Paylaş
Olayla ilgili soruşturma tam 18 yıl sonuçsuz kalmıştı. Ancak Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün (SHGM) Hava Kuvvetleri’ne ait ikisi F-16, ikisi F-4 olmak üzere toplam 4 savaş uçağının 26 Mart 1994 tarihinde Şırnak üzerinde yaptıkları uçuşlara ilişkin kayıtları savcılığa göndermesiyle gerçek birden gün ışığına çıkmıştı.
AİHM’nin ihlal kararındaki en önemli delil SHGM’nin verdiği “uçuş defterleri”.
* * *
Ancak 16 Kasım tarihli yazımda SHGM’nin “kendi kayıtlarındaki uçuş defterlerini verdiği” şeklinde bir ifade kullanarak bir maddi hata yaptığım ortaya çıktı. Bazı uzmanlardan askeri uçaklara ait uçuş defterlerinin SHGM’de olamayacağı yolunda uyarılar aldım.
AİHM kararında ise uçuş defterlerinin Diyarbakır Savcılığı’na SHGM tarafından iletildiği vurgulanıyordu. O zaman SHGM kendisinde olmayan askeri belgeleri nereden bulmuştu? Yaptığım araştırma sonunda meseleyi çözdüm.
Ancak bunu gösterebilmek için biraz geriye dönmemiz gerekiyor.
Bombardıman 1994 yılında gerçekleşiyor. Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı, yaklaşık 3 yıl süren soruşturma sonucunda “saldırıları PKK’nın gerçekleştirdiği” kanaatiyle dosyayı Diyarbakır’daki DGM Başsavcılığı’na gönderiyor. Dosya 2004 yılına kadar uyuyor. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 2004 yılında soruşturmayı yeniden canlandırıyor.
“Bombaların havadan atıldığı” yolundaki tanık ifadeleri üzerine dosya 2005 yılında Diyarbakır’daki İkinci Hava Kuvvet Komutanlığı Askeri Savcılığı’na gönderiliyor. Askeri savcı, 13 Şubat 2006 tarihinde kendi karargâhındaki Komutanlık makamına, 26 Mart 1994 tarihinde Şırnak bölgesindeki iki köyün üzerinde uçuş yapılıp yapılmadığını soruyor. Komutanlık “kendi komutanlığına bağlı hiçbir uçuş yapılmadığını” bildirince, askeri savcı “bombalamanın uçaklar tarafından yapıldığına ilişkin iddiaları destekleyen hiçbir delil olmadığı” sonucuna ulaşıyor.
* * *
Soruşturma dosyası Diyarbakır Başsavcı-lığı’na geri geliyor. Dosyaya bakan savcı, yeni bir soruşturma açıyor ve 3 Haziran 2008 tarihinde Diyarbakır’daki İkinci Hava Kuvvet Komutanlığı ve ayrıca Malatya’daki Hava Üs Komutanlığı’na gönderdiği yazılarla 26 Mart 1994 tarihinde Şırnak üzerinde yapılan bütün uçuşların detaylarını ve görev alan pilotların isimlerini talep ediyor. Yanıt gelmeyince ikinci bir yazıyla talebini tekrarlıyor.
Ardından 5 Kasım 2008’de Diyarbakır’daki Hava Komutanlığı, “Komutanlığı altındaki üslerden 26 Mart 1994 tarihinde ulusal güvenliğe dönük uçuş faaliyeti yürütüldüğüne dair hiçbir kaydın bulunmadığı” yanıtını veriyor. Keza, 11 Kasım 2008’de Malatya’daki Üs Komutanı, sorulan tarihte “üste uçuş faaliyeti yapıldığına ilişkin hiçbir kaydın bulunmadığını” belirtiyor.
Ardından 27 Haziran 2012 tarihinde AİHM’ye, mağdur köylülerin avukatı tarafından SHGM’nin 26 Mart 1994 tarihinde bomba yüklü 4 askeri uçağın verilen görevleri yerine getirdiklerini gösteren, kullanılan bombaların türlerini de gösteren uçuş defterleri iletiliyor.
* * *
Buraya kadar aktardıklarım AİHM kararında yer alan bilgiler. Ancak 2008 ile 2012 arasında ne olduğu hususunda AİHM kararında açıklık yok. Bunun belgelerini dün elde ettim. Buna göre, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, kentteki İkinci Hava Kuvvet Komutanlığı ve Malatya’daki Üs Komutanlığı’ndan olumsuz yanıt gelince, 20 Aralık 2011 tarihinde doğrudan SHGM’ye başvurarak olayın meydana geldiği tarihte “herhangi bir yerli ve yabancı uçak ve/veya helikopterin Şırnak ili üzerinde uçuş yapıp yapmadığını, yapıldıysa bağlı olduğu birliğin bildirilmesini” talep ediyor.
Sivil Havacılık kaynaklarından öğrendiğime göre, Genel Müdürlük, Savcılığın bu yazısı üzerine Genelkurmay Başkanlığı’na başvurarak anılan tarihte Şırnak üzerinde uçuş olup olmadığını soruyor. Genelkurmay Başkanlığı Komuta Kontrol Dairesi Hava Savunma Şubesi, 31 Ocak 2012 tarih ve 33423040 sayılı yazısıyla, “26 Mart 1994 tarihinde Şırnak’ın batısı ile kuzeybatısı 10 NM (18.55 km) Hava Kuvvetleri tarafından iki uçuş icra edildiğinin tespit edildiğini” bildiriyor ve bunlara ilişkin uçuş defterlerini iletiyor.
SHGM, 13 Şubat 2012 tarihinde durumu bir yazıyla ve uçuş defterlerini ekleyerek Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderiyor. Sanıkların avukatı Tahir Elçi’nin bu belgeleri AİHM dosyasına eklemesiyle birlikte Strasbourg’daki mahkemenin verdiği kararın önü açılmış oluyor.
Bütün bu olayda Hava Kuvvetleri tarafından Diyarbakır Başsavcılığı’na verilen yanıtların Genelkurmay Başkanlığı tarafından tekzip edilmiş olması, kuşkusuz üzerinde durulması gereken çok düşündürücü bir durumdur.
Paylaş