Paylaş
Küçük, ahşap bir sehpa ve üzerine özenle yerleştirilmiş eski moda bir televizyon.
Televizyonun üzerine dantelden yapılma bir süs örtüsü örtülmüş.
Annelerimizin bir türlü vazgeçemediği bir meraktır televizyonların üstüne
dantelli örtü örtmek.
Televizyonun hemen yanında sıradan ve ucuz
bir dolap var.
Bir de karşılıklı iki kanepe...
O kadar.
*
Bu mütevazı odada...
Karşılıklı kanepelerde oturan adam ve kadına bakıyorum:
Kadın tam bir Anadolu kadını... Başındaki örtüsü, giyim tarzı, sabrını yansıtan ifadesi, sevecenliğiyle tam bir Anadolu kadını... Benim annemden farksız.
Adam da tam bir Anadolu insanı... Mütevekkil, iddiasız, ceketinin içine giydiği o süveterin yansıttığı gibi temkinli...
Benim babamdan farksız.
*
Kim bunlar?
Mustafa Balbay’ın anne ve babası...
Balbay’ın annesi diyor ki:
“Yeter ki çıksın, ben ona haşhaşlı böreklerden yapacağım.”
Aynı benim annem.
Hiç farkı yok.
*
Bu fotoğraf karesinden yola çıkarak büyük sözler etmek istemiyorum.
Her şeyi altüst edecek teoriler kurmak da istemiyorum.
Bu zamana kadar siyaset bilimi adına ortaya konan “merkez/çeper ikilemi”ni gündeme getirip “neresi merkez, neresi çeper” gibi sorular sormak da istemiyorum.
Sadece şunu söylemek istiyorum:
-“Elitist” deyip
geçiyoruz ya...
-“Seçkinci” diye burun kıvırıyoruz ya...
-“Bunların alayı kolejlerde okumuş, bir elleri yağda
bir elleri balda” diye önyargı besliyoruz ya...
-“Devletin tüm imkânlarını
ele geçirmiş bir avuç jakoben”
diye aşağılıyoruz ya...
-“Bunlar ne anlar Anadolu’dan” falan diye üst perdeden atıp tutuyoruz ya...
İşte bunu bu kadar kolay yapmayalım.
Yapacaksak da en azından bu fotoğrafa iki dakika baktıktan sonra yapalım.
Böyle bir şey değildir biat
TEK adamlık alıp başını gittiğinde...
Sorgulamasızlık başladığında...
“O ne derse o olur” anlayışı egemen olduğunda...
Herkesin dilinde aynı nakarat:
“Bütün bunlar biat kültüründen... Bütün bunlar biat kültüründen...”
*
Biat kültüründen haberdar olmayanlar...
-Sanki İslam’daki “biat” anlayışı, “köle/efendi” anlayışını öngörüyormuş gibi...
-Sanki İslam’da “biat” devreye girince sorgulama falan olmazmış gibi...
-Sanki İslam’da “biat” kültürü, “Sen ne dersen o olur” kültürünü içeriyormuş gibi...
Tüm sorumluluğu “biat kültürü”ne atıyorlar.
*
İslam’ın ilk halifesi, ilk hutbesinde sordu:
“Şayet yanlış yaptığımı görürseniz ne yaparsınız?”
Cevap gecikmedi.
Camideki isimsiz bir şahsiyet kalktı, kılıcını halifeye doğrulttu ve şöyle dedi:
“Şu eğri kılıçlarımızla seni doğrulturuz.”
Benim bildiğim İslam’da biat kültürü, böyle bir şeydir.
İlkeli ol ki haklı kalasın
MESLEKTAŞLARIMIZ Ahmet’le Nedim hapse atıldıklarında...
Hepimiz “Gazetecilere baskı kabul edilemez, haber yazan hapse atılamaz, bir kitap yazdı diye kimse tutuklanamaz” falan derken...
Taraf gazetesi basmıştı manşeti:
“Gazetecilikten tutuklanmadılar.”
Manşetin altında ise şu cümleler vardı:
“Savcı Öz açıkladı: Tutuklanmalarının kitapla ve gazetecilikle ilgisi yok... Ciddi deliller var.”
(Bknz: 7 Mart 2011 tarihli Taraf gazetesi)
*
İşte bakın:
Dün Ahmet’le Nedim’in üzerine gidildiği gibi...
Bugün de Taraf yazarı ve muhabiri Mehmet Baransu’nun üzerine gidiliyor.
Hatta bazı kendini bilmezler “Tutuklanacak” falan diye yazıp çiziyorlar.
*
Allah göstermesin ama Baransu’ya böyle bir şey yaparlarsa...
Dün Ahmet’le Nedim için “Gazetecilikten tutuklanmadılar, ciddi deliller var” manşetini atan Taraf gazetesi, acaba nasıl bir manşet atar?
Ya da şöyle soralım:
Hükümet yanlısı gazeteler, “Gazetecilikten tutuklanmadı, ciddi deliler var” diye manşet attığında...
Taraf gazetesi bunlara
nasıl bir karşılık verir?
En sevdiğim siyasetçi tipi
10 sene siyasette var olmuş.
Makamlardan makamlara yükselmiş.
İstese daha da yükselebilir.
Kimse önünü kesmiyor, kimse git demiyor.
Yeniden seçilmesi garanti...
Ve fakat o çıkıp diyor ki:
“Yeter artık, gelebileceğim makamlara geldim, yapacağım hizmeti yaptım, bırakıyorum, biraz da kendime zaman ayıracağım.”
*
İşte bunu başarabilen siyasetçi, benim en beğendiğim siyasetçidir.
Athena Gökhan hakkında 7 şey
-BİR: “O Ses Türkiye”de yer aldıktan sonra bir önyargı yıkma makinesi haline gelmiştir o.
-İKİ: Fantezi müzik dinleyenlere tatlılıkla opera dinleten adamdır o.
-ÜÇ: Görüntüsü itibariyle ortalama insanımız açısından bir “yabancılaşma efekti” gibiyken gönüllere taht kurarak annelerin favori damat adaylığına terfi etmesini
başarmış biridir o.
-DÖRT: Dervişliğin başka kıyafetlere bürünebileceğini kanıtlamış bir gönül adamıdır o.
-BEŞ: Nezaket ve insanlıkla da televizyon ekranlarında çok popüler olunabileceğini hepimize göstermiştir o.
-ALTI: “İncinsen de incitme” sözünün vücut bulmuş halidir o.
-YEDİ: Alçakgönüllü olmanın, saygılı davranmanın, incelik göstermenin hâlâ
geçer akçe olduğunu kanıtlayandır o.
Velev ki simge be!
FUTBOLCU Atatürk tişörtü giyerse suç olurmuş.
Neden?
Nedenini şöyle açıklıyor Futbol Federasyonu:
“Atatürk’ün siyasi simge olarak kullanılmaya çalışılması kabul edilemez.”
*
İşte tam
bu anda...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “başörtüsü” konusunda yaptığı o tarihi çıkışı yapmanın tam sırası:
“Velev ki siyasi simge...”
*
Cümlenin başına “Ey federasyon!”, sonuna da “Be!” koyarsak...
Şekerini de eksik etmemiş oluruz.
*
Hadi şimdi hep beraber haykıralım:
“Ey federasyon! Velev ki siyasi simge be!”
Paylaş