Paylaş
Asabi, kindar ve agresif değil.
Kimsenin kapısında intikam kuyruğuna girmiyor.
O içerideyken dışarıda halimlik, selimlik ve mülayimlik satanlar ise ateş parçası...
Biri, aynen şunu yazdı:
“Kalkmış ‘devletin mahremiyeti’ diyor...
Cemaate kurduğu tuzağın belgesi ortaya çıkınca, Başbakan’ın aklına ‘mahremiyet’ geliverdi...
Hangi mahremiyet?...
Bence hesap verme zamanı çok yakın...
Bu kadar şantaj, komplo, tuzak...
İşkence, acı, can, kan...
Yerde kalmayacak...”
Bu daha, elinden nakış işler gibi çiçek böcek yazmak da gelen, karıncayı incitmez, melek gibi olanlarından.
Öç almak için yanıp tutuşan diğer ‘hümanistler’i siz düşünün...
* * *
Halim ve selim ile bizim mülayimin değişimini, ben de tebessümle izliyorum.
Medya muhitlerinden tanırsınız onları.
Eskiden muktedir sınıfındandılar. Yeni iktidar sahipleri gelince mağdur edilmemek için anti-rövanşist postuna büründüler.
‘Aman, eskiye kin olmasın’ dediler.
‘Aman, aramıza garez girmesin...’
Başbakan’ın, Necip Fazıl’dan alıntıladığı ‘Kininin davacısı bir gençlik istiyorum’ lafına o yüzden çok kızdılar.
‘Kindar nesil’ kalıbına sokup abandılar buna.
Ancak ne olduysa son 6 ayda oldu... Halim, selim ve mülayimlerin üçü birden kindar olup çıktı.
Kalemlerini kılıç şakırdatır gibi şakırdatmaya başladılar.
* * *
Mustafa Balbay’ın tahliyesiyle ‘Hava dönüyor’ dediler galiba.
Mustafa Balbay’ın havası başka oysa.
‘Medrese-i Yusufiye’den mezun olduğuna, zindan mektebinden dersini aldığına dair şeyler söylüyor. Öfke ve nefret saçmıyor etrafa.
Vicdan kürsüleri kurup rövanşizmin ne habis bir iblis olduğunu vaaz edenlerse ondan daha kızgın, daha öfkeli, daha saldırgan.
Gücü kötüye kullanmanın vebalinden bahsediyorlardı.
İntikamın kötülüklerine, rövanşizmin şeytani cazibesine karşı yeni muktedirleri uyarıp duruyorlardı.
Daha AK Parti’nin devri bile geçmeden kapısında kuyruğa girdiler, intikam kuyruğuna...
Devr-i sabık yaratmak için kolları sıvıyorlar...
Biraz erken değil mi, bu ne acele?
En acıklısı da, bu kuyruğun kendi kapılarına hiç uğramayacağını zanneden ehl-i cemaatin durumu.
İntikam alayı kurulacak da semtlerine uğramayacak, öyle mi!
* * *
Ergenekon davalarının başında müsekkin gibi yatıştırıcıydı bizim halim, selim ve mülayimgiller.
Şimdi bir ima dolaşıyor yazılarında, üstü örtülü bir tehdit, alttan alta bir ‘Şerrimizden sakının’ bağırtısı...
Rövanşizme sövmeleri, taktik icabıymış meğer.
O halim, selim ve mülayimler gitti, ‘kininin davacısı’ birer intikam askeri geldi...
Bir de devir değişse ne insancıllıklar sergileyecekler!
Paylaş