Devirmek elinizdeydi bütün komploları

İÇİŞLERİ Bakanı, “Bu durumda bir saniye bile yerimde duramam, istifa ediyorum” deseydi.

Haberin Devamı

Diğer bakanlar, “Başbakanımız istemese bile biz istifa ediyoruz” deme yürekliliğini sergileseydi.
Hükümet ortaya çıkan pislikten değil de pisliğin ortaya çıkmasından rahatsız oluyormuş izlenimini vermeseydi.
Polis şeflerine dokunulmasaydı.
Hiç değilse polis şeflerine, suçlamalara maruz kalan İçişleri Bakanı’nın emriyle dokunulmasaydı.
AK Parti yedisinden yetmişine, “Bu olay bize kendi içimizde bir arınma fırsatı veriyor” diye haykırsaydı.
İddialara maruz kalan isimler, iddialar hakkında doyurucu açıklamalar yapsalardı.
Başbakan, soruşturmanın biçimine gösterdiği tepkinin yarısını ortaya saçılan iddialarla ilgili olarak gösterseydi.
İktidar yetkilileri, “Bizim saklayacak bir şeyimiz yok, sonuna kadar üzerine gidin” diye meydan okusaydı.

*

Amerika’sından İsrail’ine, İngiltere’sinden Fransa’sına, İran’ından okyanusuna, okyanus ötesinden paraleline, otonomundan derin devletine...
Hangi çılgın size yolsuzluk üzerinden zincir vurabilirdi ki?

Haberin Devamı

Hep beraber üç kere haykıralım

HEM milli iradeye sonuna kadar saygılı olmak...
Hem de yolsuzluk soruşturmasının selametle ve dibine kadar yürütülmesini istemek...
Mümkün değil mi böyle bir şey?

*

Ne yani?
“Milli irade” diyenlerin “yolsuzluk” soruşturmasını önemsemedikleri, “yolsuzluk” diyenlerin de “milli irade”yi önemsemedikleri bir ortam mı oluşsun isteniyor?

*

O zaman bu anlayışı yer ile yeksan edelim.
Hadi hep beraber...
Üç kere gür bir seda ile haykıralım:
“Milli iradeye de sahip çıkacağız/Yolsuzluklara da karşı çıkacağız.”

İlker Başbuğ neden içeride?

EN son Çevik Bir’in de tahliye edilmesiyle...
28 Şubat davasından içeride kimse kalmadı.

*

Sonuçları hâlâ tartışılan apaçık bir askeri müdahaleden, yani 28 Şubat’tan bir tek general bile içeride tutuklu değil.
Buna mukabil...
Son derece tartışmalı gerekçelerle emekli genelkurmay başkanı İlker Başbuğ içeride.

*

Nerede adalet? Nerede devlet? Nerede hukuk? Nerede mülkün temeli? Nerede vicdan? Nerede hakkaniyet? Nerede insanlık?
Ah nerede, vah nerede?

Seks kasetleri

SEKS kasetleri söylentileri gündemde ağırlıklı olarak yer alıyor ya...
Bazıları “40 kaset var, servis edecekler” diye ortalığı velveleye veriyor ya...
Sanal âlemde sahte görüntüler iftira maksatlı dolaştırılıyor ya...
En son Numan Kurtulmuş’a aşağılık bir iftira atılmaya cüret edildi ya...

*

Bütün bunların arkasında yatan sebeplerin başında...
Deniz Baykal ve MHP’lilerin kasetleri çıktığında toplum olarak sergilediğimiz davranışlar geliyor.
Hepimiz ama hepimiz o kasetlerin etkili olmasına hizmet ettik.
Aşağılık kaset farelerinin amaçlarına ulaşmasına elbirliğiyle katkı sunduk.

*

Bir şey daha var:
O kasetler piyasaya sürüldükten sonra...
Başbakan Erdoğan seçim meydanlarında...
“Bunların kasetleri çıktı... Şimdi özel hayat diyorlar... Eşiyle mi bir şey oluyor da özel oluyor... Ne özeli! Bu genel, genel! Bu genel ahlaksızlıktır... Beline sahip çıkacaksın” diye haykırmasının da bu işte payı var.

*

Başkalarının özel alanlarına kaset dayayan aşağılık farelerin cesaretlendirilmesinde...
İşte bunlar rol oynadı.
Masum değiliz yani hiçbirimiz.

Haberin Devamı

Kararı millet verirmiş

YOLSUZLUK operasyonu yapılıyor.
Hükümet kanadı haykırıyor:
“Kararı millet verir.”

*

Kararı millet verecekse...
Yani...
Çalıp çırpma, soyup soğana çevirme, hortumlama, rüşvet alıp verme türü vahim iddiaları yargı soruşturamayacaksa...
O zaman yargıyı toptan feshedin!
Seçmeni Amerikan mahkemelerindeki “büyük jüri” olarak konumlandırın, seçimi kazanırsanız aklanmış olun, kazanamazsanız suçlu ilan edilin.
Bu mudur yani?

Zaytung’dan en sıkı beş haber

BİR: Hırsızlık için girdiği evde suçüstü yakalanan KU (19), operasyonun zamanlamasına dikkat çekti. Genç zanlı, “Gidelim bizim mahallede herkese tek tek soralım. Suçlu muyum, suçsuz muyum milletimiz karar versin” dedi.
İKİ: Hükümet Sözcüsü: “İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevine Hanefi Avcı’yı getiriyoruz. Hadi bakalım.”
ÜÇ: Konuyu başörtüsüne bağlama çalışmalarında sona yaklaşıldı.
DÖRT: İsrail Dışişleri Bakanlığı: “Halk Bankası’nın inanılmaz yükselişi karşısında ayakkabı kutularına dolarları doldurup genel müdürün evine saklamaktan başka çaremiz yoktu.”
BEŞ: AK Parti Basın Merkezi: “Konuyu Mısır’daki darbeye, tek parti dönemi CHP’sine ya da Suriye’ye bağlayabilecek arkadaşların acilen tarafımızla iletişime geçmeleri...”

Haberin Devamı

Söylemeden geçemedim

AYAKKABI kutusu diye bir şey var ya... Bunun ne olduğunu ancak orta sınıflar bilebilir... Düşünün: Ayakkabısını ancak pazardan alabilen halkımızın yoksul kesimleri, “ayakkabı kutusu”nun ne olduğunu bilmez bile...
Melih Gökçek Ankara’da Ethem’in öldürüldüğü günün hemen ardından “Değerli Türk polisi! Ankara sizinle gurur duyuyor” diye bir pankart asmıştı. Aynı Melih Gökçek, aynı pankartı bugün de asabilir mi?
Doğu Perinçek’in Ergenekon davasında yaptığı savunmayı baştan sona okuyun... Bugün iktidar çevresindekilerin “Yolsuzluk Operasyonu” bağlamında söylediklerine öyle benziyor ki söyledikleri...
Dün “Camide içki içtiler, işte bira kutusu” dendiğinde milim kuşku duymayanlar, bugün “Para sayma makinesini oraya polis koymuş olabilir” diye kuşku belirtiyorlar... Keşke aynı kuşkuyu “cami ve bira” olayında da duyabilselerdi.

Yazarın Tüm Yazıları