Bir ülkenin yeraltı kulakları yerüstü dillerini aşarsa

TAMAM arkadaş, ortaya dökülen şeyler iyi değil...

Haberin Devamı

Yeraltında tutulan “kara kayıtlar”...
Tuzak “konuşmalar”...
Habis “planlar”...
Kirli toplanmalar.
Galiz ifadeler. Küfre batmış cümleler...
Zamana ayarlı dosyalar.
Affedilecek gibi değil.
Kasetleri dinleyenler yorumlarını yapar.
Kızar, köpürür. Nefret eder.
Ama beni başka bir şey korkutuyor.
Şu son günlere bir bakın.
Ortalığa saçılan ses kayıtları, zaman ayarlı birer bomba gibi patlıyor.
Kimliğini bilemediğimiz karanlık cephelerden fırlatılan “yeraltı sesleri”, her geçen gün şaşkınlık hanelerimize birer bomba gibi düşüyor.
Dikkat edin...
Bu ülkenin yeraltındaki “kirli sicili”, yerüstündeki “saf hali”ni teslim alıyor.
Öyleyse şöyle bakmak lazım.
Eğer bir ülkenin yeraltındaki “kirli kayıtları”, yerüstündeki “açık hayatları”nı paramparça edecek hale geldiyse...
Bir halkın perde önünde izlediği sahneler, perde arkasındaki “kirli oyunların” işgaliyle delik deşik edilirse...
Bir devletin, “açık hiyerarşisi”, bilinmeyen bir eşkal tarafından, “tuzağa” dönüştürülürse...
Yani, bir ülkenin yeraltındaki meçhul kulakları, yerüstündeki açık dillerini aşmaya başlarsa.
Nasıl güveneceğiz? Kime güveneceğiz?
Nasıl daha fazla demokrasi diyebileceğiz.
Belki şimdi herkese çok eğlenceli gelebilir bu “kapalı gişe, kara film dinleme festivali”...
Ama aynı zamanda bir “toplumsal ahlak” çatlaması yaratır ki...
Onarması çok zor olur.
Hak ve hukuk kararır.
Bu yüzden suç, ortalığa dökülmek yerine yargıya taşınmalıdır.
Çünkü eğer suç cezasını bulmazsa, bu defa o suç bütün topluma ceza olur.
Evet...
Bir ülkenin, yeraltında tutulan “kirli kayıtları”, yerüstündeki açık toplumu işgal etmeye başlarsa...
Yani yeraltındaki “kirli kulaklar” yerüstündeki “açık dilleri” tehdit edecek hale gelirse...
Bu durum, o ülkedeki bütün temiz ruhlar için ağır bir travma olur.
Yargı donar. Hukuk tutulur. Adalet felç olur. Demokrasi korku tüneline düşer...
Öyleyse bu kirliliğe karşı sığınabileceğimiz tek şey var.
O da demokrasidir. Hukukun üstünlüğüdür. Ahlaktır.
Hata yapanın hatasını büyük bir dürüstlükle kabullenmesidir.
Ders almasıdır.
Milletin iradesidir.
Sağlıklı bir seçim ortamıdır.
Yeraltındaki bu “kirli oyuna” karşı tek çare demokrasinin vazgeçilmez kapısıdır.
Sandıktır.

Yazarın Tüm Yazıları