Paylaş
Elinde bu yönde verilmiş hukuki mütalaa ve resmi raporlar var. Bu konuda Başbakan’ı uyardığını dün Slovenya Cumhurbaşkanı ile yaptığı görüşmede kendi ince üslubuyla belirtti.
Partilerin uzlaşacağı bir formülün daha dengeli ve demokratik olacağını düşünen Gül, liderlerle görüşmesinde HSYK’nın Anayasa değişikliği ile düzenlenmesini gündeme getirdi. Böylece konu partilerin uzlaşmasına bağlı hale gelecekti. Kılıçdaroğlu Gül’e bu formüle açık olduğunu söyledi. Demirtaş da açıktı.
Bunun üzerine Gül, Başbakan Erdoğan’la görüştü. Meclis’teki HSYK teklifinin sakıncalarını, partilerle uzlaşarak anayasal düzeyde sorunun çözülmesi gerektiğini anlattı. Başbakan da bunu kabul etti. Görüşme süreci böyle başladı.
BAĞIMSIZ, TARAFSIZ HSYK
Şimdi sorun, ortaya nasıl bir anayasal formülün çıkacağıdır. İktidar partisinin önerdiği “RTÜK modeli” Anayasa’ya da kuvvetler ayrılığı ilkesine de aykırıdır. Peki nasıl bir formül olmalı? Gül’ün söylediği şu:
“Bağımsız ve tarafsızlığı güçlü olan, yine Avrupa Birliği ilkeleri çerçevesine oturmuş bir HSYK...”
Elbette HSYK için doğru ilkeler bunlardır. Başbakan’ın ortaya attığı “RTÜK modeli”nin bu ilkelerle hiçbir ilgisi yoktur. Parlamentonun sınırlı bir ölçüde temsil edileceği, yargı içinden seçilecek üyelerin ise önemli oranda çoğunluk olacağı bir HSYK modeli üzerinde iktidar ve anamuhalefet uzlaşmalıdır.
Cumhurbaşkanı, son birkaç yılda Türkiye’nin dış imajında sarsıntılar olduğunu düşünüyor, AB’den gelen eleştirileri ciddiye alıyor. HSYK konusunda iktidar ve anamuhalefet uzlaşırsa, “Sadece bu problemin çözümü değil, bütün Türkiye’de çok pozitif bir psikoloji oluşturur ve demokratik sistemin içerisinde her şeyin hallolduğunu içeride ve dışarıda gösteririz” diyor haklı olarak.
GÜL VETO EDER Mİ?
İktidar ve muhalefet böyle bir modelde uzlaşamaz da iktidar partisi Meclis’teki teklifi yasalaştırırsa ne olacak? Bu teklif adalet yönetiminde kurumsal yapıyı tahrip edecektir.
Öyle bir tasarıyı onaylamak kolay değildir. Gül, o aşamaya gelmeden Meclis’te görüşülürken sorunun çözülmesini sağlamaya çalışıyor. “Kariyer memurluğu”nu kaldırarak devletin hukuki ve kurumsal geleneklerini altüst edecek hükümet tasarısını Gül, bu tür müdahaleleriyle Meclis aşamasında düzelttirmişti.
Şimdi de bir yandan liderlerle görüşerek anayasal uzlaşmayı sağlamaya çalıştığı gibi, öbür yandan iktidar yetkilileriyle görüşerek, teklifteki kuvvetler ayrılığına ters düşen yönleri düzelttirmeye çalışıyor.
HSYK’NIN ÖNEMİ
HSYK başka hiçbir idari kuruma benzemez, çünkü yargı ile ilgilidir. Yanlış bir düzenleme asla “Yaptık oldu” ile kalmaz, toplumsal barışa da Türkiye’nin demokratik dünyadaki itibarına da büyük darbe vurur.
Gül, önceki gün “Büyükelçiler Konferansı”ndaki konuşmasında, 2014 ve 2015 yıllarının önemini hatırlattı. Yüzyıl önceki olayların istismarıyla Türkiye dışarıda çeşitli kampanyalara maruz kalacaktır. Gül, bunu göğüslemek için “Türkiye’nin kendi evine çekidüzen vermesi” ve “tekrar parlaması” gerektiğini söyledi.
Türkiye, imajını “tekrar” parlatmaz da aksine HSYK teklifiyle daha bir tahrip ederse, bunun ağır faturası gelecek yıllarda büyük pişmanlıkla yaşanır!
AK Parti ve CHP’nin uzlaşacağı bir modele sadece yargının değil, bizzat Türkiye’nin ihtiyacı var.
Paylaş