Paylaş
İçeriden bilenlere kulak kabarttım. Topladığım malumatı yorumuyla birlikte naklediyorum, buyurun:
Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Başbakanlık tarafından yanıltılmadı, hayır.
Evet, öğrenci evleriyle ilgili ilk haberlerin kısmen yanlış olduğu bilgisi verildi kendisine. Yazılanların, Kızılcahamam kampındaki konuşmaları birebir yansıtmadığı söylendi.
Ama hayır, öyle “Külliyen yalandır, asparagasdır” falan denilmedi. Kısmen de doğruluğu teyit edildi.
Konu bakanlar kurulunda geçmedi, hayır. Arınç, mutat bilgilendirme için basının karşısına çıkmadan önce, Başbakan’a atfedilen sözleri kendisine sorma gereği de duymadı.
Soruları cevaplarken bu haberlerin bakanlar kurulunda gündeme gelmediğini söyleyerek geçiştirebilirdi Bülent Arınç, evet.
Onun yerine kızlı-erkekli öğrenci evlerine ilişkin kulis haberlerini toptan yalanlamayı seçti. Belli ki niyeti, siyaseten tehlikeli bulduğu bir tartışmayı büyümeden kesmek, doğuracağı mahzurları baştan bertaraf etmekti...
Evet, yalanlaması Başbakan tarafından yalanlanınca rahatsızlığını gizlemedi, Başbakan Erdoğan’a gidecek şekilde bozulduğunu hissettirdi.
Fakat bir düzeltme beklentisi içinde olduğunu doğrudan yansıttı mı, hayır. Konuya vakıf olanlarda böyle bir bilgi yok.
Başbakan’la, grup konuşmasından sonra telefon irtibatları oldu, evet.
Ancak Başbakan’dan, açıklamaları arasındaki çelişkiyi izah edip durumu toparlamasını istedi de o izahat yapılmayınca mı patladı, hayır.
Bu fevri bir çıkış, kontrolsüz bir duygu patlaması değildi, hayır. Sözleri önceden tasarlanmış, çok dikkatlice seçilmiş, ölçülüp biçilmiş, ince elenip sık dokunmuş, düşünülüp taşınılarak sarf edilmiş cinstendi.
Vazoyu çatlatmak, kırıp dökmek gibi bir kasıtla hareket etmedi yani, hayır.
Evet, tamiri mümkün olmayacak bir hasar vermedi Başbakan’la ilişkisine, olabildiğince nazik ve hürmetkârdı.
Evet, Başbakan’la aralarındaki resmi ve gayriresmi münasebetlerin hukukunu gözetti, fırsat kollayanlara koz vermemeye özen gösterdi, en azından zevahiri kurtaran bir dil kullandı.
Açığa düşmekten ötürü fena içerlediği, alındığı, gücendiği halde itinayı elden bırakmadı, evet.
Şahsiyet meselesi de yaptı, evet evet de... Bir başkaldırı değildi, hayır. Yüz yüze bakamayacakları bir durum ortaya çıkmadı. Telafisi olmayan bir yara açılmadı.
Ama ciddi bir enerji sıkışmasına yol açtı ve evet, gerilim de henüz boşalmadı.
Ne yeni bir temas yaşandı aralarında ne de rahatlama oldu.
Evet konu kapanmadı, zamana yayıldı...
Sonu nereye varır derseniz, bu hamur bir müddet biraz daha su kaldırır, o kadar, evet!...
Paylaş