Öğretmen...

OECD ülkelerinde öğretmenlerin yüzde yetmişi lisansüstü eğitim yapmış, master veya doktora. Bu oran Türkiye’de yüzde beş!

Haberin Devamı

Eğitim tablomuzun çok önemli verilerinden biridir bu.
Prof. Mustafa Özcan’ın, Türkiye ve Amerika’da edindiği eğitim tecrübelerinden yola çıkarak geliştirdiği “Okulda Üniversite” adlı modelin sunuş toplantısındayız. Model, öğretmen eğitimini öngörüyor.
TÜSİAD tarafından yayınlandı, sunuş toplantısını TÜSİAD düzenledi.
Sorunun temelinde “çağ değişimi” kavramı var. Bütün konuşmacıların vurgusu şu: Sanayi çağı geride kaldı, bilgi ve küresel rekabet çağındayız, halbuki eğitim sistemleri sanayi çağından kalma...

21. YÜZYIL BECERİLERİ

Mustafa Özcan, 1968’de yoksul bir Anadolu köyünde öğretmen olarak eğitim hayatına girdi. “İki odalı bir dam, küçük oda lojman, büyük oda sınıf...” Sonra Amerika’da doktora ve profesörlük! Dinleyiciler sordu; motivasyonunuz neydi?
Cevabı: “Vatanseverlik, Türkiye sevgisi… Bu idealizmle yola çıktım, bunun için buradayım. Türkiye eğitimde en başarılı ülkeler arasına girsin istiyorum!”
Bahçeşehir Üniversitesi’nde akademik danışmanlık da yapan Prof. Özcan, çağımızda eğitimin “bilgi aktarma”dan ibaret olmadığını söyledi, adeta sihirli üç kavramı vurguladı: Okul, öğrenciye “bilgi, beceri ve erdem” kazandırmalıdır.
Bilgi ve erdem klasiktir fakat “beceri”den maksat ne?
Amerika’da yapılan araştırmalara göre, “21. yüzyıl becerileri” olarak gençlerde şu özellikler aranıyor: Eleştirel düşünme, dijital teknoloji kullanımı, bilgi yönetimi, ekip çalışması, yaratıcılık, küresel farkındalık, sorun çözme gibi beceriler.
Artık öğretmen de bilginin yanında, bu becerileri kazandıran kişi olmalı, değil mi?

Haberin Devamı

OKULDA ÜNİVERSİTE

Tamam, öğretmenler master, doktora yapsın, daha bilgili olsun, ama hani bilgi tek başına yetmezdi?
Özcan’ın modelinde eğitim fakültelerinin profesörleri beş yılda bir, kısa süreli öğretmenlik yapıyor; yeni nesillerden ve eğitim sürecinden kopmamaları için.
Dahası, eğitim fakültesi öğrencileri, belli bir formasyondan sonra ve özellikle master yaparken, “yardımcı öğretmen” olarak okullarda çalışıyorlar.
Amaç, fakültede edinilen “akademik bilgi”nin okullarda yardımcı öğretmenlik yaparak “eğitim becerisi”ne dönüşmesi.
Özcan, Türkiye’de atanma bekleyen öğretmen adaylarının “yardımcı öğretmen” olarak atanabileceklerini söyledi.
Yardımcı öğretmen böylece beceri eğitimi yapmış olacak, öğrencilerle ilgilenecek, yazacağı raporlar sınav kâğıdı gibi değerlendirilecek... Aynı zamanda master için çalışacak.
Özcan’ın TÜSİAD tarafından basılı raporu, ansiklopedik boy 150 sayfa, benim burada yazdığım özetin özetinden daha az!

ÖĞRETMEN SINAVLARI


Özcan her üniversitede eğitim fakültelerinin bulunmasından şikâyetçi, sadece yüksek lisans yaptıran üniversitelerde bulunmasını savunuyor.
Türkiye’de uygulanmakta olan “fakülteyi bitir, pedagojik formasyonun da varsa, atanmak için sıraya gir” sisteminin çok eskidiğini anlatan Özcan, bazı ülkelerden örnekler verdi: Finlandiya’da “öğretmenliğe kabul” sınavında adayın “mükemmel insan ilişkileri becerisi”ne sahip olup olmadığına bakılıyor. Singapur’da öğretmen adayları atanabilmek için bir de “okul dışı meziyetler” sınavından geçiyor. Hollanda’da master şart olduğu gibi “yardımcı öğretmenlik” dönemindeki “becerisi” belirleyici oluyor.
Ve, “tabii ona göre ücret ve itibar” diyor Mustafa Özcan.
Sonuçta, ona göre milli gelir. En gelişmiş ülkeler, “21. yüzyıl becerileri”ne sahip işgücü ile kazanıyorlar o seviyeyi.

Yazarın Tüm Yazıları