Anarsist ve seksi!

İKİ kadın bir araya geldiğinde neler konuşursa, hepsini konuştuk.

Haberin Devamı

Yeni vizyona giren, “Bu işte bir yalnızlık var” filmi bahaneydi yani. Aşk, hayat, erkekler, çocuk, baba, hastalık, korkular ve o korkuları nasıl aştığımız... Özgü Namal özel bir kadın. Gerçekten kendine “özgü”. Onu tanıdığıma çok sevindim. Cumartesi başlayan röportaj bugün de devam ediyor...

Aşk ne ifade ediyor sana?
-Aşk bir ayna. İnsanı besliyor, çok iyi geliyor...

Kolay âşık olur musun peki?
-Tabii ki hayır. Kendimi kolay teslim edemiyorum. Bütün bu bilmişliğimin ve mesafemin ardında, camdan bir kalp var. O kırılır diye korkuyorum.

En uzun ilişkin ne kadar sürdü?
-7 yıl. Tipik bir Oğlak’ım ben, ilişkiye giriyorum ve çıkamıyorum. En uzun ilişkim Oktay’dı (Kaynarca). Sonra 3 yıl Başar’la birlikte olduk...

Anarsist ve seksiPeki biyolojik saat?
-O işte hiç susmuyor! İçimde, “Çocuk yap, çocuk yap!” diyen bir ses var. Bu da, biraz kafa karıştıran bir durum. Bir taraftan özgür olmak istiyorum, bir taraftan da anne olmak. 40’ıma kadar yapmak istediğim şeylerden biri de bu. Ben, hayatta her şeyi yaşadım. Gezdim, tozdum, dünyayı gördüm. Yapmadığım, pişman olduğum, “keşke” dediğim gerçekten hiçbir şey yok. Tamamım...

Peki şimdi âşık mısın?
-Evet. Yine âşığım. Seviyorum âşık olmayı. Ama adı bende saklı. Ünlü biri değil. Bekâr kadın olmak da zor bu ülkede. Yanına aldığın herkes sevgili! Öyle zannediyorlar yani. Bütün şöhretli kadınların problemi bu. O yüzden de pek dışarı çıkmıyorum. Çünkü benim erkek arkadaşlarım, kadın arkadaşlarımdan çok. Erkek muhabbeti yapmayı severim, maskülen bir tarafım vardır, rakı içelim, Galatasaray’ı konuşalım. Ama gel de bunu anlat, arkadaşlarımla bile sevgili yazıyorlar beni...

Bu maskülen tarafını neye borçlusun...
-Babamla çok fazla vakit geçirmiş olmama! 6 yaşında omzunda Galatasaray maçlarına giderdim. İlk rakımı da onunla içtim.

Haberin Devamı

ÖPÜŞÜRÜM DE, SEVİŞİRİM DE

Oynadığın her role inandırabiliyorsun bizi. Çünkü sahici oynuyorsun. Nasıl beceriyorsun?
-Eğer gerçekten böyleyse, bu, kendime yakın olduğumdandır! İnsan kendini olduğu gibi kabul edemiyorsa, “Ulan bu huyum da ne boktan!” diyemiyorsa, kendi olamıyor. Kendi olamayan, bir başkası da olamıyor. Benim, hikâyeye inanmam gerekiyor. İnandıysam tamamdır. Her şeyi yaparım. Yıllardır filmlerimde öpüşmüşümdür. Sevişme sahnelerim de var...

Türkan Şoray kuralların yok yani.
-Yok canım, rol ne gerektiriyorsa yaparım!

İlginç bir şekilde, hiçbir rol senin üzerinden akmıyor, avam durmuyor. Bu nasıl oluyor?
-Kendime, yaptığım işe dürüst olmak, doğru durmak, net olmak... Budur. Bunun için uğraşıyorum, hep daha iyi bir insan olabilmek için...

Haberin Devamı

HEM ROCK’N ROLL’UM HEM DOMESTİĞİM

Evcimen misin?
-Evet, işimi yaparım ama sonra yok olurum. Bazen, “Akşam parti var, hadi gel!” diyorlar. “Aman eksik olsun, tek istediğim tavuk suyuna çorba!” diyorum. İşimizi bitirelim, eve gidelim ve yılbaşı ağacı kuralım havasındayım ben...

Meşhurluğun el kitabı”nda yazar mı bunlar!
-Kim takar meşhurluğun el kitabını! Ben, yılbaşı ağacı kurmayı ve bayramları seviyorum. Yemek yapayım, kahve tutayım. Domestik bir tarafım var, n’apim? Hem rock’n roll’um hem domestiğim!

Nerede yaşıyorsun
?
-Aşiyan’da. Tek başıma. Bu işte bir yalnızlık var yani! Yalnızlığımı seviyorum. Sağım orman, önüm deniz, arkam dağ. Doğanın ortasında, enerjisi yüksek, feng shui’ye göre döşenmiş bir ev. Yerler ahşap, kapılar gıcırdıyor. Altyapısı sakat, suyu tıkanır, musluğu tıkanır. Ama ben âşığım. Eski bir şöminesi var, ölüyorum ona. Neoklasik mobilyalar. Evim börek koksun, kek koksun, kısır da yapalım falan. Böyle bir kadınım ben...

Ailen...
-İstanbul’da değiller, Bodrum’a taşındılar. Babam biraz rahatsız, o yüzden gittiler...

Hayrola! Ne rahatsızlığı
var?
-Akciğer kanseri. Babam klasik tedaviyi reddetti. Hiçbir ilaç almıyor. Tamamen holistik tıp ve ruhani şeylerle yaşam mücadelesi veriyor. Müthiş bir adamdır, rol modellerimden biri...

