Bunu da yaptım… Femen oldum!

Ömer, geçen gün ‘Seni o kadar iyi tanıyorum ki artık beni şaşırtamazsın dedi.’ Bu lafı yedireceğim ona dedim ve...

Haberin Devamı

Bütün kadınlar, aynadaki çıplak görüntüsüne bakmayı sever.
Üçüncü bir göz olarak kontrol eder bedenini.
Sanki bir başkası süzüyormuş gibi.
Düz bakar.
Yan bakar.
Karnını içine çeker bakar.
Memelerini inceler.
Ve iddia ediyorum, kendi vücudunu güzel bulmayan kadın yoktur.
Bir şekilde sever, kendine özgü kıvrımlarını.
Psikolojik sorunları yoksa tabii.
Çünkü ruh, içinde yaşadığı bedeni sever...

Bunu da yaptım… Femen oldumGÖĞSÜME BAYRAK RESMİ


Ben de seviyorum bedenimi.
Geçen gün fark ettim ki, FEMEN’lere özeniyorum.
Göğsüme bayrak yaptırmak istiyorum.
Birden bire, şimşek hızıyla aklıma haince bir fikir geliyor.
Hemen cep telefonumu alıp Alya’nın doğum gününde ‘face painting’ yapan Handan’ı arıyorum.
-Alo, Handan?
-Efendim Ayşecim.
-Müsait misin? Bizim eve gelebilir misin?
-Hayırdır? Başka bir kutlama mı var? Alya’nın doğum gününe daha var…
-Kutlama değil de bir hinlik planlıyorum, sana ihtiyacım var.
Handan’a telefonda “Göğsüme bayrak resmi yaptırmak istiyorum” diyemedim.

Haberin Devamı

ORMAN YOLUNDA BİR FEMEN

Geldi.
Ve talebimi öğrendiğinde çok güldü.
“Seni böyle çılgın olduğun için seviyorum, hadi yapalım!” dedi.
Resmen bir sanat eseri yarattı.
İşin acayibi, altımda jean var, üzerim çıplak ama Türk bayrağımla giyinik gibi duruyorum.
İnsan; bedenine bir resim, figür yaptırınca, o da bir giysi oluyor, kıvrımları saklıyor.
Teşekkür ettim, gitti.
Fotoğrafçı arkadaşım Emre’yi aradım.
-Emrecim bir iş var, uygun musun?
-Atlayıp geliyorum. Nereye?
-Bizim eve. Orman yolunda bir şey çekeceğiz.
Emre
geldiğinde üzerimde bir oduncu gömleği var.
“Kimi çekeceğiz?” diyor.
“Beni” diyorum, “Ömer’e bir sürpriz hazırlıyorum, onu şaşırtacağım!”
Ve gömleğimi çıkarıyorum, Emre beni FEMEN olarak çekiyor.
İnanır mısınız, çok da güzel oluyor.
Fotoğrafları benim bilgisayara atıyoruz.
Emre gidiyor.

BENİ ARTIK ŞAŞIRTAMAZSIN!

Nilgün’ü arıyorum.
Nilgün Özpeynirci’yle yıllarca birlikte çalıştık. Müthiş bir görsel yönetmendir. Dünyanın en güzel sayfalarını tasarladı yıllarca bizim ilave için.
-Nilgün?
-Naber canım?
“Baksana” diyorum, “Şimdi sana FEMEN Ayşe fotoları yollayacağım.”
“Yapma ya!” diyor.
“Bir de bir yazı atacağım. Başlığı, ‘Bunu da yaptım… FEMEN oldum!’ Bunu sanki gazeteye basacakmışız gibi tasarlar mısın?”
“Ne işler çeviriyorsun yine?” diyor.
“Ömer, geçen gün ‘Seni o kadar iyi tanıyorum ki artık beni şaşırtamazsın dedi’ Bu lafı yedireceğim ona” diyorum.
“Nasıl yani?” diyor, “Adama, sanki ertesi gün Hürriyet’e basılacakmış gibi köşe yazdın, bana da köşenin sayfasını tasarlatıyorsun öyle mi?”
“Aynen!” diyorum.
“Sen manyaksın!” diyor, “Bir de üşenmedin gittin bu iş için fotoğraf mı çektirdin?”
“Evet!”
“Şahane, yolla hemen” diyor.
Öyle bir sayfa yaptı ki, valla içim gitti!
İnanılmaz estetik oldu.
İş, Ömer’i beklemeye kaldı.

