Paylaş
Öyle anlaşılıyor ki, halka söz geçirebilselerdi yüz binlerin katılımını engelleyeceklerdi.
Olaya, Tayyip Erdoğan diye değil, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı diye bakalım. Barzani diye de değil, Ortadoğu’da yükselen Kürt hareketleri içinde şiddete başvurmayan ılımlı bir lider diye bakalım...
Demek ki, Türkiye açılım yaparsa, Kürt hareketleri de şiddet ve totalitarizmi dayatmazsa, sorun çözüm yoluna konulabilecektir. Diyarbakır buluşmasının anlamı budur. PKK ve BDP de bundan rahatsız. Barzani’ye alenen bir “hain” demedikleri kaldı.
TOTALİTER YAPI
Müjgan Halis ve Namık Durukan’ın haberlerine göre, BDP’de “Kandil çizgisinde olanlar” Barzani’ye “Diyarbakır’a gelme!” diye haber göndermişler! Gelirse protesto eylemleriyle karşı çıkmaya karar vermişler! Fakat başta Leyla Zana olmak üzere, Ahmet Türk ve Altan Tan gibi “Gelenekçiler” bunu önlemişler, yumuşatmışlar.
Yine de “Kandil çizgisi”ni izleyenlerin açıklamalarıyla Barzani’yi nasıl topa tuttuklarını biliyoruz.
BDP, Diyarbakır il binasının önünde alternatif miting düzenlediler. Öbür taraftaki yüz binlere karşılık birkaç bin kişi katıldı. BBC Muhabiri Zeynep Erdim, BDP’nin disiplinli tabanını yansıtan bu kalabalıkla görüşmüş. Şöyle:
- Şivan’ı dinlemeye gitmeyecek misiniz?
- İsterim. Parti izin verirse giderim...
Diğerleri daha sert, “Şivan Perwer’i devletle birlikte görmekle hayal kırıkılğına uğradıklarını” söylemişler.
Bu totaliter yapıyla nasıl demokrasi olur?...
BAYDEMİR VE ZANA
Osman Baydemir bir Kürt milliyetçisidir fakat insan hakları kökeninden geldiği için demokrasi konusunda duyarsız değildir. Kasım 2010’da “Silahlı mücadele miadını doldurdu” dediği için nelere maruz kaldığı bilinmektedir. Şimdi de “kadın aday” bahanesiyle belediye başkanlığından uzaklaştırılıyor.
Başbakan’ı, Barzani’yi ve Şivan’ı karşılayıp ağırlayan Baydemir, toplu nikâh merasimine katılmadı! Hayatında hiç nikâh kıymamış olsa dahi belediye başkanı olarak böyle bir etkinliğe katılmak sosyal sorumluluk gereği en çok kendisine yakışırdı. Fakat örgüt baskısı yüzünden katılamamış!
PKK tarihi totaliter infazlarla da doludur.
Bu yapıyı çok iyi bilen Leyla Zana’nın şu sözleriyle ne demek istediği çok açık:
“Demokrasi diyorsak, demokratik işleyiş diyorsak önce herkes kendinden başlamalıdır...”
BARZANİ’NİN SUÇU
Kandil çizgisini izleyenlerin Barzani’yi niye suçladıkları bellidir; “Barzani, Rojava’ya karşı çıkıyor, KCK’ya karşı duvar gibi” falan.
Fakat PKK’nın “KCK Sözleşmesi”ni ve “Tutum Belgesi”ni okuyun, PKK’nın amaçladığı totaliter hâkimiyeti Kuzey Irak’a da kurmak istediğini, bunun için örgütlenmekte olduğunu göreceksiniz. Barzani, PKK’nın totaliter hâkimiyetini niye kabul etsin!?
Görülüyor ki, Kürtler arasındaki sorunların da önemli bir bölümü, bu totalitarizmden kaynaklanıyor.
Leyla Zana’nın, Türkiye’deki Tek Parti dönemini eleştirerek, Kürtler için söylediği “Bizim artık çoğul bir siyasi ve kültürel yapıyı benimsememiz gerekiyor” şeklindeki sözleriyle neye itiraz ettiği bellidir.
Barzani’yi bile “hain” gören bir totalitarizm, Türklerle birlikte yaşamayı, demokrasinin siyasi ve kültürel çoğunluğunu nasıl içine sindirecek!?
Totalitarizm, maalesef üzerinde pek durulmayan fevkalade ciddi bir sorundur ve çözümün doğal sürecinde gelişmenin önündeki en büyük engeldir.
Paylaş