Paylaş
Önce Fitch, sonra da geçen mayısta Moody’s notumuzu yükseltmişti. “Yatırım yapılabilir ülke” olmuştuk.
Türk şirketleri bu güvenle dışarıdan kolayca kredi buluyorlar, yatırım yapıyorlar, üretim ve istihdamı artırıyorlardı.
Tabii kredilerin ödemesi de var. Türk şirketleri önümüzdeki on iki ayda 165 milyar dolar borç ödeyecek!
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, garanti vermemiş miydi, yıl sonunda dolar 1.92 olur diye... Fakat 17 Aralık soruşturmasıyla başlayan krizde dolar rekor kırdı, 2.1’i geçti. Borçlarımızın TL karşılığı da ona göre arttı.
CNN Türk’ün ekonomi müdürü Emin Çapa söyledi, dolardaki her 8 kuruşluk artış, toplam borçlarımıza 20 milyar TL ekliyormuş.
GÜVEN FAKTÖRÜ
Şu an Batı dünyası Noel tatilinde; 5 Ocak’ta sona erecek ve piyasa işlemleri başlayacak! Bu hava devam ederse, faiz ve döviz daha da artar diye korkuluyor.
Bu tabloya bakarak “İşte komplo bu, işte faiz lobisi, dış güçler” demek mümkün.
Fakat başka ülkelerde de zaman zaman yolsuzluklar ortaya çıkıyor, böyle sarsıntılar olmuyor.
Piyasaların aradığı “güven faktörü” bakımından önemli olan, bazı bakanlar hakkında yolsuzluk iddialarının ortaya çıkması değil, yargının görev yapıp yapamamasıdır.
Daha önce iki defa yazmıştım. Komünist Çin’de bile 2006 reformuyla “yargı bağımsızlığı” ilkesi kabul edildi, yargıdaki parti komiserleri çekiliyor, hukuk öğretimine önem veriliyor.
Türkiye’de bir yandan “bizim yargımızda çeteler var” görüntüsünün, öbür yandan “yargıya baskı yapılıyor” görüntüsünün verilmesi, piyasalardaki sarsıntıların en önemli sebebidir.
SAVCILARIN BEYANLARI
Dün Savcı Muammer Akkaş, kendisine baskı yapıldığını, elindeki soruşturma dosyasının alındığını söyledi! “Yargı bağımsızlığına sahip çıkılması” çağrısında bulundu. Akkaş’ın bilhassa “şüphelilerin önlem almasına, kaçmasına ve delilleri karartmasına imkân verilmiştir” şeklindeki sözleri çok önemlidir. Bu fiiller soruşturmayı gerektiren suçlardır.
Başsavcı Turan Çolakkadı ise savcıyı suçladı, savcının görevini düzgün yapmadığını, yasalara aykırı olarak medyaya bilgi sızdırdığını, aralarındaki mesleki konuşmaları ertesi gün medyada okuduğunu, bu gibi sebeplerle dosyayı başka savcılara verdiğini söyledi.
Hangisi haklı? Akkaş ve Çolakkadı arasındaki olayın perde arkasını bilmiyorum. Fakat hangisi haklı olursa olsun, yargıya güven duygusunu zedelemiştir; bin kere maalesef.
YÜRÜTMENİN DAVRANIŞI
Yürütmenin yargıya baskı yaptığına dair kamuoyunda kuşku uyandıran hareketleri oldu. Adli Kolluk Yönetmeliği değiştirildi, emniyette yaygın tayinler yapıldı, aynı yönde ağır bir söylem geliştirildi.
Bu köşede Adli Kolluk Yönetmeliği’nde yapılan düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olduğunu yazmıştım. HSYK’nın savcılara gönderdiği genelgeye de aykırı olduğunu belirtmiştim. Dün HSYK, bu doğru kararında direndi, yönetmeliğin kuvvetler ayrılığı ilkesine ve Anayasa’ya aykırı olduğunu açıkladı.
Görüyor musunuz; normal mecrasında ilerleseydi “normal” sonuçlar doğurabilecek olan bir yolsuzluk soruşturması büyük komplo teorilerinin karışmasıyla, yürütmenin yanlış tavırlarıyla ne hale geldi! Dolar
her 8 kuruş arttığında vatandaşın cebinden 20 milyar TL çıkıyormuş...
Güvenilir, tarafsız, bağımsız yargı sadece adalet hissi için değil, ekonomi için de ne kadar zorunlu.
Tekrar edeyim, “Hukuk devleti büyük hukukçuların, liberal filozofların fantezisi değildir, hele de çağımızda ekmektir, onurdur, hürriyettir, adil yargılanma hakkıdır.”
Paylaş