Sisli bir sabah duasında düşündüm ben kimim

Butan’daki 3’üncü günün sabahı saat 07.00 suları...

Haberin Devamı

3 bin metre yükseklikteki manastırın etrafına sis bastırmış.
Sisli bir sabah duasında düşündüm ben kimimÇıktığım maneviyat yolculuğunda ilk muhasebeyi orada yapıyorum.
Müslüman bir ailede doğdum.
Laik bir eğitim aldım. Cumhuriyet değerlerine saygılı ve hayran hocaların elinde büyüdüm.
İzmir’in modern ve hoşgörülü havası beni hep Batı’ya açık bir ruh halinde tuttu.
Çok genç yaşımda Sartre, Camus ve
Gide’i okudum.
Kendi kafama göre bir “egzistansiyalizm” yarattım. Ama bu duygularım, Müslüman yanımı hiçbir zaman olumsuz etkilemedi.
Benim Müslümanlık’la sorunum olmadı, ama kendine “dindar” diyen insanların gözünde hiçbir zaman “iyi bir Müslüman” olmadım.
Onların böyle düşünmesi beni de hiçbir zaman rahatsız etmedi.
Müslüman’dım, “İslamcı” olmadım.
Atatürk’e hayrandım, “Kemalist” olmadım.

SONRA İSLAM’LA ARAMA KARA KEDİLER GİRDİ

Yıllar geçti, “Müslümanlık” adına radikalleşen bazı insanlarla aramda sorunlar çıkmaya başladı.
Daha doğrusu onların benimle sorunları başladı.
İran’da “devrim” kelimesinin içini boşaltan bir hareket iktidara geldi.
Bu hareket, devrim kelimesinin yanında “İslam” kavramının da içini boşaltmaya başladı.
Çocukluğumdan beri yaşadığım hoşgörülü İslam’ın yerine, baskıcı, otoriter, insanların hayat tarzına müdahale eden diktatörlükler ortaya çıktı.
Biz “İslam Rönesansı” beklerken, “İslam ortaçağı”na girdik..
Oysa ben aynı yıllarda, giderek diktatör yanını gördüğüm Marksizm’den uzaklaşıyordum.
Böylece bir anda hem ideolojimi, hem inancımı sorgulamaya başladım.
Ne sosyalizm o olabilirdi ne İslam bu...

Sisli bir sabah duasında düşündüm ben kimimÖNCE GEÇİCİDİR DİYE DÜŞÜNDÜM AMA YANILDIM

Önce, “Bu geçicidir. Yaşadığım Müslümanlık bu sapmaya izin vermez” diye düşündüm.
Hayır, devam etti ve yavaş yavaş benim ülkeme de sirayet etmeye başladı.
Sonra “İslam adına” terörle tanıştık.
Canlı bombalar, intihar eylemleri, uçak kaçırmalar, insan rehin almalar...
Arkasından mezhep savaşları geldi...
90 yıldır Cumhuriyet’le, 60 yıldır çok partili seçimlerle yaşamış benim ülkem bile bu mezhep savaşlarında taraf olmaya başladı.
İşin en kötü tarafı, yeryüzündeki 2 milyara yakın Müslüman da, terörün ve bağnazlığın bu kötü yüzünü açık açık eleştiremez hale geldi.
İslam, bir avuç fanatizm tarafından “bağnaz” bir dine dönüştürüldü.
Mütedeyyin Müslümanlar korktu, sesini çıkaramadı...
İster istemez kendi kendime sordum.
“Acaba sorun tektanrılı dinlerde mi?...”
Sonra dünyanın en önemli düşünürlerine, beni en çok etkileyen yazarlarına, sanatçılarına, filozoflarına baktım...
Neredeyse yüzde 80’i tektanrılı dinlerin hâkim olduğu toplumlardan çıkmıştı.
Butan’a işte bu karmakarışık duygularla gittim....
Beni İslam’dan soğutan siyasetçilerden, her salı hayatımı kâbusa çeviren o öfke belagatinden, tarifini kendince yaptığı bir ahlakı ve inancı kendisine canlı kalkan yaparak, her geçen gün hayat tarzımıza tasallut eden zihniyetten kaçıp, yeni bir maneviyat aramak istedim.
O sabah, Attilâ İlhan’ın “Sisler Bulvarı”nı andıran o mabedin önünde işte bu hayat muhasebesini yaptım.

Haberin Devamı

Ne guru ne hoca ne üstat ne efendi ne de şeyh

Haberin Devamı

“KAPLAN Yuvası” Dağı’nda, İkinci Buda’nın meditasyon yaptığı mağaranın kapağını kaldırıp içeriye baktığımda gördüğüm tek şey, derin bir karanlıktı.
O karanlık karşısında ben de meditasyona başladım.
Çocukluğumdan beri bağdaş kurup oturamıyorum. Dizlerimin üzerinde bile
3 dakikadan fazla kalamıyorum.
O nedenle benim meditasyonum, güzel bir müziğin eşliğinde kendimle baş başa kalabilmek...
Hayatım boyunca gurulara, üstatlara, efendilere, ustalara, şeyhlere inanamadım.
Hayatım boyunca tek kişilik bir tarikatta yaşadım.
Şeyhimin ve müridimin kendim olduğu tek kişilik bir tarikattı bu.
Mağaranın başında arkama baktım, ayak izlerim silinmişti. Önüme
baktım, taze ayak izi yoktu.
Gerimdeki karanlığa mı,
yoksa önümdeki mağaraya mı?...
Kararımı orada
aldım ve yürüdüm... Sisli bir sabah duasında düşündüm ben kimim

