Paylaş
Gitmez olaydık. Sözde İstanbul Büyükşehir Belediyesi, metrobüs denilen ucube ulaşım sistemini TÜYAP önüne kadar uzatmış. Ama altyapı yetersiz. Akşam saat 17.30’da her yer karanlık. Üstgeçit inişi-çıkışı karanlık. El yordamıyla gidiliyor. Saat 16.30’da Beykent’ten yarım saatlik bir yürüyüşle köprüye ulaştık.
O ne! E5 üzerindeki köprü öylesine kalabalık ki, sallanıyor ve köprünün merdiven başında duran polis, yeni gelen (bizleri) kalabalığı durduruyor, E5’e yönlendiriyor, bir yandan da köprü üzerindeki kalabalığı geriye çağırıyor.
E5’e yönlendiriliyoruz büyük bir kalabalıkla.
O ne! Bir trafik polisi bu yanda, diğer bir trafik polisi karşı tarafta, ellerinde düdük, E5’i durduruyor, kalabalık karşıya geçmeye çalışıyor. Nasıl? E5 kenarındaki yüksek bariyerlerden birbirini kucaklayarak, yerlere yuvarlanarak geçiyor... E5’i geçiyor!
Böyle bir şey Afrika ülkelerinde dahi olmuyor.
Bunlar hep Türkiye’de oluyor. Neden?
O üstgeçidi belediye yaptı. Yasak savmak amaçlı.
Neden gidişi-gelişi ayrı ayrı olan üstgeçit yapılmaz?
Bu fuara 500 bin kişi geldi bu yıl.
Böylesine kalabalığa böylesine güdük üstgeçit yapılır mı? Bunu yapanlar da güdük akla sahip insanlar değil mi? Neden bu eziyet?
Bir sözümüz de TÜYAP yetkililerine... Neden bu fuara gelenlerden 7 TL bilet ücreti alınıyor?
TÜYAP idaresi zaten yayınevlerine verdiği stantlardan astronomik kiralar almıyor mu?
Gelen ziyaretçiler bu yayınevlerinden kitap almak amacıyla gelmiyor mu?
Peki TÜYAP neden bu 500 bin ziyaretçiden hava parası alıyor?
Birisi bunu halka anlatmalı.
İstanbul’da belediye uygulamalarının sınıfta kaldığı iki nokta var: Birisi Galatasaray’ın stadı (orada da maç günleri metro iflas ediyor), diğeri de TÜYAP fuar alanı. İstanbul’da belediye ulaşımda ve trafik çözümlerinde tek sözcükle başarısızdır.
Semih KALKANOĞLU-Elektrik Müh.-BEYLİKÜZÜ
GÜNÜN SÖZÜ
“Aday adaylarını Ankara’da görmek istemiyoruz.”
(CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın)
Allahınızı severseniz, bu benzinliğe kim izin verdi
ANKARA Yenimahalle’de Batıkent İnönü Mahallesi 1750. Sokak’ta bir benzin istasyonu inşaatı devam ediyor. Bunun nesi var diyebilirsiniz. Ancak bu benzin istasyonunun tam yanında ve arkasında birer tane özel okul bulunmakta. Bir vatandaş olarak dikkatimi çekti, okul yanına ya da arkasına komşu olacak şekilde benzin istasyonu yapılabilir mi? Bölgenin sanayi bölgesi olması halinde benzin istasyonu yapılmasında bir sakınca olmayabileceğini öğrendim.
Aklıma kötü hiçbir şey getirmek istemiyorum, Allah korusun, ama yapılan benzin istasyonu o iki okula çok yakın. Sadece kimse mağdur olmasın, olması muhtemel kötü olayların önlemi alınabilsin istiyorum. Ben de bir anneyim.
Ö.N.
