Paylaş
Niye? Piyasalardaki beklentinin de üstünde faiz artırımı yaptı da ondan!
Gezi olaylarını planlayan faiz lobisinin adamlarını bulmak için hükümet piyasadaki para hareketleri üzerine bir inceleme başlatmıştı. Sekiz ay geçti, ya bir şey çıkmadı ya da araştırmayı yapanlar “paralel yapı”nın adamlarıdır, “ihanet”in üstünü örtmüşlerdir!
Daha önce olsaydı “Ergenekoncular” diye düşünürdüm!
Şeytan diyor ki, Sayın Erdem Başçı “ikili ajan” olamaz mı?! Öyle ya, hem dövizi artırarak “döviz lobisi”ne kazandırdı, hem faizi yükselterek faiz lobisine kazandırdı!
Az buz iş değil. Ekonomist Uğur Gürses’e göre, kurdaki yüzde 10’luk yükseliş, dış borcumuzu 36 milyar TL artırıyormuş!
Yılda 60 milyar dolarlık gaz ve petrol ithal ediyoruz, kurdaki artış faturalarımıza nasıl yansıyacak, artık siz hesap edin.
BAŞÇI’DAN ÖZÜR DİLERİM
Sayın Erdem Başçı’dan bin defa özür diliyorum. Komplo teorilerinin nasıl zırva olduğunu anlatmak için yazdım yukarıdaki saçma sapan satırları. Komplo teorilerinin bariz özelliği, “sonuçlar”a bakarak zihnimizin içinde böyle “sebepler” uydurmaktır. Halbuki olayların, mesela piyasa hareketlerinin sebeplerini zihnimizin dışındaki karmaşık ve dinamik faktörlerde aramamız lazım. Bilimlerin işlevi budur.
Sayın Erdem Başçı’nın dürüst, namuslu, tecrübeli, liyakatli bir bankacı olduğunu herkes biliyor. Zor zamanların çapraz baskıları altında nasıl bir stres yaşadığını, bu kararları almanın ne kadar zor olduğunu biliyorum. TV’lerde dinlediğim pek çok güvenilir iktisatçı ve işadamı Merkez Bankası’nın kararını ekonomik rasyonalizmin gereği olarak görüyor.
Dövizi frenlemek ve Türkiye’den çıkarak gelişmiş ülkelere gidebilecek parayı faiz cazibesiyle ülkede tutmak için ve de mesela enerji faturamızın daha da yükselmesini önlemek için aldılar bu kararı.
BAĞIMSIZ KURULLAR
İyi ki Merkez Bankası bağımsızmış, değil mi?
Zaten Merkez bankalarının bağımsızlığını, hatta bunun anayasalara yazılmasını savunan liberallerin temel düşüncesi, siyasetteki çalkantıların para politikalarında kalıcı tahribat yapmasını önlemek içindir.
Bu basit tespit bizi “milli irade” kavramının yanında bağımsız merkez Bankası, kuvvetler ayrılığı, bağımsız ve tarafsız yargı, özerk denetim ve düzenleme kurulları, iyi yönetim (good governance) gibi kavramların neden hayati derecede önemli olduğunu gösteriyor.
Şimdi içine girdiğimiz ekonomik daralma döneminde bu kavramlar ve kurumlar daha bir önemlidir.
Toplumsal dayanışma ve güvenin çok daha önemli hale gelebileceği bu dönemde iktidar da yargı da adalete güveni sarsacak hareketlerden sakınmalıdır.
TARİHE NOT
Dünya ekonomisinde para rüzgârları tersine döndü, para gelişmiş ülkelere yöneldi. Geçen on yıl gibi dünya piyasalarından kolay para getiremeyeceğiz artık.
Rüzgâr böyle tersine dönmüşken içeride siyasi fırtınaların şiddetlenmiş olması, Türkiye için ilave bir talihsizliktir. Tehlikeli sularda seyreden geminin dümeninde kavgalar olması gibi... Buna “istikrarsızlık korkusu” diyorlar. Bu ikisi bir araya geldiği için daha dikkatli olmalıyız.
Keşke böylesine öfkelerle kutuplaşmamış, itidalimizi kaybetmemiş olsaydık, değil mi? Girdiğimiz zor dönemde daha ağır keşkeler dememek için hiç olmazsa şimdi aklımızı başımıza alalım; biraz itidal, biraz rasyonellik yetecektir.
Biliyorum, yine tarihe not düşmek için yazıyorum bu satırları, maalesef.
Paylaş