Paylaş
Bu savaşın bir noktasında Fethullah Gülen, Amerika’daki evindeki bir din sohbeti sırasında hükümete beddualar etti veya lanet okudu.
Dinde beddua olur mu, olmaz mı, Fethullah Gülen’in yaptığı beddua mıydı yoksa lanet okumak mıydı gibisinden din tartışmaları beni aşan şeyler, oralara hiç girmeyeceğim.
Ancak bu konunun hayli popüler olduğunun, Fethullah Gülen’in beddua veya lanetini gösteren videoların YouTube’da gerçekten çok sayıda insan tarafından izlendiğinin, hatta bu videoların parodilerinin de yapıldığının farkındayım.
Madem memleket gündeminin bir bölümünü de beddua veya lanet konusu oluşturuyor, gelin biz de başka bir tarafından konuya yaklaşalım, acaba edilen duaların veya beddua/lanetlerin gerçekten bir etkisi oluyor mu, ona bakalım.
‘Nasıl bakacakmışız’ dediğinizi duyar gibiyim. Konuyla ilk karşılaştığımda ben de şaşırmıştım ama galiba şaşırmamak gerekiyor; akla gelen gelmeyen her şeyi araştıran bilim insanları bu konuyla da ilgilenmiş.
Esasen hepimiz hasta olduğumuzda, bir yakınımızın başına bir şey geldiğinde dualarda destek ararız, manevi yanımız güçlenir.
Bu kendi başına çoğu zaman iyi sonuçlar da veren bir şey. Hasta morali önemli ve dua etmek, maneviyata sarılmak en azından morali güçlendirici, insanı hayata bağlayıcı bir şey.
Amerika’da bir vakıf var, adı Templeton Vakfı. Bu vakıf, inanılmaz büyüklükte bir parayı tanrının varlığının bilimsel yolla kanıtlanmasına ayırmış durumda. Her yıl maddi anlamda çok büyük ödüller dağıtıyor, tanrıya inandığını söyleyen pozitif bilimcilere paralar dağıtıyor.
İşte bu vakfın finansmanıyla 2006 yılında çok meşhur bir araştırma yapıldı ve duaların gücü bilimsel yöntemlerle ölçülmek istendi.
Bunun için 1802 tane kalp hastası bulundu. Bu hastalar üç grupta toplandı. Birinci grupta, kendisi için dua edileceğini bilen hastalar vardı. İkinci grupta kendisi için dua edilen ama dua edildiğini bilmeyen hastalar vardı ve son grupta da ne kendileri için dua edileceğinden haberi olan ne de zaten dua edilenler.
Klasik ‘çifte kör’ ilaç araştırması yöntemi bu. Üçüncü grup kontrol grubu, ilk iki grup ise deney grubu.
Hepsi de by-pass ameliyatı olacak olan hastalar için Amerika’nın Missouri, Mashachussets ve Minessota eyaletlerinde bazı kiliselerin cemaatlerine gidilmiş. Cemaatten insanlara, dua edecekleri hastaların isim ve soyadlarının ilk harfleri söylenmiş, onlardan dualarına ‘Ameliyatın başarılı geçmesi, hastanın bir an önce sağlığına kavuşması’ yönünde bazı cümleler eklemeleri istenmiş.
American Hearth Journal dergisinin Nisan 2006 sayısında yer alan araştırma sonuçları hayli ilginç.
Buna göre, kendilerine dua edilen ama edileceğini bilmeyen ve kontrol grubu hastaları arasında anlamlı farklar görülmemişti. Yani ameliyatların başarısı ve ameliyat sonrası iyileşme oranları, daha önceki uzun yıllar istatistikleriyle tutarlıydı. Buna karşılık kendileri için dua edileceğini bilen ve zaten isimlerinin baş harfleriyle dua edilen grupta normalin üstünde ameliyat ve ameliyat sonrası komplikasyonları görülmüştü.
Araştırma, duanın iyileşmeye pek bir etkisi olmadığını göstermişti, tam tersi amaçlanırken.
Tabii araştırmanın yayınlanmasıyla ortalık karıştı.
Birden bire dindar bilimciler ve daha çok da teologlarla ateistler birbirine girdi.
Şimdi bile ne zaman bir tartışma çıksa, bir noktasında bu araştırmaya gönderme yapılıyor ve özellikle ateistler araştırmanın sonuçlarını sık sık gündemde tutuyor.
Acaba Fethullah Gülen’in bedduası veya laneti etkili olmuş mudur diye düşünenlere bu eski araştırmayı bir hatırlatayım istedim.
Paylaş