Biliyor musunuz
İBB (Fatih) Meclisi CHP üyesi Soner Özimer’in fotoğrafladığı ve hazırladığı yazılı soru önergesi ile Cumhuriyet Türkiye’sinin ilk anıt heykeli olma özelliğine sahip olan Sarayburnu’ndaki 83 yıllık tarihi Atatürk büstünün etrafındaki sac duvarın ne zaman kalkacağını ve heykelin ne zaman açılmasının düşünüldüğünü sorduğunu... LOZAN Mübadilleri Vakfı’nın (LMV), Nüfus Mübadelesi Sözleşmesi’nin 90. yılı etkinlikleri çerçevesinde düzenlediği 80 ailenin (20 Rum, 60 Türk) öyküsünün anlatıldığı ‘Hasretin İki Yakası’ sergisinin, İstiklal Caddesi 146’daki Yeminli Mali Müşavirler Odası sergi salonunda 15-25 Kasım tarihleri arasında ziyaret edilebileceğini (lozanmubadilleri.org.tr)... KILIÇDAROĞLU’nun 30 Kasım’da ABD’ye yapacağı geziye bir sürpriz yaparak eski Sağlık Bakanlığı Müsteşarı, İzmir Milletvekili Aytunç Çıray’ı dahil ettiğini... AKP’nin İzmir temayül yoklamasında, Binali Yıldırım’a 1100, Aydın Şengül’e 750, Hamza Dağ’a 400, İlknur Denizli’ye de 200 oy çıktığını... İZMİR Milli İrade Bildirisi Toplantısı’nın 17 Kasım Pazar 15.00’te Fuar içi İzmir Sanat Merkezi’nde yapılacağını; Banu Avar, Mustafa Kaya, Mehmet Yuva’nın konuşmacı olarak katılacaklarını... ULUSLARARASI Ankara Tiyatro Festivali’nin bugün Yüksel Caddesi’nde 14.00’te sergilenecek 3 sokak oyunu ile başlayacağını...
“Çok riyakâr veli görünür. İbni Mülcem iken Ali görünür.”
Enayiler mi akıllı, yoksa uyanıklar mı
BİR okur, topraksuenerji.org’da yer alan şu haberi gönderdi: “Güneydoğu’ya elektrik dağıtımı yapan DEDAŞ bir kampanya başlatarak 500 bin abonesinin gecikmiş borç cezalarını affetti. Kampanya, kasım ayı boyunca sürecek.
Dicle Elektrik Dağıtım Şirketi, Güneydoğu’da 500 bin abonesinin gecikmiş borçlarının faizini siliyor.
DEDAŞ, özelleştikten sonra ikinci kez borç affı kampanyasını başlattı.
DEDAŞ, kampanyasını Kürtçe ve Türkçe afişlerle vatandaşlara duyurdu. DEDAŞ ayrıca kış mevsimiyle birlikte elektrik kesintilerini en aza indirmek için çağrı merkezi de kuruyor.
Merkez sayesinde kesinti şikâyetlerine anında müdahale edilecek. Çağrı merkezi, fatura itirazlarına da cevap verecek. Önümüzdeki ay hizmete girecek çağrı merkezinde 50 kişi istihdam edilecek.”
Ardından sorusu var: “Güneydoğu’daki vatandaşlarımız için seviniriz ama diğer bölgelerde elektrik bedelini ödeyemeyenler ne yapacak; örneğin Kastamonu’da, Yozgat’ta, Uşak’ta, Kırklareli’nde, Adana’da, Sinop’taki vatandaşlar?... Bu durumda elektrik parasını ödeyenler enayi midirler?”
Bahçeşehir’de dört gündür telefonum kesik
TELEKOM’u satanların bir marifetini 4 gündür yaşıyoruz. Telekom özelleşti ve sonra taşeronun taşeronları ortaya çıktı. Yok, yok sorunu çözen de yok; merci de yok. Sanki dağ başı, sorun İstanbul’da, İstanbul’un göbeği olmasa da, Sibirya değil. Burası Bahçeşehir, Başakşehir, İstanbul, Avrupa... (Eski adı Boğazköy) Bahçeşehir 2. Kısım Mahallesi 4.Cadde köşedeki dağıtım şebeke dolabının içindeki elektronik kartlar ve kablolar, 11 Kasım’da yandı. İtfaiye geldi benim işim değil dedi, gitti, Telekom taşeronları 13 Kasım sabahı ancak teşrif ettiler, ellerinde kart yokmuş, Dört gündür yapılacak. Telefon borcunu ödemediğimizde tepemize binen sistem! İş yapamıyorum, arayan bulamıyor beni. Maddi-manevi zararımı kim karşılayacak.
Vedat G.