Haberin Devamı

HER ŞEY ENERJİ!

35 yaş dönüm noktasıdır ya, nasıl hissediyorsun? “Yaşlanıyorum” gibi saçma triplere giriyor musun?
-Hayır, asla! Özellikle son bir yıldır babamın geçirdiği rahatsızlıktan dolayı holistik tıpla uğraştık. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını, bize her şeyin yalan yanlış öğretildiğini fark ettim. Her şey enerji aslında. İnanmazsan hiçbir şey olmuyor. İnanmazsan hasta da değilsin, inanmazsan kilolu da değilsin, inanmazsan yaşlı da değilsin, hiçbir şey değilsin. Tamamen inançla ilgili. Belki doktorlar kızacak ama ben “bağışıklık sistemi” diye bir şeyin bile olmadığına inanıyorum. Bence hastalıklar da yok. Cevabını bulamadığımız her şeye bir isim uyduruyoruz. Birine bağışıklık sistemi diyoruz, ötekine kanser...

Baban da bu yüzden mi klasik tedaviyi reddediyor...
-Evet. Sağduyusuna ve hislerine güveniyor. “Beni iyi etmeyecek o ameliyat!” dedi ve olmayı reddetti. Kemoterapi olmuş hastaları gördü. “Onlar gibi de olmak istemiyorum!” dedi. O da yaşadığı şeyle mücadele ediyor ama kendi bildiği ve inandığı şekilde. Öğretilmiş kurallar, dogmalar onu ilgilendirmiyor...

“Anarşist” yanın babana mı çekmiş?
-Kesinlikle!

Babanın hastalığı ne kadar etkiledi seni? Baban belli ki çok önemli bir figür senin için...
-Onu kaybedebilme düşüncesi bile beni çok sarsıyor. Gözümün önünde bu kadar mücadele ediyor olması, hayata tutunmaya çalışması. Ama babam çok güçlüdür, bence başaracak!

Haberin Devamı

ÇOK UZUN ZAMANDIR ÜNLÜYDÜM... BUNDAN SONRA OLMASAM N’OLUR??

“Oyunculuğa devam etmezsem, ünüm yavaş yavaş azalır” diye korkuların var mı?
-Daha neler! Çok uzun zamandır ünlüyüm ben. Bundan sonra olmasam n’olur? Hayatımın devamını ünsüz tamamlarım!

Bu yaştan sonra, bildiğimiz Özgü’nün üzerini çizip, ortalığa yeni bir kadın olarak çıkmak istiyorsun yani...
-Muhtemelen öyle olacak. Ama hayatımın hiçbir döneminde kendimi bu kadar iyi ve güçlü hissetmedim...

BEKÂR ANNE OLABİLİRİM

Evlilik...
-Evlilik kurumuna da takığım. Eskidiğine, yenilenmesi gerektiğine inanıyorum. Bir önceki jenerasyondan bize miras. Tamam güzeli çok güzel. Ama bu biraz da şans işi. Hayatımın sonuna kadar kendimi adayabileceğim, çok sevebileceğim birini tabii ki bulduğum zaman bir dakika bile düşünmem. Fakat evli değilim diye anne olmayı da ertelemem...

Bekâr anne olabilirsin yani...
-Olabilirim. Ailem de bu konuda tamam. Anneme, “Sperm bankasından sperm alsam ya da evlat edinsem” dedim, “Özgücüm, yeter ki sen evlat sahibi ol, biz de yardımcı oluruz” dedi. Oralar da tamam yani.

Haberin Devamı

AYIP, GÜNAH YOK BENDE!

Sosyal kodlarda, “Arkadaşının sevgilisiyle yatmayacaksın”, “Sevgilinin arkadaşıyla yatmayacaksın”, “Askerdeki sevgilini aldatmayacaksın” gibi şeyler var. Senin düşüncen nedir?
-Benim etik anlayışım farklı. Takılmıyorum oralara. Hayatta her şey olur. Hayat, bildiği gibi gelir, sana bir tane çarpar, içinden geçer ve gider. Şeffafsan, yırttın. Değilsen yandın. Direnç gösterip, “Öyle olmaz, böyle olacak” deyip egosantrik durumlara girdiğinde ayvayı yiyorsun! Hayatın önünde eğilip teslim olmak, en kıymetlisi. Yoksa canına okuyor. Benim etik anlayışım, toplumsal normlar gibi değil. Ayıp, günah yok bende. Yaş ilerledikçe iyice kalktı. Her şey olabilir. Kalp bu. Kalbin enerjisi, beynin enerjisinin beş bin katıymış. Allah aşkına, seninle benim aramda “kalpsel” bir şey varsa, kim buna engel olabilir? Bazen bir kadından da hoşlanırsın, çünkü “ruhtan” hoşlanırsın. Ruhani bir şey bu. Kimse bana maval okumasın. Beden geçici, madde geçici. Ruhum seninle bütünleşirse, ne etiği Allah aşkına! Bunu sıkıştırdığın zaman yaratıcı enerji içe dönüyor, alkol bağımlısı, uyuşturucu bağımlısı, seks bağımlısı oluyorsun. Serbest bırakmadığın için...

Fotoğraflarda acayip dişi bir kadın var...
-Çünkü 35, hakikaten kadınlığıma, dişiliğime ve ruhuma çok iyi geldi. Kendimi daha çok seviyorum şimdi. Korkularım, tedirginliklerim bitti. E bu da bakışlarıma yansıyor galiba...

Yazarın Tüm Yazıları