Paylaş
Bu aralar şairlere daha çok sığınıyorum.
Şiirlere daha çok inanıyorum.
Mesela bu yazının başlığını İsmet Özel’den aldım...
Bu dizeyi de:
“Ağlamadan
dillerim dolaşmadan
yumruğum çözülmeden
gecenin karşısında
şafaktan utanmayıp
utandırmadan aşkı
üzerime yüreğimden başka
muska takmadan
konuşmak istiyorum.”
Peki neden böyleyim?...
Çünkü artık, üzerine yüreğinden başka bir kampın muskasını takmadan konuşanların ülkesi olmak istiyorum.
O yüzden sırasıyla ve başlıklar halinde anlatmak istiyorum.
1- YEREL SEÇİM Mİ SAVAŞ ALANI MI?
Bakın göreceksiniz.
Bu yerel seçimler çok kavgalı olacak.
Çünkü “savaş ilanı” var.
Sandıklar, sahte oy pusulaları, itirazlar. Yakası açılmadık iftiralar.
Kimden geldiği belli olmayan itiraflar.
İftiralar, itiraflara karışacak yani.
Belden aşağı bir hal.
Oy pusulası mı?
Pusulasını kaybetmiş oylar mı?
Milli iradenin bir bölümü sandıktan ama bir başka bölümü çöpten çıkabilir.
İşte bundan korkuyorum.
2- İŞADAMLARI İÇİN
Baktım...
Gazetelerde gözaltına alınacak işadamlarının listesi yayınlanıyor.
Dünya çapında ihaleler almışlar.
Ve şu anda Türkiye’nin geleceğe yönelik
en önemli ihaleleri onlarda.
Milyarlarca Euro’luk ihaleler...
Üçüncü havalimanı. İzmir-İstanbul otoyolu. Hızlı tren... Ve daha niceleri.
Peki şimdi bu isimler deşifre olunca, nasıl kredi alacaklar?
O milyarlarca Euro’luk işler kredisiz yapılabilir mi?
Yarın gözaltına alınıp alınmayacakları belli olmayan bu işadamlarına şimdi uluslararası bankalar kredi açar mı?
Bundan kim kaybeder?
Türkiye kaybetmez mi?
İşte bundan da korktum.
Bu işdamlarının isimleri, mahalle karakollarının sıradan “ceraim raporları” gibi sızdırıldı...
Kim sızdırdı bilmiyorum.
Ama yayınlananlara, gazetelere,
internet sitelerine bir sorum var:
Niye yayınlıyorsunuz arkadaş?
Ortada sabit bir suç da yok.
Gözaltı da yok... O isimleri neden
deşifre ediyorsun o zaman?
Artık “Hayır onlar temiz” diye bağırsanız bile, neye yarar?
Korktum...
3- HAVALİMANI MI MİTİNG ALANI MI
Dün oğlum Kuzey’i yurtdışına uğurlarken Atatürk Havalimanı’nda nasıl bir isyan gördüm, bilemezsiniz...
Beni tanıyan bir okurum kolumdan tuttu:
“Fatih Bey şu çektiğimiz çileyi görüyor musunuz? Neymiş,
bir parti başkanı geliyormuş.
Alana gelen yollar miting alanı gibi. Konvoylar, otobüsler, arabalar. Ellerinde pankartlar binlerce insan. Havaalanına girmek mümkün değil. Birçok arkadaşımız uçak kaçırıyor...”
Doğru...
Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’a gelişiydi bu...
Yolcuların çektiği o sefaleti ben de gördüm.
Daha önce de Başbakan Erdoğan’ın gelişinde yaşanmıştı.
İnsanlar oraya geliyordu. Bir gövde gösterisi sonuçta. Saatler öncesinden
yollar tıkanmıştı.
Peki ya uçağa binmek isteyen yolcular?...
Özellikle dış hat yolcuları saatlerce beklemişti.
Uçak kaçıranlar olmuştu.
Dün saat 14.00 itibariyle ellerinde bavullarıyla otoyolda yürümeye çalışanları
ben de gördüm.
Tam bir ıstırap...
O yüzden kolumdan tutan okurumun
o sesini buraya bir çığlık olarak yazıyorum:
“Ey liderler... Kimse size miting yapmayın demiyor.
Ama lütfen, havaalanlarını miting alanlarına çevirmeyin.
Unutmayın, sizi dinlemek yerine, evine gitmek, işine yetişmek isteyenler var... Sağlık meselesi var.”
Dedim ya...
Bu aralar şairlere sığınıyorum.
Şiirlere inanıyorum...
Çünkü şiir okuyunca...
Korkmak yerine, korkunun ne olduğunu anlıyorum.
Paylaş