Paylaş
“Mutluluk nedir?” diye sordum...
Elimden geldiğince anlattım...
“Refah nedir?” diye sordum...
Sokağa çıkıp anlattım. Şimdi yine soruyorum: “Adalet nedir?”
Önce adaleti hissedebilmek için geldiğim yolu anlatmalıyım...
Sırasıyla:
Özgürlük:
- Hiçbir yasal ticari ya da fikri kuruluşun iradesi dışında kapatılmasını doğru bulmuyorum.
- Şiddete başvurmadığı sürece hiçbir siyasi kuruluş kapatılmamalı. Siyasi partilerin özgürce siyaset yapması kadar, ticari yatırım da hür olmalı.
- İnsanların dilediği gibi yaşama özgürlüğünü, kendi inançlarına göre formatlamaya çalışan hiçbir zihniyeti sevmedim.
Demokrasi:
- Seçilmiş millet meclisinin üzerinde hiçbir güç olmamalı... Ancak o meclis de en uzaktaki feryadı bile içinde hissedebilmeli.
- Demokrasi bir kere yapılan seçimden ibaret değildir elbette. Demokrasi aynı zamanda, her gece başını yastığa koyan insanın vicdanındaki sandığa da bakabilmesidir.
- Haksızlığa uğramış çığlığı duyabilmesidir.
Kin hafızası:
Adalet duygusunu kemiren en habis şey, kin hafızasıdır. İntikam duygusunu adalete bulaştırmaktır.
FAY HATTI
Ve yaşadıklarımdan çıkarttığım sonuçlara bakarsam eğer...
Özetle şöyle diyebilirim:
- Haksız yere kalp kırıp, göz yaşartan kim varsa, onların çektiği çile...
İntikam duygusuyla dolu olanlara değil, adalet için yaşayanlara ders olsun...
- Çünkü kırılan kalpler yeryüzündeki fay hatları gibidir. Derinlerine doğru öylesine depremler biriktirir ki, gözyaşı lav olur... İçine akar.
Volkanik bir acıdır o.
O yüzden diyorum ki:
- Cehennemi yalnızca ateşten ibaret sananlar, kırılmış kalplerdeki fay hattını, kurumuş toprakta bir çatlak zannederler ki o yüzden kördürler...
- Anlamazlar ve kimseyle anlaşamazlar...
Kırdıkları kalbin içinde biriken lav, tıpkı fay hatlarında olduğu gibi, mutlaka, yeryüzünün başka bir yerinden ve başka bir zamanda fışkırır.
Dönüp dolaşıp gelir o kalbi de yakar.
Kül olursun da anlamazsın...
O yüzden diyorum ki:
- Dünyayı ve hayatı ve insanları, bir tarafından tutup kendisine doğru çekmeye çalışanlar,
insanlığın bir lastik gibi uzamayacağını yıllar sonra anlarlar...
Adalet dediğim de işte o zaman hatırlanır...
O yüzden diyorum ki:
- Bir insanın hayatını karartıyorsan eğer...
Bil ki ayın öteki yüzü gibi senin de kalbin kararıyordur aslında...
Ve bir zaman sonra güneş dönüp de öteki tarafa ulaştığında...
- Anlarsın içine düştüğün ay tutulmasının, seni nasıl bir karanlığın içine gömdüğünü...
O yüzden diyorum ki:
- Hiçbir acıyı alkışlama...
O yüzden diyorum ki:
- Doğruları, pusuya yatmış bir hançer gibi kullanmak yerine, gerçekleri, “vicdandan yapılmış bir dürbün” haline getirmek daha iyidir.
O yüzden diyorum ki:
- Herkesin kendi duygusuna göre adalet olmaz.
Şimdi sen diyebilirsin ki:
- Ne diyorsun sen arkadaş? Olayları anlat bana...
Eğer böyle diyorsan...
Hiçbir şey anlatamam ben sana...
Yalnızca Mevlana’yı hatırlatırım.
Acı ve özlemle sırlanmış o kalbin sesi, bir ayna gibi diyor ki:
“Sen ne kadar çok şey bilirsen bil.
Senin bilginin sınırı, karşındakinin anlama kapasitesi kadardır...”
Vesselam!
Paylaş