Bunun adı anayasal düzene darbedir

İSTANBUL’daki bir başka yolsuzluk soruşturması ile ilgili dosya, soruşturmayı yürüten savcıdan alındı ve bir başka savcıya verildi.

Haberin Devamı

Soruşturmadan alınan savcının konuyla ilgili yazılı açıklaması, aynı zamanda çok ağır bir suçun varlığını da gösteriyor.
Savcının açıklamasının ilgili bölümü şöyle:
“Suçlarla ilgili delillerin karartılmadan bir an önce toplanabilmesi için Nöbetçi Hâkimlikten soruşturma ile ilgili alınan arama ve el koyma kararları ile gözaltına alma kararını dün sabah itibariyle İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne, gereğinin yerine getirilmesi için gönderdim. Bilahare basın yayın organlarında ve internet sitelerinde gözaltına alınacak bazı isimlerin yer aldığını ve delillerin karartılmaya başladığını tespit ettim. Aynı gün saat 19.00 sıralarında operasyonda görev alacak Şube müdürleri ile adliye binasında yaptığım görüşmeye rağmen mahkeme kararının ve gözaltı kararının yerine getirilmediğini belirledim.”
Önceki gün böyle bir durumun yaşandığına ilişkin ilk haberler duyulduğunda bunun gerçek olabileceğine ihtimal vermemiştim.
Akıl alacak bir iddia değildi, çünkü böyle bir durumun varlığı anayasal düzene karşı girişilmiş hareketten başka bir anlama gelmez.
Yargı gücüne karşı açık bir müdahaledir, Anayasa’nın ilga edilmesidir, anayasal düzene yönelik bir polis darbesidir.
Belli ki artık her şeyi göze almışlar, üstü örtülemez hale gelen yolsuzlukları yargının elinden kaçırmak için Anayasa’yı ilga suçunu bile rahatlıkla işleyebiliyorlar.
Böyle bir ülkede güven içinde yaşayacağımıza nasıl emin olabiliriz?

Haberin Devamı

‘Tanırım, iyi çocuktur’un AKP versiyonu

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, rüşvet operasyonu sırasında evindeki ayakkabı kutularının içinden 4.5 milyon dolar çıkan Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın “dürüstlüğünden şüphesi olmadığını” söyledi. “Olsa olsa saflığının kurbanı olmuştur” dedi.
İlginç bir durum bu!
Saflığından hangi amaçla bir araya geldiğini bilemediğimiz yüklü miktarda parayı evindeki ayakkabı kutularına koymuş bir banka genel müdürü!
2003 yılının temmuz ayından bu yana 10 bin liranın üstündeki tahsilat ve ödemeler bankalar ya da özel finans kurumları aracılığıyla yapılıyor.
10 bin liranın üzerindeki tahsilat ya da ödemelerini bankalar aracılığıyla yapmayanlara usulsüzlük cezası kesilmesi gerekiyor.
Bir banka genel müdürünün bunu bilemiyor olması mümkün müdür? Buna saflık diyebilir miyiz?
(Aynı sorun villasını satarak aldığı 1 milyon 200 bin lira için Muammer Güler’in oğlu ile de ilgili.)
Başbakan, rüşvet operasyonu nedeniyle tutuklanan Reza Zarrab için de “Ülkeye katkısı olan, hayır işlerine giren biri” tanımlamasını yapıyor.
Sürmekte olan bir soruşturmada yargıyı etkileyecek sözler değil mi bunlar?
Hatırlayalım, eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, Şemdinli’deki bombalama sanığı astsubay için “Tanırım, iyi çocuktur” dediğinde gazetelerde neler yazılmış, AKP’li siyasetçiler hangi demeçleri vermişti?
Başbakan’ın sözleri ile Büyükanıt’ın sözü arasında ne fark var?

Haberin Devamı

Başbakan bunu açıklamak zorundadır

MÜSTAFİ Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, istifasını açıkladığı konuşmasında “Soruşturma dosyasında var olan ve onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın Başbakan’ın talimatıyla yapıldı” dedi.
Dünkü yazımda “talimatıyla” kelimesinin yerinde “onayıyla” diye aktarmıştım, önce düzeltip özür diliyorum.
Başbakan’ın verdiği “talimatlar”, bazı alanların imar planlarının değiştirilmesi ile ilgili.
Herkesin anlayacağı dilden konuşacak olursak, bu talimatlar bazı müteahhitlerin daha çok bina yaparak daha çok para kazanmalarını hedefliyor.
İki müteahhit düşünelim. Özelleştirmeden bir kamu arsası satılıyor. Arazinin imar durumu belli. Birisi Başbakan’ı tanıdığına güveniyor ve imar planının değişeceğini varsayarak diğerinden daha yüksek teklif verip araziyi alıyor, sonra imar durumu değişince hak etmediği bir geliri cebine koyuyor.
Bu ihalenin eşit şartlarda, hile karıştırılmadan yapıldığını iddia edebilir misiniz?
Verilen talimatlar bu tür konularla ilgilidir ve yapanın hem hukuki hem de siyasi sorumluluğu vardır. Bayraktar, “Başbakan da istifa etsin” derken bunu kastediyordu.
Bir başbakanın, belediye meclislerinin yetkisi altında olan bir konuyu kendisine böyle iş edinmiş olmasını nasıl açıklayacağız?
“Saflık” diyebilir miyiz? Yoksa “hayırseverlik” daha mı uygun olur?
Hayır, ikisini de söyleyemeyiz.
Bu, ihale süreçlerine müdahaledir ve müdahalenin hangi amaçla yapıldığının açıklanması yükümlülüğü de Başbakan’a düşer.

Yazarın Tüm Yazıları