Paylaş
Bugün seçim yapılsa AK Parti’nin oyu yüzde 48’miş...
Kılıçtan keskin kalemler bir anda şakırdamaya başlıyor:
Ayağınızı denk alın...
Kim ayağını denk alacak?
AK Parti’ye oy vermeyen, onu eleştiren herkes...
Çünkü onlar “milli irade hırsızları...”
Bu ülkede bir süredir “milli” sıfatını hak eden sadece bir kesim var.
AK Parti’ye oy verenler, ona kayıtsız şartsız biat edenler, ayakkabı kutuları karşısında bile suspus durmayı içine sindirenler...
Gerisi...
Hepsini al at çöp tenekesine... Topu, milli iradenin zerresi etmez.
Bir kısmı vatan haini, geriye kalanı üzerine etiket bile yapıştırmaya değmeyecek parya...
Kibir retinasının görüş zaviyesi dışında kalan tebaa kırıntıları...
Belli ki, anketler onları bile şaşırtmış, davul-zurna sevinç çığlıkları geliyor:
Oylar düşmedi...
Düşüp düşmediğini seçimde göreceğiz ama onlar emin...
* * *
Diyelim ki düşmedi...
Buna rağmen, normal bir demokraside tsunamiler yaratacak bunca olaya rağmen oylar düşmedi...
Ne diyeceksiniz size oy verenlere...
-Ellerinde deniz feneri bazı adamlar Müslümanların iyi niyetini hortumladılar, el âlemin polisi yakaladı, mahkemesi yargıladı mahkûm etti, bizse burada o adamları kurtardık, Ak’ladık pakladık...
Mı diyeceksin...
* * *
-Tayin ettiğimiz müdürler milyonları ayakkabı kutularına tıktı, bakanlarımızın oğulları evlerinde kasa kasa para istifledi, polis ensesine yapıştı, ama tam yargı olayı ele alacaktı ki, erken davranıp biz meseleyi ele aldık, hepsini Ak’ladık pakladık...
Mı diyeceksin...
* * *
-Tepe tepe kullanacağımız bir medya yaratmak için iş insanlarının gırtlağına basıp, salma yaptık, her birinden, Allah değil biz ne verdiysek, onların gönlünden değil, bizim aklımızdan ne koptuysa, kiminden 50, kiminden 70 milyon doları topladık, ayakkabı kutusuna sığmayacağı için, zırhlı araçlarla, bavullarla, valizlerle teslimatı yaptırdık. Bu ortaya çıkınca da, hem çıkaran savcıyı, hem bunu yazmaya tevessül edeni susturduk; Meclis’te soru sormaya kalkan milletvekilinin bile lafını ağzına tıktık... Mı diyeceksin.
* * *
-Bütün komşularımızın işine burnumuzu soktuk, hepsini kendimize düşman ettik;
-Ne yargı bıraktık, ne adalet, ne polis bıraktık, ne nizam... Ne kural kaldı ne ilke...
Sonra dönüp sana oy verenlere ne diyeceksin. “Ey ahali ben bütün bunları yaptım sen yine bana oy verdin...”
* * *
Sen diyeceksin de tuhaflık kimde olacak?
Bunu yapıp da oy isteyende mi...
Yoksa dinleyip de oy verende mi...
Hayır sen de biliyorsun ki, bütün bunları dinleyip de oy verecek insanı mumla arasan bulamazsın...
O zaman “Bunların hepsi yalan” diyeceksin. “Benim adamlarım hepsi Ak paktır” diyeceksin.
O zaman vatandaş sana soracak:
Madem öyle niye hepsinin üstünü örtmeye kalktın kardeşim...
Bütün bunlar olacak ve sen sonunda çıkıp yine “Bana oy veren yüzde 48 milli irade, vermeyen yüzde 52 üçüncü lig” diyeceksin...
* * *
Diyelim ki, yüzde 48 aldın...
Bu ülkeyi aynı huzurla yönetebilecek misin...
Seçim akşamı balkondan söyleyebileceğin bir çift sözün kaldı mı...
Ayakkabı kutularının ağzını kapatmış, evlerdeki kasaların kapısını mühürlemiş bir başbakan olarak iç rahatlığı ile Çankaya’ya çıkabilecek misin..
* * *
Unutma:
Hiçbir gerçek demokraside seçim, yolsuzlukların referandumu değildir, olamaz...
Ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, şimdi senin oturduğun koltukta oturan eski başbakanı Mesut Yılmaz’ı Yüce Divan’a gönderirken, gerekçe hanesine yazdığı şu cümleyi unutma:
“Kendine yandaş medya yaratmak amacıyla ihaleye fesat sokmak...”
Yine unutma:
O cümlenin altında senin partinin de imzası var..
“Ben ihaleye fesat sokmadım, çünkü doğru dürüst ihale bile açmadım” dersen, o daha da ağır suç...
Paylaş