Paylaş
Bizdeki Lozan araştırmalarında eksik kalan bir konu da bu son bölümde ele alınıyor: İngiltere ve müttefikleri Lozan Antlaşması’nın parlamentolarında onaylanmasını bir yıl geciktirmişlerdi!
Prof. Cemil Bilsel’in şu tespiti önemlidir:
“Hiçbir barış antlaşması bu kadar geç onaylanmamıştır.”
Neden böyle yapmışlardı?
Türkiye’de hilafetin kaldırılmasını mı beklemişlerdi? Hilafet 3 Mart 1924’te kaldırıldı, İngiltere Lozan’ın parlamentoda onay sürecini 6 Mart’ta Lordlar Kamarası’nda başlattı! Hani sık sık “zamanlama manidar” diye tekrarladığımız bir klişe vardır ya, bu da öyle manidar bir “zamanlama” mıdır? Fakat, hilafetin kaldırılmasıyla ilgili olmayıp İngiltere’deki iç politika olaylarıyla ilgili olamaz mı?!
Bu akşam izleyeceğiniz konulardan biri bu.
TÜRKİYE’NİN DÜZENİ
Lozan’da Türkiye’nin rejimi konuşulmadı, fakat hukuk sistemi konuşuldu. Tarihimizde laiklik kavramı resmen ilk defa Lozan’da İsmet Paşa, Rıza Nur ve hukuk danışmanları tarafından dile getirildi. Buna karşılık Venizelos, Lord Curzon ve Fransız Bompard Müslümanlara ve Hıristiyanlara ayrı hukuklar uygulanmasını savundular.
Konu kapitülasyonlarla ve azınlıkların statüsüyle ilgilidir.
Yukarıdaki fotoğrafta, Lozan’da Türk heyetine danışmanlık yapan ve komisyon toplantılarında tartışmaları yürüten üç büyük hukukçumuz, Tahir (Taner), Nusret (Metya) ve Münir (Ertegün) Beyler Sirkeci Garı’nda, Lozan’a hareketlerinden önce görülüyor.
Kuvvetli hukuki savunmalarıyla kapitülasyonların kaldırılmasında hayli etkili olacaklardı.
‘TARİHTEN KORKMAK’
Bu vesile ile merhum Ord. Prof. Tahir Taner’den bahsetmek isterim. Ceza hukuku uzmanıdır. 27 Mayıs darbesi sırasında “geriye yürüyen ceza kanunu” çıkarılarak Demokrat Partililerin yargılanması için ‘fetva’ veren utanılası hukuk profesörlerini biliyorsunuz; içlerinde Tahir Taner yoktur.
Sonra toplanan “ilim heyeti”nde, zamanın ve izleyen yılların anlı şanlı hukuk profesörleri, tarihin hükmünden korkmadan utanç verici fetvayı tekrarlamışlar, kanun o şekilde çıkmıştı.
Uğur Mumcu, Tahir Taner Hoca’nın şu sözlerle itiraz ettiğini belirtir:
“Ben tarihten korkarım!”
İşte bugün merhum Tahir Taner’i saygıyla anıyoruz, genç hukukçulara örnek gösteriyoruz... Evrensel hukuk prensiplerine aykırı fetva veren hukuk ulemasını ise en azından teessüfle hatırlıyoruz.
Hukukta elbette belli bir yorum esnekliği vardır, görüş farkları olabilir. Fakat tarafgirlik duygusuyla hukukun evrensel ilkelerini eğip bükmekten sakınmalıyız, tarihin vereceği hükümden korkmalıyız.
ZAFER Mİ, HEZİMET Mİ?
Lozan üzerine “Zafer mi, hezimet mi?” tartışması sadece bizde değil, Fransa’da ve bilhassa İngiltere ile Amerika’da da oldu. Mesela “Lozan’da Hıristiyan medeniyeti çarmıha gerildi!” yahut “Yüz yıllık İngiliz tarihinde tek diplomatik yenilgi” diyenler çıktı...
Bizim Meclisimizde de Lozan’da büyük tavizler verdiğimizi söyleyerek eleştirenler oldu; hem de son derece ciddi isimlerdi bunlar.
Bu akşam Lozan belgeselini kapatırken bu konuda da genel bir değerlendirme izleyeceksiniz.
Netice: Peşin hükümlerimizde değil, araştırarak, öğrenerek düşünmek daha sağlıklı bir yöntemdir.
Paylaş