ARA GAZETEYİ ÇIKAR FOTOĞRAFI

Eve gelince her zaman yaptığı gibi yazı masama yaklaşacak beni ensemden öpecek.
“N’apıyor benim güzel karım, ne yazmış yarına?” diyecek.
Ve gözü ekrana takılacak.
Ve görecek… O fotoğrafı, o başlığı, o yazıyı!!!
Karısı, altında bir jean, çizmeler, üzeri çıplak, ekrana FEMEN olarak gülümsüyor.
Ölüyorum heyecandan!
Evet… Kapı çaldı… Alya kapıya koştu.
Baba eve geldi…
Alya’yı öptü…
Max havladı…
Sarılıp, boğuşuyorlar…
Sesler, arkaya doğru geliyor…
Hah! Ömer’in ayak sesleri…
“Aşkım? Çalışıyor musun?”
“Yok bitti”
diyorum, “Sayfa yapıldı, son kez bakıyorum, zaten gazete de döndü…”
“Ne yazdın?” diyor.
Ve ekrana takılıyor gözü…
O da ne!
Dondu kaldı.
“Bu kim?” diyor.
“Sen değilsin di mi?”
Dünyanın en doğal şeyiymiş gibi, “Yoo benim” diyorum, “Ne kadar güzel çıkmışım değil mi? FEMEN oldum!”
“Ne oldun!”
“FEMEN! Kadına şiddeti protesto ediyorum!”
“Yok artık”
diyor, “Böyle bir şey yapmadın değil mi?”
Soru soran gözlerinde endişe…
“Bu gerçekten sen misin? Delirdin mi? Hemen ara gazeteyi çıkar bu fotoğrafı!”
“Hayır yapamam, taşra basıldı bile”
diyorum.
“İnanamıyorum sana!” diyor, “Nasıl yaparsın?!”
Görülmeye değer bir manzara…
Resmen şoka girdi, yüzü bembeyaz oldu.
Hani şaşırmazdı…
Hem de ne şaşırma!
“Sana bu normal mi geliyor?” diyor, “Evet estetik, memelerinin hatları görünmüyor ama sonuçta üzerin çıplak. Ne yapacağız? Seni korumaya çalışıyorum…”
Sayıklar gibi konuşmaya başlıyor…
“Saat kaç? Bazı günler maç olunca geç dönüyor değil mi gazete… Bugün maç var mı?”

Haberin Devamı

İNTİKAMIM ACI OLACAK!

O kadar acıklıydı ki hali…
Daha fazla kıyamadım…
Dedim ki…
“Sen, seni artık şaşırtamayacağımı söylemiştin değil mi?”
Şöyle bir durdu baktı suratıma…
Anlamadı…
“Ben bir adamı seviyorsam her zaman şaşırtırım! Seni de sonsuza kadar şaşırtacağım! Kimsenin şaşırtamayacağı kadar!”
Sonra “Şakaaaaaaaaaydı” diye bağırıyorum.
“Nasıl yedin amaaa… Her şey sahte, ne böyle bir yazı yazdım, ne böyle bir sayfa var… Hepsi oyun... Hepsi yalan. Ama bu güzel memeler benim, bak o gerçek!”
Kasılmış yüz hatları birden gevşedi, rahatladı, güldü veeee…
“İntikamım çok acı olacak!” dedi…
Aşk, insanın sürekli birbirini şaşırtmasıdır!
Hep sizi şaşırtabilen insanlarla olmanız dileğiyle…

Haberin Devamı

HAMİŞ: Bu yazı tabii ki hayal mahsulü. Zaten Ömer’e sorsanız kafadan “Kurgu” diyecektir. Emre ve Nilgün ise sadece gülümseyeceklerdir. Çok yakın arkadaşlarım oldukları için asla renk vermeyeceklerdir. Gerçeği sizin hayal gücünüze bırakıyorum!

Yazarın Tüm Yazıları