse daha çok camdan evde oturanlar, komşu camına hırslanarak, böyle hınçla taş atıyor.
Sistemini bağış havuzlarıyla çeviren Cemaat’in medyası, bu havuz suçlamasını herkesten çok diline doluyor. Aile medyası olan Doğan Grubu değil mesela...
Size de garip gelmiyor mu?
Paylaş