Haberin Devamı

Anneciğim sen üzülme Oğlun hâlâ Müslüman

DİNLER tarihi bize bir şeyi öğretti.
Her ışık karanlıktan doğar...
Önce incecik bir huzme sızar, sonra maneviyatın göz kamaştıran ışığı gelir...
İlk Yahudilik bu ışıktan doğdu. Saf Hıristiyanlık da...
Tertemiz Müslümanlık da...
İkinci Buda’nın mağarasından baktığımda gördüğüm karanlık bana, bugün İslam dünyasının içinde bulunduğu kapkaranlığı hatırlattı.
Her ışık karanlıktan doğar.
Bir gün İslam âleminin de, bugün siyasetin, mezhep kavgalarının, fanatizmin, terörün, şiddet belagatinin içine düşürdüğü karanlıktan kurtulup, yine özündeki ışığına kavuşacağından eminim.
Yani sevgili anneciğim, sen üzülme...
Hâlâ Müslümanım...
Başkaları öyle görmese de ben kendi içimdeki ışığı görüyorum...
Ve Müslümanlığım için kimseden ehliyet, imtiyaz, fetva ve icazet almaya ihtiyacım yok...
Allah sessizdir...
Kimin cennete gidip, kimin cehennem ateşinde yanacağını söylemez...
Hepimiz bir gün onun huzuruna gittiğimizde tek tek yargılanacağız...
Budizm’den ne öğrendin derseniz, şunu öğrendim:
Cehennem burada, insanlar âlemindedir.
Yani şu fani dünyayı, sevmediği, beğenmediği, öz evlat görmediği, düşman gördüğü insanlar için cehenneme çevirenlerin yanacağı yer de burasıdır.
Cennet ise...
Ona, öteki tarafta sessiz Allah karar verecek.

Haberin Devamı

Başka bir İslam mümkün mü değilse yaratabilir miyiz

Kararım şu:
Bir Müslüman olarak doğdum. Büyük bir ihtimalle yine Müslüman olarak öleceğim.
Umreden döndüğümde söylediğim gibi, hayat tarzımda bir değişiklik olmayacak.
Sisli bir sabah duasında düşündüm ben kimimÇünkü kişiliğimin en önemli yanı hayat tarzım...
O neyse, ben de oyum...
Ama hayatımın geriye kalan kısmında Müslümanlığı her gün sorgulayacağım...
Müslümanlık nedir? Onun adına yapılanlar nedir?
Müslümanlık, salı günlerini kâbusa çeviren bir belagat şiddeti ve kudreti midir?
Başkalarının hayat tarzına her gün burnunu sokma hakkını verir mi dinimiz?
Evet, büyük bir ihtimalle Müslüman olarak öleceğim.
Ama artık dinimi kendi bildiğimce, kendi hissettiğimce yaşayacağım.
Allah’a olan güçlü inancım daha da güçlenecek. Ama araya kimseyi sokmayacağım.
Ne bir gurum ne bir hocam ne bir tarikat şeyhim ne efendim ne de üstadım olacak...
Kendi Müslümanlığımın içini kendim dolduracağım.
Başka dinlerin güzel ve insani yanları varsa, bu inanç hazinemi zenginleştirmek için içime alacağım.
Kendi inanç legomu kendim yaratacağım.

Haberin Devamı

En büyük 2 günah en büyük 5 zehir

Budizm’e göre:
EN BÜYÜK 2 GÜNAH: Kızgınlık (öfke) ve insan öldürmek.
EN BÜYÜK 5 ZEHİR: Kibir, kıskançlık, nefret, açgözlülük ve cehalet.
EN ASİL 5 NİTELİK: Bilgililik, hoşgörü, âlicenaplık, etik ve merhamet. Salı kâbusları aklıma geldi ve Türk siyasetinin bazı ağır toplarına, bu özellikler açısından baktım.
En ağır topların durumu çok fena...

Teşekkürler

Bu imkânı bana sağlayan Hürriyet gazetesi yönetimine,
Tırmandığımız dağlarda, gittiğimiz yerlerde insanüstü bir gayretle çalışan büyük fotoğrafçı, yoldaşım Sebati Karakurt’a,
Butan’da kimseye açılmayan kapıları bize açan, mihmandarımız Thering Kado’ya,
Orada giyeceğimiz elbiselerin tasarımı için bize her türlü estetik desteği veren Mudo tasarımcılarına
Yolculuk ve Delhi’deki ağırlanmamız sırasında bize her türlü yardımı yapan THY çalışanlarına,
Ve bu gezinin gerçekleşmesi için her türlü girişimi yapan, ilgisini hiç esirgemeyen Türkiye Cumhuriyeti Dakka Büyükelçisi Hüseyin Müftüoğlu’na...
Bütün kalbimle teşekkür ederim.

Yazarın Tüm Yazıları