Paylaş
Bırakın demokratik, demokrasi dışı hiçbir ülkede benzeri yok. TİB’in başına MİT’ten biri atanıyor. İnternet yasası yargı kararı olmadan, sansürü taş gibi ülkenin ortasına dikiyor.
Adına “hukuk devleti” deniyor. TİB yasama, yargı, yürütme yetkilerini eline alıyor. Sınırları belirsiz düzenleme ve idari yaptırım yetkisi ile birlikte. Anayasa ve insan hakları fena halde sakatlanıyor.
Atom çağı yerini günümüzde iletişim çağına bırakıyor. Türkiye iletişime getirdiği yasaklarla iletişim çağına veda ediyor. Twitter, Facebook, YouTube gibi çağın en önemli iletişim araçları artık TİB kıskacında.
TORBA YASA
Adına “Torba Yasa” deniyor. Birbiriyle ilgisi olmayan kırk iki ayrı yasa bir aydan kısa sürede hiç kimseye danışmadan, kendin pişir kendin ye, Meclis’ten geçiyor.
2004 yılında bu iktidar getirdiği yönetmelikle her tasarıyı sivil toplumla görüşerek hazırlayacağına, torba yasa tipi işlere yüz vermeyeceğine ilişkin hepimize söz veriyor.
Ne gezer, son torba kim bilir kaçıncısı, ne ararsan var.
DEMOKRATİKLEŞME
Adına “demokrasi paketi” deniyor. Demokrasiye aykırı ne varsa pakette var. Özel Yetkili Mahkemeler kalkıyor, ama yetkileri ağır ceza mahkemelerine devrediliyor.
Adına “yolsuzlukla mücadele” deniyor. Bu paketle birlikte, rüşvet ve yolsuzluğa adı karışanlar korunuyor. Mal varlığına konulan tedbirler yeniden mahkemelere gidiyor ve oybirliği aranıyor.
Adına “demokratikleşme” deniyor, el çektirilen ya da başka yerlere atanan kamu görevlilerinin hakkı alınıyor, Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararı zorlaştırılıyor.
DÜNYA BASINI
Amerikan, İngiliz, Alman basınına bakıyorum. 12 Eylül askeri darbe döneminde, demokrasi açısından görmediğim eleştirilerle dolu dünya basını. Haber, karikatür, yorumlar arasında iç ve dış politikada Erdoğan’ı tutan tek bir yazıyı ara ki bulasın. Oradaki iktidarların Türkiye’ye bakışı yansıyor.
Yolsuzluk, hukukun çiğnenmesi, skandallar, basına sansür, şirketlere baskı, TIR’lar, Suriye, dört bir yana savrulan polis müdürleri, yargıçlar, savcılar ve nihayet internet derken, hepsi birden Batı’dan koptuğumuzun resmi.
Otoriter, hukuku çoktan unutan bir Ortadoğu ülkesi.
Veto ve beklenti
CUMHURBAŞKANI Gül’ün siyasal beklentisi varsa, bu beklenti yeniden Cumhurbaşkanı seçilmek üzerine kurulu ise, rakip Tayyip Erdoğan ise, Erdoğan demokrasiye Cumhuriyet tarihinin görmediği onlarca tırpanı gözünü kırpmadan atıyorsa, demokrasiye inandığını kanıtlamak için Gül’ün önünde muhteşem bir fırsat var:
Hukuku yine tanımayan internet yasasını veto etmek.
Görüştüğü kişilere Gül renk vermiyor. Bugüne kadar, toplumu pek de ilgilendirmeyen, tek tük itirazları dışında, önüne gelen yasa, kararname, atama, artık ne ise, hepsine şakır şakır imzayı basıyor.
Ortada iki yıl önce “internet özgürlüğünü” savunan kendisine ait tweet var. Dış gezilerde, gelen konuklarla görüşmeleri sonrasında, törenlerdeki konuşmalarında “demokrasi” vurgusunda bulunuyor. Neden veto etsin? İki nedenle. Söylediklerinin arkasında durmak ve yeniden seçilme beklentisinde demokratik görüntü vermek.
Veto zayıf olasılık, etsin de biz yanılalım.
Paylaş