Paylaş
TV’leri dinliyorum; döviz, faiz ve borsa cephesindeki hareketlilik konusunda piyasa aktörleri “Önümüzü göremiyoruz” diyorlar.
İşte başta yargı olmak üzere devlet kurumlarının “tarafsızlığı” bilhassa böyle zamanlar için acil ihtiyaçtır. “Yargının tarafsızlığı” ve “kamu kurumlarının tarafsızlığı” konusunda liberal filozofların geliştirdiği teoriler, zihni bir spekülasyona değil, tarihi tecrübelerle kanıtlanmış bu tür toplumsal ihtiyaçlara göre davranır.
Türkiye’de ise “Hangi savcı doğru?” noktasına geldik! Soruşturmayı yürüten savcı Cemaatçi mi? Soruşturmayı frenleyen başsavcı hükümetin baskısıyla mı böyle yapıyor?
Öncelikle akıllara gelen bu değil mi? Hangi kanun maddesi, hangi içtihat ne diyor diye TV ekranlarında tartışan kaç kişi var?!
HSYK VE DANIŞTAY
HSYK’nın “bildiri” yayınlaması üzerine yine siyasi kıyamet koptu. “HSYK yetkisiz” denildi... Evvela “bildiri” denilen şey, “genel kurul kararı”dır. Genel Kurul kararları eskiden beri HSYK’nın internet sitesine konulmaktadır.
Danıştay da ünlü Adli Kolluk Yönetmeliği hakkında yürütmeyi durdurma kararı verdi. Doğru bir karar.
AK Parti hükümetinin 2004 yılında çıkardığı CMK’ya ve 2005 yılında Adalet Bakanlığı’nın yayınladığı “Adli Kolluk Yönetmeliği”ne göre, savcılar yürütmeye bilgi vermek zorunda değildir. Fakat şimdi aynı hükümet, “Zorundadır” diye yönetmelikte değişiklik yaptı!
Danıştay ve HSYK, Anayasa’yı ve 2004’te çıkarılan kanunu yok sayarak yönetmelik değişikliğini onaylayabilir miydi?!
Ben de bu köşede Adli Kolluk Yönetmeliği’nde yapılan değişikliğin kanuna ve Anayasa’ya aykırı olduğunu yazmıştım.
YARGIDAKİ TABLO
Siyaseten şöyle düşünülüyor: Cemaat dershaneler için hükümete savaş açtı, soruşturmalar başladı, HSYK ve Danıştay’daki Cemaat üyeleri savcıya destek çıktı!
Bu tür genellemelere ben kesinlikle itibar etmem; kimin neci olduğu belli mi ki böyle genellemeler yapılabilsin?! Fakat Cemaat üyelerinin etkili olduğu özel durumlar da olabilir elbette.
“14 aydır niye beklediler de dershane kavgası çıkınca soruşturma açtılar?!” Yaygın bir sorudur bu. Fakat
“14 aydır beklediler” mi, yoksa soruşturma işlemleri bu süre içinde mi tamamlandı, son işlem tarihi nedir, bunu biliyor muyuz? Dosya açılınca öğreneceğiz...
Savcı Muammer Akkaş, yürütmenin soruşturmayı engellediğini, delilleri kararttığını söyledi!... Başsavcı Turan Çolakkadı, Savcı Akkaş’ın medyaya bilgi sızdırdığını, daha kötüsü “kayıtlara başka isimlerle girilmiş ya da hiç kaydedilmemiş” soruşturmalar yaptığını söyledi!...
Doğruysa ikisi de facia... İki iddiayı da HSYK soruşturmalıdır.
KAMUOYUNUN GÜCÜ
Halbuki “Usul esastan önce gelir” ilkesine uygun olarak CMK hükümlerine uygun davranılsa, savcıların aidiyetleri ne olursa olsun, güvensizlik bu boyutlara ulaşmazdı. Görüyorsunuz, politik kavgalar bir tarafa, yargıdaki sorunlar yüzünden “Kime güveneceğiz?” sorusu ve “Önümüzü göremiyoruz” çığlığı zihnimizi kemiriyor.
Gabriel Almond ve Sidney Verba, klasikleşmiş “Civic Culture” adlı eserlerinde, toplumların yargıya ve devlet kurumlarına güvenini incelemişlerdi. Devlet kurumlarının ve yargının tarafsız davranacağına güveniliyorsa, o toplumda istikrar ve barış güçlü oluyor. Aksi halde istikrarsızlık ve gerilimler yaşanıyor.
Fakat kurumlarda cemaat veya ideoloji grupları gibi ya da partizanlık gibi tavırlar ağır basıyorsa, güven oluşmuyor.
Bugün Türkiye’de çarpışan tarafların dışında, sadece yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı düşüncesine sahip çıkan güçlü bir kamuoyuna ihtiyaç var. Tarafsız ve hukuk kurallarına uygun davranışların güçlenmesi için...
Paylaş