Airport Özsüt’ten özür
MHP MYK Üyesi Özcan Pehlivanoğlu’nun Airport AVM’deki yaşadığı olay ile ilgili dünkü köşemizde çıkan yazı üzerine Özsüt şu açıklamayı yaptı: “10 Kasım Atamızın ölüm yıldönümünde mağazamızda hoş olmayan yanlış anlaşılmalarla dolu bir durumla karşılaşmışsınız, öncelikle tarafınızdan çok özür dileriz. İlk önce olayın şekli ile ilgili işleyişimizle ilgili size bilgi vereyim değerlendirmeyi kendiniz yapabilirsiniz. Mağazamızın sizin oturmak istediğiniz tarafını müşteri yoğunluğuna ve arkadaşların çıkış saatlerine göre (o gün saat 17:00 de garsonlarımızın bir kısmının mesaisi bitiyor) o kısmı hizmete kapatıyoruz. Yani burda türbanlı-türbansız, kadın-erkek ayrımı yapmadan, sadece işletmenin işleyişi açısından bir değerlendirme yapıyoruz. O anki talihsizlik sizin oturmak istediğinizde orada türbanlı kişilerin oturması (sizden önce hesap istemişler kalkmak üzerelermiş) ve garson arkadaşımızın zamanlamayı iyi ayarlayamayıp size gereken açıklamayı doğru anlaşılır şekilde yapamamasıdır. Yoksa bizlerde Türkiye Cumhuriyeti’nde böyle bir uygulamanın her şekilde karşısında olacağımızı tarafınıza bildiririz. Sizlerden şahsım ve kurumum adına tekrar tekrar özürlerimizi iletiriz.”
Vize Evrencik’te RES ve ÇED’in anlamı kalmamış
KIRKLARELİ’nin ilçesi Vize’de yapılması planlanan, Evrencik Rüzgar Enerjisinden Elektrik Üretim Limited Şirketi’ne ait Evrencik RES (120 MWe) Projesi için yapılması yasalarca gerekli olan ÇED toplantısı geçen salı günü Vize Belediyesi Düğün Salonu’nda gerçekleştirilmiştir. Ama hala çevresel etki değerlendirmenin anlamını kavranmamış olduğumuzu söyleyebilirim. Daha önce “ÇED gerekli değildir” belgesiyle hareket etmeye çalışan şirketler şimdiden göstermelik ÇED toplantıları ile halkı oyalamaktadır.
Yeterli katılımın olmadığı toplantıya İl Çevre Müdürlüğü’nden Can Akdemir, projeyi üstlenen şirketi temsilen Şehir Plancısı Genel Müdür Ebru Arıcı, CHP İl Genel Meclis Üyesi Nail Özden, Soğucak Köyü Muhtarı Osman Çalım, Evrencik Köyü Muhtarı Erdinç Eti ve çevreden ilgililer katılım gösterirken özellikle Soğucak Köyü sakinlerinden Nazmi Malçok “Bizler kendi topraklarımızda, devletin size verdiği yetkiyle yok ediliyoruz” söylemi dikkat çekiciydi. Devletin imkanlarını kullanarak topluma hizmet için seçilmiş olması gereken hükümetlerin devletmiş gibi hareket etmeleri bir yana şirketlerin devlet gücünü kendi arkalarında hissedip hukuksuzluğa davetiye çıkarmaları kabul edilebilir değildir.
Projenin, Batı’da İslambeyli Köyü, Kuzey’de Sergen ve Evrencik, Doğu’da ise Vize olmak üzere 5000 Hektar (50.000 Dönüm) alan kaplayacağı açıklanmıştır. Bununla birlikte iki yeni şirketin daha yatırımlarının bulunduğu ifade edilmiştir. Ayrıca Vize’den Halil Kayganacıoğlu’nun “Köyleri kaldırmayı düşünüyor musunuz? “ sorusu daha da şaşırtıcıydı. Demek oluyor ki Yıldız Dağları (Istranca) parsellenmiş durumdadır. İşte bu sahipsizlik halkımızı şok etmiştir.
Hizmet etmek zaten olması gerekendir; asıl mesele hizmeti hukuk kaideleri çerçevesinde her bir vatandaşın hakkını gözeterek verebilmektir. Yöneticinin görev ve sorumluluğu hukukla başlar ve sonuçta yine hukukla son bulur. Bu açıdan güneş ve rüzgar, artan enerji ihtiyacımızı karşılamak ve diğer ülkelere bağımlılığımızı azaltmak noktasında oldukça önemli olmakla birlikte projeleri birilerinin talebine göre şekillendirmek ve “Yıldız Dağları korunmalıdır” ya da Istrancalar akciğerlerimizdir” vizyonuna rağmen hareket etmek son derece yanlıştır. Bu noktada yer seçimi son derece önemlidir. Bu kesinlikle tartışma konusu yapılmamalı, keyfiyete dayalı bir güç gösterisine dönüşmemelidir. Çünkü söz konusu olan insan sağlığıdır, doğal varlıkların korunmasıdır. Doğal varlıklarını koruyup uygun projelerle değerlendiremeyen ülkelerin gelişmesi mümkün değildir.
Hakan DEDEOĞLU- LÜLEBURGAZ
Paylaş