Stres kimyasal banyodur

Gün boyu karşılaştığımız olaylar, farkında olsak da olmasak da ruhumuzu derinden etkiliyor.

Haberin Devamı

Bu değişimlere ayak uyduramadığımız zaman önce beynimiz, sonra da bedenimiz yoğun kimyasal banyolar yapmaya, gelgitler ve kararsızlıklar içinde çırpınmaya başlıyor. Yani “kimyamız bozuluyor”!

O, hayatımızda her zaman vardı. O, her zaman önemliydi. O, yönetilmesi en güç sorundu. Ben o sorunun bugünlerde biraz daha önemli hale geldiğini düşünüyorum.
Gergin, kavgacı bir toplum olmamız, anlamsız kavgalara girmemiz, birbirimizi sebepsiz kırıp üzmemiz, artan aile içi kavgalar, işyerlerindeki huzursuzluklar, trafikteki kornalar, küfürler, bağırış çağırışlar ve daha pek çok sorunumuz gittikçe artan o sorunla; stres yoğunluğumuzdaki artışla ilişkilidir.
Dozunda ve küçük küçük yutulduğunda sağlığımız için faydalı olabilen stres hapları, eğer çok sık alınır ve dozu büyütülürse tehlikeli bir zehir haline dönüşebiliyor.
Örneğin en etkin stressavarlardan biri olarak bilinen düzenli egzersizler, ılımlı ve keyifli işler olmaktan çıkarılıp da spor salonlarında vücutla yarış haline getirilirse en etkin stres tetikleyicisi olabiliyor.
İşin kötüsü, biri için iyi, güzel, faydalı olabilen bir stres diğeri için uyku kaçırıcı, çarpıntı yapıcı, sinir bozucu bir soruna dönüşebiliyor.
Kısacası, sık sık tekrarladığımız “stresten kaçmak”, “stresi yönetmek”, “strese karşı sünger değil, teflon gibi olmak” gibi stres stratejileri öyle zannedildiği kadar kolay becerilebilecek işler değil.
Uzmanların “dövüş ya da kaç tepkisi” adını verdikleri bu süreçten çoğumuz ne dövüşerek ne de kaçarak kurtuluyor, ne de onu yönetebiliyoruz. Neticede pek çok hastalık ve sağlık sorunuyla karşı karşıya kalıyoruz.
Herkesin birbirini “öteki” görmeye başladığı, kendisine, ailesine, aidiyetlerine yönelik yoğun endişeler yaşadığı, dahası ülkesinin geleceğine yönelik korkular taşıdığı bu dönemde stres konusunu yeniden gündeme getirmekte fayda var. Bugün size kısa bir stres yolculuğu yaptıracağım ve umarım bu yolculuk sizi daha çok strese sokmaz...

Haberin Devamı

BU BANYO HER ZAMAN RAHATLATMIYOR!

Gün boyu karşılaştığımız olaylar, gelişmeler farkında olsak da olmasak da ruhumuzu derinden etkiliyor. Özellikle bu değişimlere ayak uyduramadığımız zaman önce beynimiz, sonra da bedenimiz yoğun kimyasal banyolar yapmaya, gelgitler ve kararsızlıklar içinde çırpınmaya başlıyor. Yani kimyamız bozuluyor!
Hele bir de çalışan biriyseniz, şehirde yaşıyorsanız, evli ve çoluk çocuk sahibiyseniz, hırslı, gergin veya ataksanız, bu tür kimyasal banyolar sizi yakabiliyor.
Belki hasta olmuyorsunuz ama oranızda buranızda patlayan pek çok sorun (uyku kaçmaları, kaşıntılar, mide krampları, gaz sancıları, çarpıntılar, el ayak uyuşmaları, kazan gibi bir kafa) hayat kalitenizi bir hayli azaltıyor.

BUNLARA DİKKAT EDİN


Kısaca “stres belirtileri” olarak tanımladığımız bu işaretleri bilirseniz eğer, ne zaman daha çok strese girdiğinizi daha kolay fark edersiniz.
Bir başka deyişle aşağıdaki işaretlerin stresle ilişkili olduğunu bilirseniz, stres sarmalına girdiğinizi daha kolay fark edersiniz.
Daha da önemlisi bu belirtiler -biri veya birkaçı, hatta tamamı- sık sık baş gösteriyorsa hekiminizle görüşmenizde bile fayda var derim.
Dikkat edilmesi gereken stres belirtilerinin başlıcaları şunlar:
Sırt ağrısı, baş ağrısı, kulak çınlaması, baş dönmesi, çarpıntı, avuç içlerinde terleme, boyun ve yüzde sıcak basmaları, terlemeler, kas spazmları, mide ağrısı, hazımsızlık, iştahsızlık, gaz, şişkinlik, uyku sorunları, yorgunluk, cinsel performansta bozulma, el titremeleri, ağız kanamaları, saç dökülmeleri, kaşıntılar, cilt döküntüleri... Stresi dozunda bir hayat en güzel hayattır.

Haberin Devamı

BENİM ÖNERİM

GEVŞEME DENEYİMİ

Beden-ruh ilişkisinin önemini en iyi kavrayanlardan biri olan Harvard’lı ünlü hekim Dr. Benson’a göre, modern hayatın getirdiği stres, “dövüş ya da kaç” tepkisine yol açtığında beklenmedik sorunlara yol açabiliyor.
Bunu önlemek için de yapılacak en akılcı şey “gevşeme terapisini kullanmak” olmalı.
Gevşeme terapisi için önce bir söz, bir dua ya da bir imge seçmelisiniz.
Sessiz bir yer bulup rahat bir şekilde sakince oturmalı, gözlerinizi kapatıp nefesinize odaklanmalı ve tüm kaslarınızın olabildiğince gevşemesine izin vermelisiniz.
Yavaş ve doğal biçimde nefes alıp vermeli, nefesiniz üzerindeki dikkatinizi sürdürmeli ve hissetmeli, her nefes verişinizde odaklandığınız unsuru -duanızı, sözünüzü, cümlenizi- tekrarlamalısınız.
Bunları yaparken de olabildiğince basit bir tutum takınmalı, doğru yolda olup olmadığınızı düşünmemeli, ölçüp biçmemeli, aklınız başka şeylere takıldığındaysa hemen başa dönüp süreci tekrarlamalı, devam ettirmelisiniz.
Bu işlemi ortalama 15-20 dakika yapmanız ve günde 1-2 kere uygulamanız halinde alacağınız sonuç beklediğinizden çok daha mükemmel olacaktır.”
Benim de çok iyi sonuçlar aldığım bu tekniği stres yönetiminde zorlanan herkese öneriyorum.

Yazarın Tüm Yazıları