Bize böyle belediyeler lazım

YAZIK ki ülkemizde belediyecilik “projecilik” diye algılanır oldu.

Haberin Devamı

Koca koca adamlar “Benim projem seninkini döver” havasında.
Ama umutsuzluğa kapılmamalı. Siyaset içi ayak oyunlarına vakit harcamak yerine halka dokunan, toplumu dönüştürmeye adanmış belediyecilik faaliyeti yürütenler de yok değil.
Bunlardan biri Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer.
Seferihisar’ı dünyaya tanıttı, geçtiğimiz günlerde düzenlenen Varşova İklim Zirvesi’ne Türkiye’den katılan tek belediye oldu.
Epeydir, kendi kapısının önünü süpürerek dünyayı daha iyi bir yer yapmaya çalışıyor.

*

Belediye başkanı olduğunda kendine iki hedef koydu: Yoksulluğu ve karbon emisyonunu azaltmak.
Ana caddeyi, parkları güneş enerjisiyle aydınlatmaya başladı. Şimdilerde pazar yerinin üzerine güneş panelleri yerleştiriyor, hemen yanındaki belediyenin ısıtmasını, soğutmasını, aydınlatmasını oradan karşılayacak.
Böylece iki yılda karbon salınımını yüzde 20 oranında azaltacak.

*

Haberin Devamı

Yoksulluğu azaltma yolunda ise yerel üretimi destekledi. İnsanları örgütledi; mandalina üretici birliği, zeytin üretici birliği kurdu; belediyenin parasını bunlara yatırdı. Paketleme tesisi alıp insanlara devretti, böylece insanlar tekil olarak tüccarla muhatap olmaktan kurtuldu. Birliklere ihracat yetkisi aldı, vatandaşın aracısız ihracat yapabilmesinin önünü açtı. Böylece hem halkın ekmeği büyüdü hem de dayanışma güçlendi. Zira küçük çiftçiyi yok eden sisteme direnmenin tek yolu bu birliklerdi.

*

Üretici pazarları açtı. Tek koşul kişinin kendi ürettiğini satabilmesi olduğu için insanlar üretimi çeşitlendirmeye başladı. “Sadece kendi ürettiğinizi satarsanız sizden vergi, harç vs almayacağız” dedi. Özendirici oldu.
İyi tarım ve organik tarım uygulamalarını teşvik etti.
Tohum takas şenlikleriyle geleneksel tohumlara sahip çıktı. O tohumlar için soğuk hava deposu kurdu; küçük bir tohum bankası oluşturdu.
İnsanlara evlerini, arsalarını sattırmadı. “Satarsanız Alaçatı ve Kuşadası’ndaki gibi sattığınız yerlerin temizlikçisi, bekçisi olursunuz. Sizin o değerler üzerinden para kazanmanızı sağlayacağım. Böylece dedelerinizin mirasına sahip çıkacak, onu torunlarınıza aktarabileceksiniz” dedi.
Ve bunu başardı.

*

Haberin Devamı

Seferihisar’da yaşayan, dışarıdan göçle gelmiş 6 büyük topluluk var: Afyonlular, Yozgatlılar, Tokatlılar, Ahıska Türkleri, Kürtler ve Karadenizliler. Bunlar kendi içlerinde kapanık yaşarken, Soyer ötekileştirmeyle baş etmek için 6 gün süren Seferihisarlılar Fuarı düzenledi. Her gün bu topluluklardan birinin kendi zenginliklerini sergilemesini ve o günün gecesine ev sahipliği yapmasını istedi.
Her gece hep beraber farklı figürlerle halay çekmeye başladılar. Herkes birbirini alkışladı. Herkes birbirine çiçek götürdü. Bugüne kadar hep dışlandığını hissetmiş olan adam şimdi göğsü kabararak “Ben Afyonluyum” diyor, “Gördün mü bizim folklor ekibini, bizim lokumdan tattın mı” diyor. Bir fotoğraf var; Kürt dede şalvarını çekmiş, poşusunu takmış, torunlarına ise efe kostümü giydirmiş, gelmiş şenliğe.

*

Haberin Devamı

Anlayacağınız, toplumsal barış tepedekilerin “Barışın!” diye dikte etmesiyle değil, ancak bu hayatın içinden gelirse oluyor.
Hayat yerelden akıyor ve gerçekte dünyayı dönüştürecek olan şey yerel.
Yeter ki yetki beton sevdalılarında değil, hakiki dönüşümü yaratacak vizyon sahibi ve vicdanlı insanlarda olsun.

Yazarın Tüm Yazıları