Paylaş
Cihazlardan biri havadan dinleme yapılmasına olanak sağlıyor.
Milliyet’te Tolga Şardan’ın haberine göre “dinleme yapılmasının zorlaştığı alanlarda uçurulan bu sistem, konumlandığı alanda özel bir etki alanı yaratarak tespit edilen hedeflere yönelik telefon ve ortam dinlemesi gerçekleştirebiliyor.”
Bu sistemden iki ayrı set alınmış ve iddiaya göre şu anda ikisi de yok!
Bununla da kalmamış. “Hedefleri” takip ve izlemekte kullanılan, ortam dinleme yeteneğine sahip özel donanımlı “obzervasyon” araçları da ortada yok.
Ve sürpriz: Bu cihazlar da Emniyet envanterine alınmamış, bu nedenle kimde olduğunu takip edebilmek de kolayca mümkün olamıyor.
Niye envantere alınmadı diye sormayın, yasal değil, yasadışı takip ve izlemeler için kullanılması düşünüldüğünden envantere de alınmamış olmalı.
Zaten yasal araçlar alınmış olsaydı, bunu Emniyet kendi bütçesinden ithal edebilirdi.
Özel İdare’ye emir verilip alınması sağlanmış ki canlarının çektiği kişileri mahkeme izni olmadan izleyebilsinler, özel hayatlarına girebilsinler!
Şimdi “kirli çamaşırların ortalığa saçılması” döneminde yaşadığımız için cihazların yokluğu fark edildi ve peşlerine düştüler.
Cihazlar ortadan yok olana kadar kim bilir kimler dinlenip kayıt altına alındı ve o kayıtlar da kim bilir nerede?
Yana yakıla bunun peşine düştüklerine göre takip edilenlerin aralarında ensesi kalınlar da olmalı, bakanlar, milletvekilleri, işadamları vs.
Böyle olur işte: Siyasi muhaliflerinizi takip etmek için girdiğiniz karmaşık ilişkiler, verdiğiniz emirler gün gelir sizin de ayağınıza dolanır.
Plastik mermi meselesi
GEZİ protestolarının ardından gelen gösterileri dağıtmak için polisin plastik mermi kullandığı bir sır değil.
Plastik mermi ile yaralanan çok sayıda insan olduğunu da biliyoruz.
Ama müstafi İçişleri Bakanı Muammer Güler, plastik mermilerle ilgili olarak TBMM’de verilen bir soru önergesinde bunu yalanladı.
“Emniyet güçlerinde plastik mermi bulunmamaktadır” dedi.
Kaybolan istihbarat cihazları ile ilgili gelişmeleri takip ederken kafama takıldı:
Acaba plastik mermiler de tıpkı bu cihazlar gibi Özel İdare bütçesinden alındı ve envantere kaydı yapılmadan mı polise dağıtıldı?
Eski bakan bu nedenle mi “Poliste plastik mermi yok” diyor?
İl Özel İdareleri’nin hesaplarını şöyle iyice bir didiklemenin zamanı geldi galiba!
Oylarınıza sahip çıkabilmeniz için
BU yıl iki önemli seçimde oy kullanacağız. Önce yerel yönetimler için, sonra da Cumhurbaşkanlığı için.
Geçtiğimiz seçimlerde tam olarak giderilemeyen kuşkular yaşadık.
Çöplüklerde ele geçirilen oy pusulaları, sayılmış oyların yanlış toplanması, mükerrer seçmenler vs.
İşi seçimlerin güvenli bir ortamda ve dürüstçe yapılmasını sağlamak olan Yüksek Seçim Kurulu bu seçimlerde bu iddiaların en azından bir bölümünün yaşanmaması için tedbir alabilirdi, almadı.
Her oy pusulasının üzerine hangi sandık için kullanılacağını gösteren kodlar basılıyor olsaydı, çöplüklerden toplanan oy pusulalarının neden orada olduğunu daha iyi anlayabilirdik mesela.
Bir sivil inisiyatif, bu seçimlerde de böyle olaylar yaşanmaması için bir girişim başlattı.
Şimdilik sadece İstanbul için faaliyet gösteriyorlar ama yakında bu girişim, yerel sivil inisiyatifler aracılığıyla tüm ülkeye yayılabilir.
Seçimlerde yapılabilecek hilelerden kuşkulanıyorsanız en azından kendi oy kullandığınız sandığa sahip çıkabilirsiniz.
Bu girişimin internet sitesinin adresi şöyle: oyveotesi.org
Siteye girerseniz sandığınıza nasıl sahip çıkabileceğinizi, dilerseniz nasıl gönüllü sandık gözlemcisi olabileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Sorumluluğunu bilen vatandaşlar olarak sadece oy vermenin yetmediğini, oyumuza sahip çıkmanın da önemli olduğunu unutmayalım.
‘Usulünce isterlerse veririm’ ne demek?
BAŞBAKAN’ın partideki yardımcısı eski Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Yargıtay’da bir “imamın” dosyalar ile ilgili vereceği kararları Fethullah Gülen’e danıştığını iddia etmişti.
Yargıtay da “Bilgilerinizi, belgelerinizi verin, soruşturalım” açıklaması yaptı.
Mehmet Ali Şahin de bunun üzerine deyim yerindeyse “top çevirdi”!
“Gündeme getirdiğim konunun ayrıntıları ile ilgili sahip olduğum bilgileri yetkili merciin usulünce talebi halinde paylaşabileceğimi de ifade etmek isterim.”
Ben de Şahin’e hatırlatırım ki “yetkili merci” elindeki bilgileri ver diyor daha ne desin?
“Usulünce isterlerse veririm” ne demek?
Lafı dolandırmayın, bildiklerinizi Yargıtay Başkanlığı’na bir yazıyla bildirin. Kırk yıllık avukata bunu da biz mi öğreteceğiz?
Paylaş