Paylaş
Cemaat’ten bir avanta falan mı kaptım da demiyeyim?
*
Eğer daha düne kadar “Allah razı olsun Fethullah Hocam, İslam’ın ve Türk’ün bayrağını 150 ülkede dalgalandırdın” diye yazmış olsaydım.
Bugün “Fethullah Gülen bir ahtapottur, aha işte bu da ahtapotun kolları” diye yazmaktan utanırdım.
Hamdolsun yok böyle bir utancım.
*
Eğer daha dün Cemaat bankasından 5 milyon dolar kredi alıp kendime bir yalı, bir de tekne alsaydım.
Bugün “Adamların parasını aldık, şimdi laf edersek olmaz” der, eleştiriden kaçınırdım.
Hamdolsun yok böyle bir borcum.
*
Eğer daha düne kadar, “Yargıda Cemaat yapılanması var” diyenlere, “Ne Cemaat’i kardeşim, Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diye cevaplar döşeseydim.
Bugün “Bunlar paralel olmuş... Yargıyı ele geçirmişler...” falan diye yazmaz, yazamazdım, utanır sıkılırdım, yüzüm kızarırdı.
Hamdolsun yok böyle bir durumum.
*
Eğer daha düne kadar, “Dön artık yurduna hocam, bitsin artık bu sıla, bitsin artık bu gurbet...” diye lügatler paralasaydım.
Bugün “Sen Haşhaşilerin liderisin, virüssün, inine gireceğiz senin” demez, diyemezdim.
Hamdolsun yok böyle bir çelişkim.
*
Kısacası...
En küçük bir yüz kızarıklığına bile gerek duymadan Cemaat’e bir şey diyecek, Cemaat’i yazacak, eleştirecek durumdayım.
*
Diyorum da... Yazıyorum da... Eleştiriyorum da...
Diyorum ki:
- Yargıda Cemaat emrinde bir yapı olmaz, olamaz, olmamalı.
- Bu yapının ortadan kaldırılması lazım.
- Cemaat’in ele geçirdiği bir yargı sistemi hepimiz için tehlikelidir.
- Kimsenin ele geçirmediği bir yargı sistemi kurulmalıdır.
- Poliste örgütlenmek... Yargıda örgütlenmek... Bunlar olacak iş değildir.
*
Ama başka şeyler de söylüyorum.
Diyorum ki:
- Yargıda Cemaat emrinde bir yapı var diye yolsuzluğun, rüşvetin ve avantacılığın üzeri örtülemez.
- Yargıda Cemaat emrinde bir yapı var diye tüm hukuk sistemi hallaç pamuğu gibi dağıtılamaz.
- Yargıda Cemaat emrinde bir yapı var diye mahkemeler anlamsız, savcı emirleri geçersiz, hâkim kararları yok sayılamaz.
- Yargıda Cemaat emrinde bir yapı var diye bütün hâkim ve savcılar Bekir Bozdağ’a bağlanamaz.
- Yargıda Cemaat emrinde bir yapı var diye Türkiye hukuk ve demokrasiden uzaklaştırılamaz.
*
Ve şunu da söylüyorum:
Yargıda Cemaat emrinde bir yapı var diye...
- Cemaatçi avına çıkılamaz.
- Cemaat’e gönül vermiş herkese “suç örgütü üyesi” muamelesi yapılamaz.
- Suçun bireyselliği ilkesi bir tarafa bırakılamaz.
- Cemaat’in emrinde denilen savcı, yargıç ve polislerle ilgili somut deliller ve kanıtlar ortaya konmadan suçlama yapılamaz.
- Koca bir camiaya “ahtapot, terör yuvası, virüs, Haşhaşi” denilerek saldırılamaz.
- Fethullah Gülen’in telefonları yasadışı bir şekilde dinlenerek servis yapılamaz.
*
“Böyle olmaz” mı diyorsun?
“Benim gibi çakacaksın” mı diyorsun?
“Ahtapot diye saldıracaksın” mı diyorsun?
“Bunlar İncil okuyor diye iftiralar sallayacaksın” mı diyorsun?
“Bunlar çete diye vuracaksın” mı diyorsun?
“Yazdıkların kesmez, sırtlan kesileceksin sırtlan” mı diyorsun?
“Ananas üzerinden kafa bulacaksın” mı diyorsun?
*
Tamam...
Ama bir şartla...
Eğer sen hiç değilse bir kere...
- “Ayakkabı kutusunda para ne arıyor aga?” diye kafa bulursan...
- “Yargıyı Bekir Bey’e bağlamak da neyin nesi birader?” diye çıkışırsan...
- “Rüşvet, avanta, yolsuzluk... Bunların hiç mi önemi yok muhterem” diye sorgulama yaparsan...
- “Yargıdan adam kaçırma da nereden çıktı mübarek?” diye seslenirsen...
Söz, ben de bütün kuralları, ilkeleri, ahlakı falan bir tarafa bırakıp...
“Ahtapotun kolları, Haşhaşiler, çete, virüs, paralel, üçgen, ananas” falan diye destanlar yazıp “vurun Cemaat’e” kampanyanıza katılacağım.
Anlaştık mı?
He mi?
Türkiye’de sivil toplum örgütü diye bir şey yoktur
28 Şubat’ta ne olmuştu?
Şu olmuştu:
Adına “sivil toplum örgütü” denilen örgütlerimiz, hemen ve derhal gücün, yani askerin yanında hizalanıvermişti.
*
Bugün ne oluyor?
Şu oluyor:
Adına “sivil toplum örgütü” dediğimiz örgütlerin büyük kısmı gücün, yani hükümetin yanında hizalanıveriyor.
*
Askerin gözünün içine bakarak sivil olmak...
Ya da...
“Hükümet dışı organizasyon” olması gerekirken “hükümet içi organizasyon” olmak...
Velhasıl bu güç seviciliği olduğu müddetçe bizde sivil toplum örgütü falan hikâyedir.
Şirk
“DEVLETE ve Allah’a şirk koşulmaz” demişti kıymetli bir hükümet büyüğümüz.
*
Devlete şirk koşulması karşısında teyakkuzları had safhada...
Yargı bağımsızlığı falan dinlemeden...
Yargıyı kendilerine bağlamaya çalışıyorlar.
*
Ama Allah’a şirk koşma olayı karşısında gayet sakinler.
“Allah’ın vasıflarını üzerinde taşıyan lider” diyen milletvekilleri için...
“Dil sürçmesidir” deyip geçiyorlar.
Birand özlemi
- HER şeyi anlaşılır kılma gayretini...
- Kimseye asker yazılmadan gazetecilik yapma çabasını...
- Gaflarını...
- Hoşgörüsünü...
- Hiçbir şey bilmiyormuş gibi sorular sormasını...
- Hiçbir şey olmuyorken bile hissettiği o müthiş gazetecilik heyecanını...
- “Sorulamaz” denilen soruları ne yapıp edip sormasını...
- Renkli saatlerini...
- Demokratlığını...
- İnsanlığını...
ÖZLEDİK.
Paylaş