Paylaş
Başımızın üzerinde hep o kılıç sallanır.
Bir korku... Bir kâbus...
Okullarda önce o öğretilir.
Siyaset sahnesinin değişmez assolistidir.
Politik tiyatroların değişmez repliğidir.
Marşlarda, bayramlarda, törenlerde hep o vardır...
Halk için alesta bekletilen “nöbetçi korku”dur o...
Adı:
Dış güçler...
Soyadı:
“Türk’ün Türk’ten başka dostu yok” nakaratıdır.
Oysa bunca yıl bize göstermiştir ki...
Asıl bela dış güçler değildir.
Aslolan o belaya zemin olan, davetiye çıkaran “iç zayıflıklar”dır...
Evet, içimizdeki zayıflıklar...
Ve işte bu zayıflıklar yüzünden...
Yıllarca içine düşürüldüğümüz o “paranoyak çukur”dan kaç darbe, kaç ara rejim, kaç sömürü çıktı?
Defalarca yazdım:
Geriye doğru bakın.
Bir dönem...
Sovyet komünizmi geliyor diye korktuk. Karadeniz’e radarlar kurduk.
Milyarlarca dolarlık silah alımları yaptık.
Yunan saldıracak diye korkutulduk. Ege Denizi’ni savaş gölü yaptık.
Yunan silahlandı, biz silahlandık. Onlar bizden, biz onlardan korktuk...
Yıllarca orduları güçlü, halkları fakir ülkeler halinde süründük.
Ama o “dış güçler” nakaratı bitmedi.
Sonra Ermenistan var diye sınır kapandı.
İran’dan irtica geliyor diye korktuk. Sınırı çevirdik.
Kuzey Irak’tan PKK geliyor diye korktuk. Kilometrelerce mayın döşedik.
Velhasıl kardeşim...
“Dış güçler” korkusuyla içimizdeki “zayıflıklara” ve bitmeyen “korkulara” kapandık durduk...
Oysa hepimiz biliyoruz ki “dış güçler” elbette vardır.
Ama asıl mesele, “iç zayıflıklar”dır...
Nasıl mı?
Eğer sen kendi ülkeni ele geçirilmesi gereken bir kale gibi görüyorsan...
Eğer sen kendi devletini, fethedilmesi gereken bir güç gibi görüyorsan...
Eğer sen kendi halklarını güdülmesi gereken bir sürü gibi görüyorsan...
Ve eğer senden olmayanı, senin gibi düşünmeyeni “düşman” gibi görüyorsan...
Ve en önemlisi sürekli olarak korkuyor ve korkutuluyorsan...
Eğer senin adaletin zayıflamışsa, demokrasiye olan inancın zayıflamışsa, insana olan güvenin zayıflamışsa...
Ve nihayet eğer sen kendi zayıflıklarına gömüldüysen...
Dış güçler ne yapsın?
Ona ne kabahat buluyorsun kardeşim!?...
Sen önce kendine bak.
Maliye Bakanı’ndan kalan
BUNCA kavganın, gürültünün, çarpışmanın arasında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Türk ekonomisiyle ilgili çok önemli açıklamalar yaptı.
Ne kadarını izleyebildiniz bilmiyorum.
Ama söylediklerinden bana kalan en önemli şey şudur:
“Bugün vergi gelirlerinin yüzde 20’si eğitime, yüzde 20’si sağlığa, yüzde 20 kadarı da sosyal hizmetlere gidiyor... Yani insana gidiyor.”
Geçmiş dönemlerde vergi gelirlerinin yüzde 80’inin iç ve dış borç faizine gittiğini, silaha yatırıldığını hatırlarsak bu çok önemli bir gelişmedir.
Önemlidir de.
Adaletin, demokrasinin, milli iradenin savaş alanına döndüğü bir ortamda kime anlatabilirsiniz ki bu müthiş değişimi...
Kötülüğün yarattığı, sisten, pustan, buluttan, iyiliği göremez olduk.
Paylaş