Yatağımdaki matmazel mi, madam mı

BİR damla Chanel 5’le çırılçıplak yatağa girmeye hazırlanırken telefonum çaldı.

Haberin Devamı

Arayan bir kadındı ve bana “Chanel 5, Marilyn Monroe döneminde kaldı. Bugünün kadını artık Mademoiselle Coco’ya geçti” dedi.
Biliyorum...
Daha genç ve daha oryantal bir fragrance...
Onu giyinip yatağa girenin kim olduğunu da biliyorum.
Keira Knightley...
Demek istiyorsunuz ki, bir madamla mı yoksa matmazelle mi yatağa gireceksin?
Biraz sabır, iyi günümdeyim, onu da sansürsüz biçimde anlatacağım.
Ama sırada önce iki başka müthiş kadın var.
Bunun için bir akşam öncesine dönüyorum.

ÇARŞAMBA SAAT 19.00
Salona giriyorum ve kesin siz birincisiniz diyorum

Yatağımdaki matmazel mi, madam mı

YILLARCA adını duyduğum, hakkında birçok şey okuduğum Victoria and Albert Museum’a ilk defa giriyorum.
Yanımda iki müthiş Türk kadını var.
Ayşe ve Ece Ege...
Dice Kayek markasını yaratıp onu bir dünya ismi haline getiren iki genç kadın...
Birazdan özellikle İslami sanatın bir tür Oscar’ı sayılan Jameel Ödüllerini kimlerin kazandığı belli olacak.
Yarışmaya katılan yüzlerce sanat eseri arasından 10’u finale kalmış.
Bu yılın bir özelliği var.
Ödüllerin tarihinde ilk defa moda alanından bir tasarım finale kalmış.
Jüri müzede toplantı halinde...
Finale kalan 10 eser orada sergileniyor.
Salona girer girmez, tam karşıda sol köşeye yerleştirilmiş üç tasarım pırıl pırıl parlıyor.
Ece ve Ayşe’ye, “Kesin siz kazandınız” diyorum.
Osmanlı’dan ve İstanbul’dan esinlenmiş üç parça tasarım öylesine parlak bir aurayla ışıldıyor ki, sergiyi gezen her insanın başka bir şey düşünmesi mümkün değil.
Onun yanında genç bir Suudi sanatçının çok özgün hat eserleri var.
Özellikle, bir EKG grafiğinin hat şekline getirilmiş hali müthiş bir bienal eseri gibi duruyor.

Haberin Devamı

SAAT 20.00
Kadın meslektaşımı fena atlatıyorum

JÜRİ başkanı, birinciyi açıklamak üzere, Rönesans heykellerinin önüne konan kürsüye geliyor.
Jameel ödülleri Suudi Arabistan’ın en tanınmış ailelerinden biri tarafından, her 2 yılda bir, İslami sanattan esinlenmiş eserlere veriliyor.
Ödülün miktarı 25 bin pound.
Jüri başkanı açıklıyor.
Dice Kayek’in üç tasarımı 2103 Jameel Ödülü’nü kazanıyor.
Ayşe ile Ece’ye bakıyorum.
İkisi de ellerini ağızlarına götürmüşler... Gözleri mutluluktan ve şaşkınlıktan iyice açılmış.
Kürsüye geldikleri an, fotoğraflarını çekip Instagram’a yüklüyorum.
Bir gazeteci için ötekini atlatmak, hiçbir zaman vazgeçemeyeceğimiz bir keyif.
Sabah gazetesinden Şelale Kadak benden 3 dakika sonra girebiliyor...
Üzülme Şelale...
Bugün ben, bir dahaki sefere sen.
Üstelik senin ismin benimkinden çok daha güzel...

Haberin Devamı

SAAT 20.30
Salonda McQueen’in hayaleti dolaşıyor

GENÇ Türk kadınının böylesine prestijli bir ödülü kazanması hepimizi sevindiriyor.
Salona bakıyorum, İngiliz davetliler de sonuçtan memnun.
Kenara çekilip ödülü kazanan “İstanbul Contrast” albümünü inceliyorum.
Olağanüstü bir tasarım.
Her sayfada, İstanbul’dan bir ayrıntı fotoğraf ve onun karşısında o ayrıntıdan esinlenerek tasarımlanmış harikulade bir elbise...
Elbise değil, bir sanat eseri.
Dolmabahçe, arkasından Ayasofya. arkasından Topkapı’nın kubbeleri...
Birden 4 yıl önce kaybettiğimiz ünlü İngiliz tasarımcı Alexander McQuenn’i hatırlıyorum.
Ruhu o salonda dolaşıyor.
Eminim yaşasaydı, o akşam orada olurdu.
Ece ve Ayşe, bu tasarımları ile McQueen’in açtığı yola giriyorlar.
Yani Fashion’ın sanatla buluştuğu o harikulade meydana..
Alexander McQueen’in geçen yıl New York Metropolitan Müzesi’nde açılan sergisini 550 bin kişi gezdi ve sosyologlar bile bunu anlayamadı.
Şu an dünyanın en çok sözü edilen sanatçısı Damien Hirst’ün rekor kırdı denilen sergisini 475 bin kişinin ziyaret ettiğini düşünürseniz, açılan yeni yolun ne olduğunu daha iyi anlarsınız.
İddia ediyorum. İstanbul Contrast albümü, McQueen’in Metropolitan albümü kadar başarılı.

Haberin Devamı

ERTESİ AKŞAM SAAT 19.00
Yatağımdaki matmazel mi, madam mıÖdül kazanan gömleğim ile Art Club’a giriyorum

ERTESİ akşam Londra’nın ünlü Art Club’ının kapısından girerken, herkesin gözünün üzerime olduğu hissine kapılıyorum.
Ancak biraz sonra bunun sadece bir his olduğunu anlayınca, ceketimin önünü açıp gömleğimi herkese anlatıyorum.
Gömlek bu akşamki yemek için Ece ve Ayşe tarafından özel olarak dikildi.
Birincilik kazanan üç eserden, Topkapı kubbelerinden esinlenerek hazırlanan elbisenin aynı desenleri var.
Gömleğin bir tarafı yatay, öteki tarafı ise dikey plilerle dolu.
Bir Bienal Enstalasyonu olarak ancak ayrıcalıklı insanlara açık kulübün ikinci katına çıkıyorum.
İstanbul Contrast sergisini hazırlayan İstanbul74’ün vereceği yemeğe katılacağız.
Harika bir salon hazırlanmış.
Ödül kazanan tasarımcıların yemeğe davetli olduğu her halinden belli.

Haberin Devamı

SAAT 20.00
Elif Şafak’ın göz makyajı ve harika konuşması

70 kişilik davetli arasında sanat ve fashion dünyasının ünlü kişileri var.
Mesela benim yanımda son yılların en başarılı dergilerinden Wallpaper’ın genel yayın yönetmeni Tony Chambers ile İngiliz Elle dergisinin features yönetmeni Rebecca Lowthorpe ile son zamanların yükselen bağımsız fashion dergisi AnOther’ın yönetmeni var.
Karşımda ise bugün İngiltere’nin en yaratıcı tasarımcılarından biri sayılan Hüseyin Çağlayan oturuyor.
Çağlayan, Arte kanalının hazırladığı 3 bölümlük “Fashion” dizisine giren tek Türk asıllı modacı. Orada modanın devleri arasında ona özel bir yer ayrılmıştı.
Yemeğin açılışında Elif Şafak olağanüstü bir konuşma yapıyor ve salondan uzun ve coşkulu bir alkış alıyor.
Elif Şafak’ın çok sade siyah pantolon ve bluzu ile özellikle göz makyajını çok sevdim.
Bir de İstanbul Contrast albümüne yazdığı önsözde, İstanbul’u bir matruşkaya benzetmesini.
“Şehrin içinden bir şehir çıkar” diyor.
Geceyi, Art Club’ın en üst katında tamamlıyoruz.
İki genç Türk kadının büyük başarısı Londra gecemizi iyice keyiflendiriyor.

Haberin Devamı

SAAT 01.30
Bakın sonunda yatağa hangi kadınla girdim

YÜRÜYEREK kaldığım otele dönüyorum.
Burası bir zamanlar Lord Byron’ın eviymiş.
Bu da biraz sonraki yatak heyecanımı iyice arttırıyor.
Binanın duvarlarını okşayarak odama çıkıyorum.
Güzel bir duş... Son kadeh Pinot Noir..
Ve artık geceyi tamamlamak için hazırım.
Karşımda iki kadın var...
Biri madam... Chanel 5 kadını... Olağanüstü Marilyn Monroe.
Öteki matmazel... Keira Knightley... Yani yaşça daha genç olanı..
Bir yudum daha Pinot Noir... Kararımı veriyorum.
Ve madamı alıp yatağa giriyorum...
Ben bir roman kahramanıyım...
Sadece kahramanlarımla yatağa girerim...

Yazarın Tüm Yazıları